Hayley koluma yardım istercesine dokunduğunda karnıma bir ağrı girdi.Onu bu halde görmeyeli uzun bir zaman olmuştu;deri ceketi,simsiyah gözleri ve boyumun üç katı bir ene sahip katran karası kanatlarıyla.Ne için geldiğini az çok tahmin edebiliyordum,geri dönmemi isteyecekti ama yapamazdım,üstelik de Hayley'in bana açıkladığı şeylerden sonra.Ya da açıklamak üzere olduğu.
Austin omuzlarını eliyle silkerek temizledi.Gözlerini gözlerimle buluşturdu.Ürkünç bakıyorlardı.Gözlerinin düzelmesi için yalvarıyordum,işler biraz da olsun düzelmek üzereyken olduğundan daha bok bir hale gelsin istemiyordum.
Hayley boğazını temizledi,ürkmüşe benziyordu.Sol eliyle battaniyesini sandalyeye koydu,ayağa kalktı ve bana bakıp kaşlarını kaldırdı ve başıyla Austin'i gösterdi.
Bu onun dilinde 'hallet şu işi' demekti.Hem de oldukça sert bir dille.
Austin bana bakıyordu,geldiğinden beri gözlerini üstümden hiç ayırmamıştı.Hayley bakışından sonra balkon kapısından içeri girdi,izlediğinden emindim ama yanımızda olmasından iyiydi.
Bir iç çekip Austin'e doğru yürüdüm.Onun evinden ayrılmadan önce onu üzecek şeyler söylemiş olabilirdim.Ve sanıyordum ki bunun için gelmişti.Gözlerine baktım.
"Austin,dediğim şeyler-"
"Dediğin şeyler umrumda değil." diyerek kesti sözümü.Tamam,bu beni biraz şaşırtmıştı.
"O halde neden-"
"Hayatımda en çok değer verdiğim insan sendin."
Omuzlarım düştü,gözlerine bakacak cesaretim yoktu artık.Ama o devam etti.
"Sen sabahlara kadar ağlarken yanında kalan,kustuğunda poşetini tutan,titrediğinde sana sarılan kimdi?"
Söylediği her kelime canımı öyle yakıyordu ki,bu acının tarifi yoktu.Sesi olmasını istediğimden çok daha sinirli çıkıyordu.
"Her banyoya girdiğinde kendini öldüreceksin diye çıkana kadar kapında nöbet tutan,yediğin anda kusacağını bildiği halde en sevdiğin yemekleri pişiren,uykudan uyandığında yalnız kaldığını sanma diye sabahlara kadar uykusuz kalan kimdi?"
"Aust-"
"Sözümü kesme!"
Öyle bir bağırmıştı ki bir saniyeliğine nefesim içime kaçmıştı.
"Ben sana gözüm kör olmuşçasına aşıkken,senin Dylan için ağlayışlarını dinledim.Ama sen ne yaptın?"
Sessiz kaldım.Ben,onu kullanıp atmıştım.
"Beni bırakıp gittin."
Dudaklarımın titreyişine engel olamıyordum.Gözlerine bakmayı ne çok isterdim,hatta ona ait herhangi bir noktaya.Ama buna gerçekten hakkım yoktu.Haftalardır kendi hayatını yaşayamıyordu,benim hayatımı yaşıyordu.Bu onun seçimiydi evet,ama benim onu yüz üstü bırakmamam gerekiyordu.
"Ama yine de sana söylemeye geldim.Sana yapacağım son iyilik bu olacak,artık ne olacaksa olsun."
"Ne-"
"Danny seni öldürmeyi planlıyor,Jassmin.Benim yanımdan ayrıldığın an tepene çökecekti.Dinleseydin,arkanı dönüp gitmeseydin bunları sana söyleyecektim."
"Bu her şeyi değiştirir deyip banyodan siktiren sendin!"
"Bana beni istemediğini söyledin!Bana,Tanrı aşkına!Bunu bana söylerken hiç üzülmedin mi?!"
Sol gözümden akan yaşı sol elimle sildim.Danny'nin beni öldürmek istemesi zerre umrumda değildi,hatta bana iyilik yapmış olurdu.Tek istediğim bir şekilde artık Dylan'a ulaşmaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Darkest Days // Dylan o'Brien #2
Fantasy[City Of Vultures adlı kitabımın ikincisidir.Bunu okumadan önce onu okumanızı tavsiye ederim.]
