Elimdeki bezi musluğun altına tuttum,yeter kadar ıslandığına emin olduktan sonra musluğu kapatıp suyunu sıktım.Suyun yeteri kadar ılık olduğuna emin olmak için bileğime bastırdım.Bez ılıktı.
"Jas,o sadece bir beden.Su soğuk ya da kaynar olsa da farketmeyecektir," dedi Hayley,önündeki binlerce yıllık kitabı okurken.
Omuz silktim ve Dylan'ın yattığı yere doğru ilerledim.Ölü bedenlerden korkardım,henüz bir tanesini bile görmemiştim ama düşüncesi bile korkunç geliyordu.Halbuki ölü olması,bir şey yapmayacak olmasını gösterirdi,asıl korkmam gereken yaşayan bedenlerdi,öyle değil mi?
Bezi düzgünce katlayıp alnını,gözlerini ve burnunu sildim.Her an gözlerini açıp,bana gülümseyecekmiş gibi geliyordu,ama henüz kalp mor sıvının içinde duruyordu.
Gözlerim saate ilişti.Hayley'in kalbi sıvıya koymasının üstünden 23 saat geçmişti.Yapması gereken her neyse onu halletmeye çalışırken o da saate baktı,sonrasında göz göze geldik.
"Aylarca bekledik,bir saat bekleyemiyoruz,öyle değil mi?" dedi ve gülümsedi.Başımı usulca sallayıp işime döndüm.
Saçları solmuş,çelimsizleşmişti.Kendi ellerimle yıkamak istedim ama bu mümkün değildi,bedenin bu yatağın üzerinden kalkmaması gerekiyordu.
Üzerinde kıyafeti olmadığı için bedenini de silebilirdim.Çarşafı kaldırdım ve kalbindeki neşter yarasıyla göz göze geldim.
O günü saniye saniye hatırlıyordum.Kat'in benden özür dileyişi,kalbine neşteri batırışı,Austin'in çığlıklarının sesleri kulağımda çınladığında Hayley'in sesiyle kendime geldim.
"Hey,iyisin,öyle değil mi?"
"Hı?Ben..sadece-"
"Yarayı ben temizlerim,sen kollarından devam et."
"Buna gerek yok.Bir korkak olmamalıyım,ben hallederim."
"Jas-"
"Ben hallederim," dedim gözlerine bakarak.
Hayley önündeki ota baktı ve bir tutam alıp bana gösterdi.
"Eğer kötü olursan sana bunu koklatırım ve iki gün kendine gelemezsin."
"Nedir o?"
"Telaffuzu zor tuhaf bir ot.Yunanca." dedi ve omuz silkip devam etti.
"Pekala."
Bedene döndüm ve bezi elimde sıkıp yaranın etrafına dokundurdum.Sanki canı yanıyormuş gibi yüzümü buruşturduğumda ne kadar acınası bir halde olduğumu farketmem 2 saniyemi aldı.
Saate tekrar baktım,sadece 2 dakika geçmişti.
"Hayley?Peki kalbi takar takmaz-"
"Uyanacak evet."
Hayley'i de bıktırmıştım artık.Kalbim ağzımda atıyordu,zaman nasıl geçecek bilmiyordum.
Çarşafı tamamen kaldırıp tüm vücudu temizlemeye karar verdim.Bacaklarının üstünde çarşafı topladım ve kalçasının üstüne koydum.Gözüm beze iliştiğinde kirlendiğini farkedip,oturduğum yerden kalktım ve banyoya girdim.
Bezi yıkayıp,suyunu sıkarken aynaya gözüm ilişti.İçim oldukça huzursuzdu,ormanda gördüğüm gözler aklımdan çıkmıyordu.Bunu Hayley'e ya da Austin'e anlatırsam iyi olmadığımı düşüneceklerdi,ya da delirdiğimi.
Aynada kendi gözlerimi tanıyamaz olmuştum,birden o gözler Dylan'ınkilerle değiştiler sanki.
Ufak bir çığlık attığımda kendi ağzımı kapattım.Hayley'in bir şey anlamamasını istiyordum,bana o otu koklatacağını söylemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Darkest Days // Dylan o'Brien #2
Fantasy[City Of Vultures adlı kitabımın ikincisidir.Bunu okumadan önce onu okumanızı tavsiye ederim.]