ARWEL
Odanın bir köşesine oturup sessizce Eva'nın ağlayışını izledim. Ona ne diyeceğimi bilmiyordum. Neden ağladığını da. Belki de neden ağladığını direk sormalıydım. Ama soramadım işte. Ona gelince bencil ya da umursamaz davranamıyorum. Eva yaşlı gözlerini kırpıştırarak bana doğru baktı.
" Neden buradasın?"
" Ağlıyorsun."
Eva zarifçe gülümsedi.
" Evet, ama sende sessizce beni izliyorsun."
" Konuşmamı mı tercih ederdin."
" Sanırım, hayır."
Eva ona uzattığım peçeteyi alarak yüzünü temizledi. Gözleri ağlamaktan kıpkırmızı olmuştu. Burnu da öyle. İlk defa onu ağlarken görmüştüm. Ne tepki vereceğimi şaşırdığım için de şuan da çuvallıyordum. Bakışlarımı yeniden kızın üzerine çevirdim. Tüm dikkatimle onu izliyordum. Eva parmağıyla yanı başımdaki bardağı gösterdi. Hiç beklemeden su dolu bardağı kıza doğru uzattım. Ardından ayağa kalkıp kızın yanına oturdum.
Eva normalde beni sevmiyordu. Hiç sevmemişti de. Biliyordum. İçinde bir yerlerde hala Colan vardı. Ona âşıktı. Ama bana da âşık olabilirdi. Bana âşık olması için elimden gelen her şeyi yapardım. Yapıyordum da. Aslında Colan ve Eva'nın kaçtığı gece onları takip etmiştim. Eva'nın tek başına evden ayrıldığını fark ettiğimde de pazarda askerlere emir vererek kızı yaralamalarını istedim. Böylece Eva Rp4 ilacını kullanacaktı. İlacın kızın üzerinde herhangi bir yan etkisi olmamıştı. Bu yüzden müdahale etmek zorunda kalmıştım. Doktor Yukio benim adıma çalışıyordu. Ondan kızın Colan'ı unutmasını sağlamasını istedim. O da sorgulamadan dediğimi yaptı. Sonra da bunun doğal bir reaksiyonmuş görünmesini sağladık.
Doktor Yukio, Colan'dan kızın hafızasını tetikleyecek herhangi bir şey yapmamasını istedi. Colan'ın gözü kapalı bunu kabul edeceğini biliyordum. Çünkü söz konusu Eva'nın sağlıydı. Colan aramızdan çıktığında da tek yapmam gereken onu meşgul edip kızla ilgilenmek oldu. Şimdiyse Eva yavaş yavaş bana ısınmaya başlamıştı. Bana âşık değildi ama bir yanı beni seviyordu. Bunu gülüşünden anlıyordum.
" Arwel," dedi Eva başını omzuma yaslayarak. " Onunla dövüşmek zorunda mısın?"
" Kiminle?" diye sordum.
" Colan. Biliyorsun yeni yeni iyileşiyor."
" Merak etme ona bir şey olmaz."
Sesim istem dışı buz gibi çıktı ve yüzüm kasıldı. İyi ki Eva şimdi direk olarak bana bakmıyordu. Yoksa bu durumun beni rahatsız ettiğini kolayca anlardı. Daha yumuşak bir tonda konuşmaya çalıştım.
" O sandığından daha dirençli. Üstelik dövüşü bırakmasını istedim ama bunu reddetti. Gösteriş yapmazsa olmaz."
"Colan'a hakkında böyle düşünüyor olamazsın. Ona ne kadar değer verdiğini biliyorum. Bunu onun yaralandığı gün senin gözlerinde gördüm."
" Peki, sen üzüldün mü?"
" Ne biçim bir soru bu? Elbette üzüldüm. Başına gelenleri görmedin mi?"
Başımı salladım. Eva, Silvio'dan nefret ediyordu. Ama Arwel'i seviyordu. Peki, ben hangisiydim? Azılı bir katil olan Silvio mu? Yoksa fare gibi bir delikte saklanarak yaşayan Arwel mi? Bana sorarsanız ikisinden de biraz. Kız sıcak ellerini buz gibi elim üzerine koyduğunda içim ürperdi. Sonra bakışlarımız birleşti. Bu şekilde ona dokunmak bir yandan da beni rahatsız ediyordu. Keşke gerçekten bana âşık olabilse. O zaman her şey çok daha farklı olurdu.
" Bazı geceler rüyamda Colan'ı görüyorum."
Gözlerimi kıstım. Eva utanarak başını başka bir yöne çevirdi. İçeride bir şömine yanıyordu ama neredeyse sönmek üzere. Kız gözlerini küllerin üzerinde gezdirirken hala bana bakmamaya çalışıyordu. Bense dikkatle onu izliyordum.
" Ne görüyorsun?"
" Bir kayalığa tırmanıyoruz. Ardından onu uçurumdan aşağı yuvarlıyorum. Bir parçam bununla övünürken diğer parçam sanki yok oluyor."
" Bu sadece bir rüya."
" Evet, öyle" dedi Eva ayağa kalkarken.
Saçını topladı ve ilaçlardan bir tanesini ağzına götürdü. Oldukça bitkin görünüyordu. Gözlerim ela gözleri tararken bir an da konuşan ince dudaklara kaydı.
" Sığınakta yeteri kadar ilaç kalmadığını söylüyorlar. Hepimiz yakında hastalıktan bitkin düşebilirmişiz."
" Merak etme. Biz bir yolunu buluruz. Şimdi sadece yatıp biraz dinlenmen gerekiyor."
Eva bitkin bir tavırla yatağına uzandı. Bende yavaşça kapısını örterek odadan çıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BULANIK
Fiksi Ilmiah1 Binanın girişine ulaşmamıza yalnızca birkaç adım kalmıştı. Arwel elindeki silahla rastgele arkamızdaki boşluğa ateş ediyordu. Eva binanın kapısını açtığında hepimiz kendimizi içeri attık. Bembeyaz upuzun koridor tıpkı rüyamda olduğu gibi sonu yokm...