"i am powerless"

283 26 26
                                    

"Jas,bekle!"

Biliyordum.Beni hatırlamayacağını biliyordum.

"Bekle dedim,Tanrı aşkına...Yetişemiyorum!"

"O halde sen de bırak peşimi!"

"Bunu yapmayacağımı biliyorsun."

Olduğum yerde kalakaldım.Gözlerimin yaşından dolayı hiçbir yeri göremiyordum,bu şekilde kendimi tehlikeye atamazdım.Gözlerimi silip karşıma baktığımda nefes nefese kalmış bir Austin gördüm.

"Nasıl bu kadar hızlı koşabiliyorsun?" dedi nefes nefese."Hayley seni çağırmamı istedi...Bir de salak olduğunu söyledi."

"Söyle ona,artık bana bu şekilde hakaret edemez." Gözlerinin en derinine baktım."Artık ben Dylan için yoksam...Onlar da benim için yok." Austin şaşkınlıkla dediklerimi dinliyordu,başını iki yana salladı ve kolumu tuttu.

"Yaptığın aptallık,Hayley haklı."

"Bırak beni!"

"Aylardır ağlamaktan ne hale geldin,bunun için miydi? Sevgilinin uyandığı ilk gün kaçıp gitmek için mi?"

"Bırak diyorum!"

"Kim bilebilirdi ki bir korkak olduğunu?"

Var gücümle yanağına bir tokat attım.Austin normalde bu hareketime alınır,benimle konuşmazdı,ama bu kez tek kelime etmedi.

Alay etmek dışında.

"Gerçekten çok acıdı,Jas." Ve beni sürüklemeye başladı.

"Austin,bırakmazsan tüm sokağa beni kaçırdığını söyler tepinirim."

"Jasmin,bağırmaya yeltenirsen bunu kalçana saplarım."

Ceketinin cebinden şırıngayı çıkardı ve bana gösterdi.

Bu şırınga,Austin'in beni ağlama krizlerimden kurtarmak için kullandığı şırıngaydı.

"Jas,bir yudum iç en azından.Açlıktan ölmeni istemiyorum," dedi Austin,ve bana uzattığı kaşığı ağzıma sokabilmek adına dudaklarıma değdirdi.

"İştahım yok."

"Evet,2 haftadır bunu söylüyorsun.İnsanların yemek yemesi gerek.Sadece 1 dilim ekmekle olmaz.Protein alman lazım,vitamin alman-"

"Başımı ağrıtıyorsun,Austin.Sus."

Ona karşı bu denli kaba olmamam gerektiğini biliyordum,sadece bana yardımcı olmak istiyordu.Etrafımda konuşabildiğim,sarılıp ağlayabildiğim bir tek Austin kalmıştı.

"Üzgünüm,ben...kaba olmak istemezdim." dedim Austin'e suçlu bir şekilde bakarken.

"Küsersem,barışmak için bu çorbayı içer misin?" diye sordu umutla.

"Bak,ben tokum."

"Tek lokma yemediğine bahse girebilirim."

"Yemedim,evet.Açım...ama iştahım yok."

Austin'in gözleri büyüdü,gülmemek için kendini sıkıyordu.Söylediğimin ne kadar saçma olduğunu farkettiğimde dudaklarım arasından kahkahamı kaçırdım.Bundan cesaretlenen Austin çorba kahkahasını gülerken düşürmemek için komodin'in üzerine koydu.

Gülmeye ne kadar açtık.Katıla katıla gülüyorduk,öyle ki gözlerim gülmekten yaşarmıştı.

Kahkahalarım ağlama krizine dönerken Austin'e sarıldım.Ağladığımı farkettiğinde kahkahasını kesti ve saçlarımı okşamaya başladı.

Darkest Days // Dylan o'Brien #2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin