" Ben mi? Eğer Silvio olsam Azrailler peşime düşer miydi?" diye tersledim adamı.
" Bizde bu yüzden senden şüphelendik. Geçen hafta Silvio ve Eron arasında bir tartışma çıktı. Silvio, Azraillerin artık senin peşini bırakmasını istedi. Eron ise Yönetenlerin varlığını tehdit eden birinin sokaklarda serbestçe dolaşmasından rahatsız olduğunu dile getirdi. Bizlerde ona hak verdik."
" Eron'u kim öldürdü?" diye sordum yumuşak bir ses tonuyla. Bu cevabını bildiğim bir soruydu. Sadece duymak istemiştim.
" Silvio."
Her şey daha karmaşık bir hale gelmişti. Düşüncelerimi toparlamaya çalıştım. Ama ortada bir zıtlık olduğu açıktı. Silvio, neden Azraillere karşı beni savunmuştu? O benim baş düşmanımdı. Bu durumda benimde onun baş düşmanı olmam gerekirdi.
" Anlamıyorum."
" Bende." dedi adam bir iç çekerek. Sonra arkasına yaslandı ve yüzünü tavana doğru çevirdi.
Ellerimi çözmüştüm. Ama Bodolf'a zarar vermedim. Gerçekleri bulamam için ona ihtiyacım vardı. Onun da bana ihtiyacı vardı ki buradaydım.
" Bundan bir ay önce banka soygunları giderek arttığında sizleri yakalatmak için özel bir ekip oluşturduk. Hepsi eğitimli Asillerden oluşuyordu. Ama Silvio Asillerin bankaların yanından bile geçmesine izin vermedi. İlk başta kimse nedenini anlayamadı. Hepimiz Asillere güvenmediğini falan düşündük. Ama başka bir şeyler daha vardı."
" Silvio neden beni korusun ki?"
" Daphne ile karşılaştığınız günü hatırlıyor musun? Seni izlemesi için onu ben tutmuştum. Onu tutmadan birkaç gün önce Silvio'nun yüzünün bir maske olduğunu fark ettim. Hiç kimse onun gerçek yüzünü görmemişti. Hepimizi aldattığını hissettiğimde senden şüphelendim. Silvio olmaya en yakın kişi sendin."
Adam durdu. Sonra gözlerini kısarak yüz hatlarımı inceledi. Neyi yanlış yaptığımı düşünürken adam yeniden konuşmaya başladı. " Şaşırmadın."
" Silvio'nun maske kullandığını sana kim söyledi?" diye araya girdi Daphne. Sesini duymak içimi rahatlatmıştı. Oda da yanlış bir şey yaparsam beni engelleyecek birisinin olması iyiydi.
" Eva." diye cevap verdim.
Daphne ve Bodolf birbirlerine bakakaldılar. Ne için bu kadar şaşırdıklarını anlamamıştım.
" Onu odasına götür. Bu gece dinlenmeni istiyorum. Yarın yeniden konuşuruz."
Daphne elimden tutup beni beraberinde odaya sürükledi. Az önce yüzünde beliren donuk ifade silinmişti. Odanın kapısını açtıktan sonra gürültüyle kapatıp sessiz olmam için işaret parmağıyla dudağıma bastırdı.
" Neler oluyor?" diye sordum fısıltıya yakın bir ses tonuyla.
Daphne kapı aralığından kimsenin dinlemediğinden emin olduğunda yanıma gelip yatağın üzerine oturdu.
" Sorun, Eva."
" Ona bir şey mi oldu?"
" Hayır," Daphne gülümseyerek gözlerini gözlerime dikti. " Bu her şeyi daha da zorlaştıracak."
" Ne?"
Tavırları daha çok merak etmeme neden olmuştu. Ortada Eva ile ilgili bilmediğim bir şeyler dönüyordu. Kız oturmam için elimden çekiştirdiğinde bende yatağın bir diğer köşesine oturup üzerimdeki ceketi bir sandalyenin üzerine fırlattım.
" Eva, Silvio'nun sana karşı kurduğu bir tuzak."
" Hayır, bu doğru değil." diye söylendim. Daphne konuşmaya devam ediyordu.
" Bunu kendi babası söylüyor. Bir gece Silvio'nun emri üzerine kızını alıp yer altındaki gizli bir tünele götürmüş."
" Neler olduğunu biliyorum. Beynini yıkamak ve var olan anıların yanına birde Silvio'yu yerleştirmek istemişler. Ama başarısız olduklarını söyledi. Eva işlemin yarısında uyanıp kaçmış."
" Bunlar sana anlatması gereken şeylerdi. Silvio gerektiğinde neler olduğunu sana anlatmasını istemiş. Böylece ondan şüphe duymayacaktın. İşlem başarısız olmadı Colan. Silvio kızı seni öldürmesi için tuttu. Bunu da gerektiğinde yapacak."
" Diğer türlü de olabilir. Eva kaçmış olabilir." dedim karşı çıkarak.
" Elbette. O da bir seçenek. Sadece dikkatli olmanı istiyorum. O adam düşündüğünden de zeki. Üstelik asla kuralına göre oynamıyor."
Dişlerimi sıktım. Her gün başka bir hikâyeyle uyanmaktan artık sıkılmıştım. Ayağa kalktım ve pencereye doğru birkaç adım atıp bir elimi buğulu cama yasladım. Dolunay siyah bulutların arasında kaybolduğunda gök yeniden kararmıştı. Sokakların ıslak olduğunu göremesem bile biliyordum. Birkaç cadde hariç geri kalan tüm caddelerin ışıkları yeniden yanmaya başlamıştı.
Bakışlarım kızın üzerine kaydı. Sonra göz ucuyla bütün odayı süzdüm. Odada eski bir yatak vardı. Üzeri krem rengi bir örtüyle kaplanmıştı. Perdeler yırtılmış, duvarları dökülmüş, köşede yanan gece lambasının etrafı tamamen tozlanmıştı.
" Bu gece konuştuğumuz hiçbir şeyi Bodolf 'un bilmemesi gerekiyor." dedi Daphne yatağa kıvrılarak.
" Doğruyu söylediğini nereden bileceğim?"
" Sana bunları onun anlatması gerekirdi ama kızını öldüreceğinden korktuğu için anlatmadı. Tabi kıza âşık olduğundan habersiz."
Bıkmış bir ifadeyle yüzümü yeniden cama doğru çevirdim. Sonra Eva'nın kusursuz yüzü camda belirdi. Ela gözleri ve kocaman gülümsemesi benimde gülümsememe neden olmuştu. Sorunlar giderek artıyordu. Her şeye rağmen pes etmeye niyetim yoktu. Gözlerim cama yansıyan kararlı bakışlarımdaydı. Sert ve tereddütsüz bakıyordum.
Odadan çıkıp sessizce salona doğru yürüdüm. Kenarda yanan lambayı kapatıp ikili kanepeye uzandım. Ama bir türlü uyuyamamıştım. Baş düşmanlarımdan birinin evinde uyumak öyle rahatça yapacağım bir şey değildi. Gecenin çoğunu düşünerek geçirdim. Ne zaman yorulup gözlerimi kapattığımı hatırlamıyorum bile. Ama bütün gün rüyamda Eva'yı gördüğümü hatırlıyorum.
Birinde ikimizde sığınaktayız. Eva, gecenin bir yarısı odama gelip yanıma uzanıyor. Sonra elleriyle kazağımı kavrayıp kolayca başımdan çıkarıyor. Bir an da bana sevgiyle bakan bakışların yerini acımasız bir ifade alıyor. Hemen ardından da Eva botunun kenarına sakladığı bıçağı çıkarıp boynuma saplıyordu. Acıyla inliyordum. Diğerinde ise Eva ile hareket odasında çalışıyoruz. Önce oda kahkaha sesleriyle dolup taşıyor. Her şeyin mükemmel olduğunu hissediyorum. Bu his fazla uzun sürmüyor ve bir sıcaklık göğsümden aşağı yavaşça bütün vücuduma yayılıyor. Mavi saplı bir bıçağın tam kalbimin üstünde olduğunu görüyorum, bıçağı kavrayan narin eller ise Eva'ya ait.
Uyandığımda Daphne yattığım salonda oturuyordu.Aslında daha çok beni izliyordu da diyebilirim. Gözümü aralayarak onabaktığımda elinde tuttuğu ilaçları bana uzatıp su dolu bardağı masanın üzerine bıraktı.>F
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BULANIK
Ficțiune științifico-fantastică1 Binanın girişine ulaşmamıza yalnızca birkaç adım kalmıştı. Arwel elindeki silahla rastgele arkamızdaki boşluğa ateş ediyordu. Eva binanın kapısını açtığında hepimiz kendimizi içeri attık. Bembeyaz upuzun koridor tıpkı rüyamda olduğu gibi sonu yokm...