ARWEL
" Senin burada ne işin var?" dedi Colan.
Öksürerek yerden kalkmaya çalıştım.
" Seni kurtarmak için... Neyse boş ver. Ama şunu söylemeliyim ki yetiştirdiğin adamlar tam bir aptal. Gerçekten. Buradaysak onlar yüzünden buradayız."
Hala Emre'ye çok kızgındım. Elimle yüzümü kapatıp bir saniye kendimi dinledim. Asker kulağıma çok sert vurmuştu. Kulağım hala zonkluyordu. Yüzümü buruşturdum.
" Senden başka birileri de mi var?"
" Emre ve Umut. " dedim sessizce.
" Şimdi neredeler?"
Colan bakışlarını başka bir yöne çevirdi. Rengim soldu ve zorlukla yutkunmaya çalıştım.
" Sorguya alındılar. Azrailler artık kimseye bağlı değiller. Silvio'ya bile. Ada iyice karıştı. Buradan çıkmak düşündüğümüz kadar kolay olmayacak?"
" Seni buraya getirerek çok büyük bir hata yaptılar."
Gözlerim açıldı. Colan ne demeye çalışıyordu? Onun hücresinin bulunduğu yerin ışığı kapandı. Hemen ardında da benim ki. İkimizde karanlıkta kalmıştık. Artık birbirimizi görmüyorduk. Daha doğrusu hiçbir şeyi görmüyorduk. Sessizliği bozan taraf ben oldum.
" Hata mı?"
" Şimdi buradan çıkacağımdan kesinlikle eminim. Çünkü yan yana geldiğimizde kimse bizden daha güçlü ya da yenilmez olamıyor Arwel."
İçimden ona hak verdim. Ne olursa olsun buradan çıkacaktık. Bir adım sesi duydum. Sonra ikinci adımın sesini.
" Colan, yürüyen sen misin?"
" Hayır, bende sen olduğunu düşündüm."
Camdan uzaklaştım. Koridorda bir şey geziniyordu. Etraf çok karanlık olduğu için neyin gezindiğini göremedim. Bu da ister istemez gerilmeme neden oldu. Camın yanından bir karartı geçti. Azraillerden biri. O an da ışıklar yeniden geldi. Adam yanımızdan geçerken ikimize birden kızgın bir bakış attı.
" Camı kırabilir miyiz?"
" Hayır, kırabileceğimizi sanmıyorum."
" Neden bizi öldürmek yerine burada tutuyorlar? Ben olsam bizi bu kadar yaşatmazdım. Fırsatını yakaladığında düşmanını saf dışı bırakmalısın."
" Öyleyse, iyi ki düşman değiliz."
Başımı kaldırdım.
" Yaralanmışsın."
Colan doğrulmaya çalıştığında inledi. Elleri kir içinde kalmıştı ve kurumuş kanlı tişörtü yüzüne yapışmıştı.
" Önemli bir şey değil." dedi yatağın üzerine kıvrılırken. Burası bir hücre için fazla konforluydu.
" Sığınak..." dedim ve bir süre sessizce birbirimize baktık. Colan ne diyeceğimi az çok tahmin ediyordu. Benden duymasını istediğim için söylemek zorunda kaldım. " Azrailler, diğerlerini ele geçirmiş olabilir."
" Bu tür durumlar için bir planımız vardı."
" Eğer, planı harekete geçiren birisi olduysa hepsi kurtulmuş demektir. Ama sanmıyorum. Azrailler her yeri sarmıştı ve çok hızlı hareket ediyorlardı."
Colan nefesini üfledi.
" Şimdi, kesinlikle buradan çıkmalıyız."
" Azraillerden biri bizi almak için kapıyı açtığında onu öldürebiliriz."
" Bu halde mi? Unutma, onlar silahlı. Ayrıca bizi almak için tek bir kişiyi göndereceklerini düşünmüyorum. Kadın o kadar aptal değil."
" Seni yakaladığına göre... İşin de çok iyi olmalı."
" Beni yakalamadı. Ben..."
Colan bir şey söyleyecek gibi oldu. Ardından duraksadı. İlerdeki askerler nöbetlerini değiştiler. Azraillerin her tarafa asker yerleştirdiğine eminim. Buradan kaçmamamız için her önlemi almışlardır. En kötüsü de bu ya. İşlerini kusursuz yapmaları. Karşıdaki merdivenlerin üstündeki koridordan ayak sesleri yükseldi. Başımı çevirip sesin geldiği yöne doğru bakmaya çalıştım. Colan uyuyakalmıştı. Ona sakinleştirici vermiş olmalılar. Ayağa kalkmaya çalıştım. Sanki bütün gücümü kaybetmiş gibiydim. Yatak hemen yanı başımdaydı. Burası zindandan çok hasta bakım odası gibi bir yerdi.
" Colan." dedim birkaç kere. Askerlerin ikisi dönüp bana doğru baktılar. Colan hala kıpırdamıyordu. Ne zaman uyanacağını bilmiyorum ama çok uzun sürmemesi için dua ediyorum. O baygın haldeyken tek başıma kaçış planı yapamam. Zaten bu camların hiçbir yerinde tek bir boşluk bile yok.Bir elimi cama dayayıp askerleri incelemeye koyuldum. Birbirleriyle konuşmuyorlar, odaklanmış beni izliyorlardı. Bir süre onlara baktıktan sonrageri çekilip kendimi yatağın üzerine bıraktım. Yüzüm tavana dönük bir şekilde dirseğimle gözlerime ışık gelmesini engelledim. Sadece düşünüyordum.
Mutlaka bir çıkış yolu olmalı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BULANIK
Fiksi Ilmiah1 Binanın girişine ulaşmamıza yalnızca birkaç adım kalmıştı. Arwel elindeki silahla rastgele arkamızdaki boşluğa ateş ediyordu. Eva binanın kapısını açtığında hepimiz kendimizi içeri attık. Bembeyaz upuzun koridor tıpkı rüyamda olduğu gibi sonu yokm...