Austin hırlıyor,bir bana bir kapıya bakıyordu.Hiç iyi görünmüyordu,hem de hiç.Ona korkuyla bakarken neler döndüğünü anlamaya çalışıyordum.Danny ve Austin'in ne gibi bir ilişkisi olabilirdi ki?
Danny beni nereden bulmuştu?
Austin bana bakıp şarkılarında hayranlıkla dinlediğim gibi var gücüyle bağırdı,
"Odaya gir!"
Fazlasıyla sinirliydi,ama onu bu halde bırakacak durumda değildim.Bana ne olursa olsun,önemli değildi.Ama Austin'e bir şey olmasını istemiyordum.
Bu yüzden onu dinlemedim ve kapıya yöneldim.Kapı deliğinden baktığımda Danny ve arkasında uzun saçlı,cılız ve mavi gözlü bir çocuğun beraber beklediklerini gördüm.
Kapıyı usulca açarken Austin'in ağzından hoş olmayan bir kelime çıktı.Gözlerimi kapıya çevirmeden içeri giren Danny ve arkasındaki çirkin çocuğa şaşkınlıkla baktım.Austin simsiyah gözleriyle ikisine de tehditkar bakışlar atıyordu.
"Ee..şimdi nereye kaçacaksın,Rise to Remain'den Austin?"
"Sizden kaçacak kadar küçülmedim," dedi Austin,gözlerini Danny'den ayırmadan.
"Ben sözümün arkasında dururum,Austin.Ama.Sen.Durmadın." Danny her bir kelimeyi vurgularken Austin'in göğsüne parmağıyla vuruyordu.
Austin'in önüne geçtim ve Danny'e baktım.
"Kes artık.Burayı nasıl buldun?Siz ikinizin Austin'le ne alakası var?" dedim.Nova koşarak odaya geldi ve Danny'nin arkadaşına hırlamaya başladı.Çocuk korkmuşa benzemiyordu,önce Nova'ya baktı ve sonra gözlerini bana dikti.
Danny,omuzlarımın üstünden Austin'e baktı.
"Ona bir şey anlatmadın,değil mi?" diye sordu alaycı bir şekilde.Böyle şeylerden öylesine sıkılmıştım ki,ikisinin de sikik istekleri benim için hiçbir şey ifade etmiyordu.Ölmek umrumda değildi.Ve eğer ölümden korkmazsanız,hiçbir şeyden korkmazsınız.
"Bana anlatacağı hiçbir şey sizin yüzünüze yumruk atmak üzere olduğum gerçeğini değiştirmeyecek.Austin'e bu şekilde davranan kim olursa olsun sonu kötü olur," dedim kendime inanamayarak.Sesim fazlasıyla kendinden emin çıkmıştı,ve bu beni memnun etmişti.Arkam dönük olmasa,Austin'in verdiği tepkiye bakmak isterdim.Ama şu an Danny'nin tepkisi daha komik görünüyordu;şaşkın ve hayal kırıklığına uğramış.
Danny yavaş yavaş arkaya doğru yürürken gözlerini Austin'in yüzünden ayırmıyordu.
"Emin ol canını fena yakacağım,Austin.Sadece biraz daha zamana ihtiyacın var."
"Ne saçmalıyorsun?"
"Olabilecek en büyük ölçüde zarar görmeni istiyorum.Tıpkı senin benim canımı yaktığın gibi.Bu yüzden bekleyeceğiz.Sen ne demek istediğimi anladın.Eğer aptal değilsen," dedi ve arkasındaki salak çocukla kapıdan dışarı çıkıp kapıyı ergen bir gerizekalı gibi çarptı.
Ah.Tüm bunlar çok saçmaydı.
Artık hiçbir şey benim canımı yakamazdı.Bu yüzden beni kimse korkutmuyordu.
Austin'e döndüğümde yüzü bembeyazdı.Soğuk soğuk terlerken yere oturdu ve gözlerini boş boş halıya dikti.
Yanına oturdum.Yüzüne düşen saçları parmaklarımla uzaklaştırdım,ama o yüzünü uzaklaştırdı ve buz gibi bir sesle, "Yapma," diye mırıldandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Darkest Days // Dylan o'Brien #2
Fantasy[City Of Vultures adlı kitabımın ikincisidir.Bunu okumadan önce onu okumanızı tavsiye ederim.]