" Takıldın kaldın."
" Evet, bazen olur."
" Sorunlu bir tipe benziyorsun." diye söylendi kız alaycı bir tavırla. Yüzünde bundan hoşnut olduğunu gösteren bir ifade vardı.
" Yalnızca soru sorduğumda konuş."
Sesim bir kaya gibi sert çıkmıştı ve kızın yüzündeki gülümseme saniyesine silinmişti.
" Eğer bir asil olup olmadığımı merak ediyorsan..."
" Az önce ne dediğimi duymadın mı? Ben sorarım, sen cevaplarsın. Bunu yapmak senin için zor mu?"
" Hayır."
" Neden buradasın?"
Kız tedirgin bakışlarını etrafını saran boyası eskimiş duvarlara çevirdi. Bu soruya cevap vermek kimsenin hoşuna gitmiyordu. Benim bile. Ama katili bulmak için ipuçlarına ihtiyacım vardı. Herkes bu lanet adaya nasıl geldiğini bana anlatmak zorundaydı.
" Sabaha kadar seni bekleyecek değilim."
" Babamı öldürdüm."
" Kendi, öz babanı öldürdüğünü mü söylüyorsun?"
" Evet. Beni ve erkek kardeşimi çok döverdi. Kendi canımızı kurtarmak zorundaydık. Bende kardeşim için kendimi feda ettim. Onu bilerek öldürdüm."
Kız ağlamaya başladı. O kadar sessiz ağlıyordu ki ağladığını gözlerinden akan yaşları gördüğümde anladım. Yinede gardımı indirmedim. Bu işi gece olmadan önce çözmek istiyordum.
" Başka kimseyi öldürdün mü? İsteyerek, anlarsın ya..."
" Hayır." diye tısladı kız.
Bir süre karamsar gözlerimi kızın üzerinde gezdirdim. Yalan söylediğini gösterecek en ufak bir tepki bile vermemişti. Dışarı çıkması için başımla kapıyı işaret ettikten sonra kimseyle bu konu hakkında konuşmamasını söyledim. Kızın kapıdan çıkmasıyla Eva'nın içeri girmesi bir oldu. Eva kapıyı kapattıktan sonra önümdeki sandalyeye oturup ellerini göğsünde kavuşturdu.
" Sıra bende." dedi Eva tok bir ses tonuyla.
Odanın diğer ucuna yürüyüp ellerimi cebime soktum. Burası sığınaktaki en soğuk yerdi ve üşümeye başlamıştım. Sırtımı duvara yasladım ve bir süre Eva'ya baktım. O da sadece bana bakıyordu. Dudaklarımız kıpırdamadı. Sessizdik. Ama gözlerimiz her şeyi anlatıyordu. Eva alt dudağını ısırdı. Ardından yüzüne sarkan kâkülünü eliyle kulağının arkasında topladı.
" Senin gelmene gerek yoktu. Böyle bir şey yapmayacağını biliyorum."
" Yine de bende yeni sayılırım. Üstelik sana anlatmam gereken bir şey var."
" Seni dinliyorum."
Başımı yukarı kaldırdım ve olduğum yere çöküp bacaklarımı düz uzattım.
" Bu adaya sonradan gelmedim. Bu ada da doğdum. Babamı adalarda yaşayan herkes tanır. Yönetenlerin zor yakaladığı suçlulardan birisi. En ünlülerinden."
Elimle birkaç kez yüzümü ovuşturdum. Eva bana zaten bildiğim şeyleri anlatıyordu. Hem de ikinci kez. Tabi o ilk kez anlattığını düşünüyordu. Bu yüzden sesimi çıkarmadan onu dinlemeye devam ettim.
" Yönetenlerin her yıl kendileri için verdiği yemekli baloyu biliyorsun. Babam Silvio için çalışıyordu. Bu yüzden biz de baloya gitmek zorundaydık. Gittiğimizde Silvio da oradaydı. Onunla ilk kez o zaman karşılaştım. Tıpkı senin anlattığın gibi görünüyordu. Baloda benimle epey ilgilendi."
" Seni şık kıyafetler içinde düşünüyorum da..."
" Dinle." diyerek sözümü kesti Eva.
" Balodan sonra geçen birkaç günde Silvio'nun adını bile duymadım. Bir gece babam yanıma gelip sessizce hazırlanmamı söyledi. Üzerime siyah bir elbise giyip botlarımı ayağıma geçirdikten sonra kapının önünde bizi bekleyen siyah araca bindik. Nereye gittiğimizi bilmiyordum. Merakla camdan dışarıyı seyrederken araba bir araziye saptı. Araç durduğunda babam arabadan inmemi söyledi. O da yanımda benimle birlikte yürüyordu. Arazinin sonunda yere uzanan bir tünelden içeri girdik. Etraf loş beyaz ışıklarla aydınlatılmıştı. Babama nereye gittiğimizi sorduğumda cevap vermedi. Sessizce önümde yürümeye devam etti. Bir odadan içeri girdik ve iki kadın beni alarak köşedeki yatay koltuğun üzerine yatırdı. Ardından hemen yanı başımdaki cihaza bağlı olan kabloları başıma yapıştırıp elindeki iğneyi boynuma batırdı. Bir süre hareketsiz kaldım. Diğer kadın cihazı çalıştırdı ve ışıkları kapattı. Babam artık oda da değildi. Çoktan gitmişti. Sanki düşüncelerime zorla birini sokmaya çalışıyor gibiydiler. Çok tuhaf hissetmiştim."
" Beynini ele geçirmeye çalışmışlar. Böylece seni istedikleri gibi yönlendirebileceklerdi."
" Daha fazla etki altına girmeden botuma gizlediğim bıçaklardan birini avucumun içine sakladım ve ellerime bağlı olan ipleri kesmek için kullandım. Bunu nasıl yaptığımı hatırlamıyorum bile. Gözlerimi kapatıp açtığımda iki kadında yerde kanlar içinde yatıyordu. Bilincim yeniden yerine geldiğinde sendeleyerek koltuktan kalktım. Kapıdan dışarı çıktığımda hiç kimse yoktu. Odanın birinden konuşma sesi yükseldi. Kapı aralığından gizlice odayı gözledim. Adamın yüzü görünmüyordu. Sadece belinden aşağısını görebiliyordum. Bakışlarımı çekmek üzereyken içerdeki sehpanın hemen üstündeki maske dikkatimi çekti. Maske Silvio'nun ekranlarda ya da dışarıda kullandığı yüzüydü. Kırışmış maskeyi genç bir el alıp birkaç yerini düzeltti. Silvio aslında göründüğü gibi bir kişi değil. Hepimizi aldatıyor."
" Tam da ona yakışacak bir davranış örneği. Yüzünü gösteremeyecek kadar korkak."
" Hayır, akıllı. Düşmanınızı tanımıyorsunuz bile. Bu da onu daima sizden bir adım önde tutuyor."
" Haklısın. Kimi öldüreceğimi bile bilmiyorum. Maskenin altında o değil başka biri bile olabilir. Sahte ses, sahte görüntü. "
Bu hikayeyi ilk kez duyduğumda Silvio'ya hayran kalmıştım. Soğukkanlı bir katil olabilirdi ama etrafımdaki herkesten daha zeki ve daha tecrübeliydi. Onu yenmek hiç de kolay olmayacaktı. Ama kimse yenilmez değildi. Bir gün arkasına saklandığı maskeyi yırtacak ve gerçek yüzünü herkese gösterecektim. O gün düşündüğümden de yakındı.
" Ne düşünüyorsun?" diye sordu Eva karamsar bir tavırla.
Bakışlarım kızın yüzüne kaydı.
" Hiçbir şey."
Ayağa kalktım. Eva önce boş boş bana baktı. Sanırım bu şekilde bir tepki beklemiyordu. Belki birazcık panik yapmalıydım. Bunu ilk duyduğumda da zaten umursamamıştım. Sadece birazcık şaşırmıştım.
" Birde," dedi Eva oturduğu yerden kalkıp yanıma doğru yürürken. " Rüyamda bazı geceler seni görüyorum. Birlikte sığınağın üstündeki kayalıklara tırmanıyoruz. Sonra sen bana bakıyorsun ve... Bunu daha önce yaptık mı?"
" Kayalıklara tırmanmak mı? Evet, sığınaktakilerle eğitim olsun diye sürekli yaparız."
Eva gülümsedi. Şimdi bunun sadece bir rüyadan ibaret olduğunu düşünüyordu. Ama değildi. Rüyasını bana anlatırken tamamlamadığı kısımda onu öpüyordum. Rüyasında onu öptüğümü görüyordu. Belki de zaman içinde her şeyi hatırlamış olacaktı. Böyle olsa iyi olur. Çünkü onu çok özlüyorum ve Arwel'in yanında olmasına daha ne kadar dayanırım bilmiyorum. Eva sessizce odadan çıktığında orta yaşlı adamın sandalyesinde oturmadığını fark ettim. Elim belimde asılı olan telsize gitti.
" Yeni gelenlerin arasında olan orta yaşlı, çelimsiz, koyu tenli adam kaçmış. Onu bulun."
" Bulduğumuzda ne yapmamızı istersin?"
" O bir asil. Durdurulması gerekiyor. Ne yapacağını biliyorsun Emre. İş bittiğinde bana haber ver."
" Tamamdır."
WqxNmK1/V
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BULANIK
Science Fiction1 Binanın girişine ulaşmamıza yalnızca birkaç adım kalmıştı. Arwel elindeki silahla rastgele arkamızdaki boşluğa ateş ediyordu. Eva binanın kapısını açtığında hepimiz kendimizi içeri attık. Bembeyaz upuzun koridor tıpkı rüyamda olduğu gibi sonu yokm...