"body"

238 25 27
                                    

Az kalmıştı.

Hayley elinde kalbi tutarken titreye titreye ağlamama engel olamıyordum.Maruz kaldığım şeyler bünyem için çok fazlaydı.

1 saat önce beraber olduğum adamın kalbini Hayley hayranlıkla inceliyordu.Elbette Dylan'ın dönecek olması beni heyecanlandırıyordu ama bir yandan da yapmak zorunda kaldığım şeyler midemi bulandırıyordu.Austin Danny'den geriye kalanları -kalbi hariç- temizliyordu.Will kendine gelmek üzere evine gitmişti.

Bense oturmuş ağlıyordum işte.Heyecandan,mutluluktan,mide bulantısından,korkudan,şaşkınlıktan...Altüst olmuştum.

"Az kaldı Jas.Çok az.Sadece 1 gün daha beklemeliyiz,"dedi Hayley.

"1 gün mü?N-neden?"

"Bu kalbin şu gördüğün kavanozda beklemesi gerekiyor da ondan," dedi,işaret parmağıyla içi mor bir sıvıyla dolu olan kavanozu göstererek.

"Bu kalbin temizlenmesini sağlayacak.Biz de o sırada Dylan'ın bedenini bulup temizlemeliyiz." Dediğinde istemsizce öğürdüm.Dylan'ın ne halde olduğunu bilmiyordum,Austin de bana bugüne kadar bir şey söylememişti.Neden saklamıştı bedeni?Neden gömmemişti?

Neden böyle bir ihtimalin varlığından bana bahsetmemişti?

"Bunu yapabileceğinden emin misin?İşin büyük kısmını hallettin.İstersen burada kal," dedi Hayley,omzumu sıvazlarken.

Austin banyodan çıktı ve ellerini kurularken bana baktı.Göz göze geldiğimizde gözlerimi ondan kaçırdım.Bu hareketime bir anlam verememiş olmalıydı ki birsüre daha bana bakmaya devam etti.

"Hayley,bu yatakta uyuyabilir miyim?" dedim Dylan'ın Austin'in kanı bulaşmış yatağını göstererek.

"Çarşafı-"

"Gerek yok.Gerçekten.Biraz yalnız kalmak istiyorum," dedim Hayley'e bakarken ve gözlerimi kuruladım.

Hayley önüme çömeldi,elinde kalp durduğu için yalnızca başını uzattı ve yanağıma küçük bir öpücük kondurdu.

"Çok cesur bir kızsın.Ömrümün sonuna kadar sana minnettar kalacağım.Teşekkür ederim," dedi ve gülümseyip ayağa kalktı.Kapının önüne yürüdüğünde Austin'e bir bakış attı,Austin başını salladı ve kapıya doğru yürüdü.

Oturduğum yerden kalktım ve yatağa yatıp cenin pozisyonunu aldım.

Who will fix me now,dive in when I'm down?

Save me from myself,don't let me drown.

Şimdi kim beni düzeltecek,dibe batarken?

Beni kendimden kurtar,

"Boğulmama izin verme," diye eşlik etti Austin.Yatakta irkildim ve başımı kaldırıp kapının önünde beni izleyen Austin'e baktım.

Başımı tekrar yastığa koydum ve bekledim.Gitmemişti.Kendimden korktuğum zamanlarda olduğu gibi yine yanımdaydı.

"Neden gitmedin?" diye sordum parmaklarımla oynarken.

"İyi değilsin ve birine ihtiyacın var."

Gözlerimi yumdum ve gözyaşlarımın yastığı ıslatmasına izin verdim.

"Onu çok özledim,Austin," dedim ve burnumu çektim.Austin yatağa oturdu ve elini belime koydu.

"Bu duyguyu biliyorum,Jas.Ama senin aksine benim sevdiğimi geri getirmek gibi bir şansım olmadı," dedi."Kendini şanslı saymalısın."

"Öyleyim," dedim ve yatakta doğruldum.Başımı onun omzuna yasladım ve saçlarımla oynamasına izin verdim."Sana sahip olduğum için çok şanslıyım."

Gözümü açtığımda Dylan'ın yatağında Austinle uyuyakaldığımızı farkettim.Austin deliksiz uyuyordu,nefesi bile pamuk gibiydi.Onsuz napardım bilemiyordum.

Yataktan kalktım ve komodindeki şişeyi kafama diktim.Susuzluktan ölmek üzereydim.Şişe tahminimden fazla ses çıkardığında Austin mırıldandı.

"Michelle?"

Duyduğum isim karşısında gözlerim yaşardı.Hala Michelle'i unutamamış olduğunu belli etmiyordu.Ama içten içe onu çok özlüyor,hatta rüyalarında onu görüyordu.

Ona uzanıp üstünü düzelttim ve saçını yüzünden çektim.Saçlarını kesmediğim için mutluydum.

Kapıyı usulca açıp Austin'in rüyasında Michelle'iyle biraz daha vakit geçirmesine izin verdim ve odadan çıktım.

"Jas?" diye seslendi Hayley bana.Odadan çıkıp kapıyı dikkatlice kapattıktan sonra sesin geldiği yöne doğru ilerledim.

"Austin uyuyor,sessiz ol.Ne oldu?"

"Bedeni bulmaya gitmemiz gerek," dedi,sabırsızlandığı her halinden belliydi.

"Ah,tamam.Austin uyanınca gidersiniz," dedim,koltuğa oturup gözümdeki çapağı temizlerken.

"Sen gelmeyeceksin,öyle mi?" diye sordu,sanki aksini kendi söylememiş gibi.

"Hayley.Dylan'ı o halde görürsem beni diriltmek için kimseyi bulamazsın."

"Yine de gelirsin diye düşünmüştüm.Beni bir akbabayla-"

Artık sabrım taşmıştı.

"Tanrı aşkına,Hayley!Akbaba diye küçümsediğin insan sayesinde bulduk o kalbi.Onlar bizim için bir adam öldürdüler!"

Hayley sert çıkışım karşısında annesinden azar işiten küçük bir çocuk gibi bakakaldı.

"Bir kez daha akbabalara kötü bir şey söylemeni istemiyorum.En azından Austin'e.Lütfen.O benim arkadaşım,en azından buna saygı duymalısın."

"Ama arkadaşın bir akbaba." Dedi,o kadar sessizdi ki kendi bile zor duymuştu belki de.

"Hayley!"

Ellerini havaya kaldırdı,teslim olmuşçasına.Ardından ayağa kalktı ve üstünü düzeltti.Saçlarını topladığı siyah lastik tokayı çıkardı ve saçlarını serbest bıraktı.

"Gelmek istemediğine emin misin?" diye sordu Hayley.Suçlu hissetmeme neden oluyordu  bu kadar çok ısrar etmesi.

"İstememek değil,elbette istiyorum.Ama..." Derin bir nefes aldım ve tavana baktım. "Lanet olsun,geliyorum."

Hayley ellerini hızla çırptı ve iki kere zıpladı.

"Geleceğini biliyordum." Dedi ve Dylan'ın odasına doğru ilerleyip kapıyı yumrukladı.

"Ne yapıyorsun?!" diye seslendim yüksek bir fısıltıyla.

"Bedeni bulduktan sonra istediği kadar uyuyabilir.Austin!Uyan,gidiyoruz!"

Başımı iki yana salladım.Hayley'i durdurmak imkansızdı.

Kıpkısacık ve sapsaçmacık bi bölüm oldu,üzgünüm.

Ama telafi edeceğim *kıpskıps*

Darkest Days // Dylan o'Brien #2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin