Adsız Bölüm 31

9 1 0
                                    

COLAN

Gözlerimi açtığımda küçük bir geminin içinde olduğumu gördüm. Gemi bizi çok uzakta bir nokta halinde görülen kara parçasına götürüyordu. Dün gece demir parmaklıklar ardında kaldığım zaman birkaç kişinin konuşmalarına kulak vermiştim. Söylenene göre bu ada cehennemin ta kendisiymiş. Annem hep, cehennem de sadece acı var. Bu yüzden iyi bir insan olmak için daima savaş oğlum, derdi. Buraya getirildiğime göre ben iyi bir insan değilim. Ellerimde kurumuş kan izleri vardı. Geceyi ağlayarak geçirdiğim için gözlerim kıpkırmızı olmuştu ve göz kapaklarım şişmişti. Ellerimden destek alarak yavaşça ayağa kalktım. Ben ayağa kalktığım zaman az önce sessiz sedasız yerinde oturan adamların bakışları üzerimde belirdi.

İçeride hava almak çok güç. Her yer de iğrenç pas kokusu var. Bu ablamdan ayrı geçirdiğim ikinci günüm. Birkaç saat boyunca küçük yuvarlak pencereden dalgaları izledim. Ardından bir kara parçası bütün alanı doldurdu. Nihayet geldik. Diğerlerinden önce kapının önüne koştum ve beklemeye başladım. Geminin motoru durduğunda dışarıda birkaç bağırış sesleri duyuldu. Bir adım geri çekilip utangaç bir tavırla kazağımın ucunu çekiştirdim.

" Pekâlâ, herkes dışarı." diye bağırdı elinde kocaman bir tüfeği olan adam. Gözleri alev almış gibi bakıyordu. " Ne bekliyorsunuz? Hadi!"

Küçük bir adımı ondan daha büyük ve daha hızlı diğer adımlar izledi. Aceleyle gemiden indirildik. Hepimizi bir sıraya koydular. İki yanımda da benden neredeyse otuz yaş büyük adamlar vardı.

" İçinizde iyi silah kullananlar öne çıksın."

Birkaç adam gülüşerek öne çıktılar. İçlerinde birde kadın var. Kadının süpürge gibi dağınık simsiyah saçları beline kadar geliyordu. Ellerindeki tırnaklar uzun, giyimi özenliydi. Siyah deri botlar, deri ceket ve gömlek. Parmaklarının çoğu şekilli yüzüklerle dolu.

" Tamam, siz kırmızı bölmenin oraya yürüyün."

Adam eliyle arka tarafta bulunan kırmızıçizginin ardındaki diğer askerleri gösterdi.

" Siz çocuklar," dedi gözlerime doğru bakarak. Bir an korkuyla gözlerimi geri çektim ve hemen ardından yeniden adama baktım. Şimdi gözlerimde en ufak bir tedirginlik yok. Evet, korkuyorum ama o bunu bilmemeli. " Sizler şurada duran kadının yanına gidiyorsunuz. Sizinle o ilgilenecek."

Adam elindeki silahı kaldırarak kadına doğru nişan aldı ama silahı ateşlemedi. Ardından tam yanından geçmek üzereyken beni durdurup dizlerinin üzerine çömeldi. Açık kahverengi gözleri beni merakla süzerken bende dikilip adamı inceliyorum. Alnı çok kırışmıştı ve beni tutan kolu tamamen kastan oluşuyordu.

" Bu adadaki en genç suçlu sensin. Bunu nasıl başardığını merak ediyorum."

Silkelenip adamın elinden kurtuldum. Hemen ardından koşarak kahverengi saçlı kadının yanına ulaştım. Kadın kollarını vücudumun etrafına dolayıp beni kucağına aldı. Koyu yeşil gözleri çok canlı bakıyordu.

" İyi misin?"

" Sanırım."

" Pekâlâ, şimdi köşedeki otobüse binip hareket edene kadar da bir yere ayrılamayacaksınız. Bunu yapabilir misiniz?"

Başımı salladım. Damia otobüse kadar bana bizzat eşlik etti. Diğer çocukların arasında en küçüğü on altı yaşındaydı. Yüzleri sanki sirke satıyordu. Hepsinin bakışları öfke doluydu.

" Sen ne yaptın?" diye sordu sarışın çocuk hemen yanında oturan hafif kilolu ve kısa boylu olan çocuğa.

" Ben kimseye zarar vermedim. Babam suçu üstüme alırsam kardeşlerimin hayatının kurtulacağını söyledi. Bende üstlendim."

 BULANIK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin