ARWEL
Upuzun beyaz bir koridorun tam ortasındayım. Eva karşımdaki odaya hapsedildi. Kapının önündeki görevli yerinden oynamıyor bile. En son hatırladığım şey kalacak bir yer bulabilmek için bir sokaktan diğerine dolaştığımız. Bayılmış olmalıyım. Ama nerede ya da nasıl olduğunu hatırlamıyorum. Öfkeden çıldırmak üzereyken bir ses koridorda yankılanarak uzaklaştı. Etrafta görevli asker ve benden başka hiç kimse yoktu. Ses hoparlörlerden geliyordu.
" Kırmızı çizgiyi takip et."
Karşıdaki kameranın beni izlediğini fark ettiğimde denileni yapıp çizgiyi takip ettim. Ardından önümdeki asansörün kapağı açıldı. Asansör ben içeri girer girmez sağa doğru ilerledi. Birden durdu ve bu seferde birkaç kat yukarı çıkıp sola döndü. Sanki bir kutunun içinde bütün binada yolculuk ediyor gibiydim. Sonra beni kırmızı bir kapının önünde bıraktı.
" İçeri gel." dedi ses.
Kapının kolunu yavaşça çevirip ilk adımımı attım. Karşımda ellilerinden gün almış orta boylu gri kirli sakallı bir adam duruyordu. Adam elindeki kumandayla hemen arkadaki kapıyı kilitledi. Eva ilebirlikte Colan'ın yanından ayrıldığımızda bir araç önümüzde durdu ve binmemizi söyledi. Daha doğrusu beni kızı öldürmekle tehdit ettiler. Bende sorgusuz araca bindim. Şimdiyse buradaydım. Tanımadığım bir adamla aynı oda da silahsız bir sohbet gerçekleştirmek üzereydim.
" Otur."
" Emir verilmesinden hoşlanmıyorum."
" Lütfen, oturur musun?"
Köşede duran tekli koltuğa yerleştim.
" Beni ne için buraya getirdiniz?"
" İkinci nesil bir insan değilsin. Seni Koloniye teslim etsem düşünmeden öldürürler."
" Hayır, beni geldiğim adaya geri gönderirler. Ben bir suçluyum."
" Kim olduğunu biliyorum Arwel. Başarısız deneklerden birisin. Herkesin hapsolduğu o adaya bilerek gönderildin. Şunu söylemeliyim ki artık o adanın da vadesi dolmak üzere. Adayı yok edecekler. Orada hasta insanlardan başka bir şey yok."
" Neden sana inanayım?"
" Doğru söylediğimi biliyorsun. Koloni Silvio'yu devirmek için o adaya gitti. Kontrol yeniden onların elinde olacak."
Başımı çevirip başka bir yöne baktım. Oda da bir masa koltuklar dışında hiçbir şey yoktu. Duvarlar boştu ve bembeyaz boyası pürüzsüz görünüyordu.
" Bir planım var." dedi adam kısık bir ses tonuyla. Her şeyi bildiğini sanıyordu. Gerçi bazı şeyleri bilmemesi iyiydi. Örneğin Silvio'nun aslında ben olduğum gerçeğini.
" Plan mı? Ne için?"
" Senden çalmanı istediğim bir şey var. Bunu yaparsan kızı ve seni serbest bırakırım."
" Peki, yapmazsam."
" İkiniz de ölürsünüz. Tabi, önce kızı gözünün önünde öldürürüm."
Ona karşı koyabilecek güçte değildim. Şimdilik onunla çalışıyormuş gibi davranıp durumun gidişatına göre ne yapacağıma sonra karar verecektim.
" Tamam, neyi çalmamı istiyorsun?"
" Bir sıvı. Yüksek güvenlikli bir binanın içinde tutuluyor."
" Neden sen çalmıyorsun?"
Adam pantolonunu sıyırarak bacağını gösterdi. Yeni nesil protez bacaklardan kullanıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BULANIK
Science Fiction1 Binanın girişine ulaşmamıza yalnızca birkaç adım kalmıştı. Arwel elindeki silahla rastgele arkamızdaki boşluğa ateş ediyordu. Eva binanın kapısını açtığında hepimiz kendimizi içeri attık. Bembeyaz upuzun koridor tıpkı rüyamda olduğu gibi sonu yokm...