"austin"

261 24 45
                                    

Devin'in arkasına saklandığımda olan bitene bir anlam veremeyen Devin,önümü kapatmak yerine beni ulu orta Austin'e hedef gösteriyordu.

Benimse bacaklarım titriyor,başım bayılacakmışım gibi dönüyordu.

"Kimden saklanıyorsun?Bu şekilde olmaz," dedi Devin,omzunun üstünden bana bakmaya çalışırken.

Nefesim kesiliyordu,ama parça pinçik bir şekilde,

"A..ustin...o burada.." çıkabildi dudaklarım arasından.

Devin koridorun sonuna doğru bakarken sol kolunun yanından Austin'e baktım.Epey yaklaşmıştı,kaçacak bir yerim yoktu.Hastanenin ortasında bana bir şey yapamazdı ya.

"Jasmin,korkarım başka bir yere saklanman gerekecek çünkü doğrudan buraya geliyor," dedi Devin ve önümden çekildi.

Daha fazla saklanamazdım.Devin haklıydı.

Austin beni gördüğünde yaralı bir ceylana –ya da yediği herhangi bir hayvana- bakıyor gibi acıyla bakıyordu.Fazlasıyla yıpranmış görünüyordu.Gözleri kıpkızarık,gözaltları hiç görmediğim kadar morarıktı.Ve yüzünde birkaç siyah damar göze çarpıyordu.

Ne olmuştu ona böyle?

Koridor'un ortasında öylece dikilmekten başka bir bok yapamıyordum.Sonunda aklıma Devin'i uzaklaştırmak geldi.İşlerin olduğundan daha karışık hale gelmesi en son istediğim şeydi.

"Devin,Hayley'in yanında olur musun?Bunu atlatabilirim."

"Emin misin?Onu hala öldürtebilirim," dedi Devin.Ona dik dik baktığımı görünce omuz silkti.

"Bir şey olursa," dedi ve cebinden bir çakı çıkardı."Çekinmeden kullan.Epey keskindir," dedi ve Hayley'in odasına doğru yürümeye başladı.Moron hemşire de tedirgin bir şekilde Devin'in peşi sıra ilerledi.

Austin bana doğru küçük adımlarla ilerliyordu.Başım titrerken elimdeki çakıyı sımsıkı tuttum.Ağlamamak için çenemi kasıyordum,muhtemelen konuşamayacaktım.

Karşımda dikilen Austin vücudumu iyice süzdü.Bacaklarımdan akan ve kurumuş kan lekesine;diz kapağımda,kollarımda,boynumda ve yüzümde oluşmuş morluklara bakarken kaşları çatılmış,çenesi belli belirsiz titriyordu.Hissettiği neydi acaba?Pişmanlık?Bekli de azgınlık?Belki de en yakın arkadaşım bir nekrofiliydi.(Nekrofili:Ölü bedenlerle cinsel ilişkiye girmekten haz almak.)

"S..sana ne oldu böyle..." diyebildi sonunda.İkimiz de bir şekilde yaralıydık,onunkinin nasıl oluştuğunu bilmiyordum.

Midem bulanıyordu.Ona baktığımda midem kasılıyor,dün akşam ve bu sabah içtiğim kahveyi içinden atmak için bana yalvarıyordu.

Çenemin kasılmasını önemsemeden,

"Senin eserin," diyebildim.Çakı hala elimdeydi ve bana güç veriyordu.Kendimi koruyabilirdim.Bir çakıdan medet umar hale geldiğim için psikopatmışım gibi hissettim.Dudaklarımda tuhaf bir tebessüm oluştu.

"Jas..ne yaptı sana böyle," dedi ağlamaklı bir ses tonuyla ve bir süreliğine arkasını döndü.Gözlerini sildiğinden emindim,sağ koluyla yüzünü kapatmış ve sol avcunu sıkmıştı.Yanımızdan geçen hastaların bazıları bizi duyabilmek adına yavaşlıyor,bazıları merak içinde bakıp sonra yollarına devam ediyorlardı.

"Sen yaptın Austin.Sen."

Austin ağlarken başını iki yana sallıyordu.

"Sen yaptın!"

Bacağımdaki kurumuş kan lekesi'ni gösterdim.

"Bunun anlamını biliyor musun ha?!Austin?"

Austin'in yüzü kızarmıştı.Onu hastanedeki insanlara 'tecavüzcü' olarak tanıtmak üzereydim.

Darkest Days // Dylan o'Brien #2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin