Nasıl olsa unuturum diyerek bitirmemeli insan severken... Öyle vazgeçmek kolay görünür dilden düşünce kelimeler ve zaman akıp giderken unutamadıkça canın yanar. Yanmak senin işindir artık,zaman sana"nasıl olsa unuturum" demenin bedelini ödetir. Ödersin ödersin bitmez.
Kitabın kapağını kapadım. Nerden almıştım elime bu kitabı. Kütüphane boş olunca canım sıkılıyordu tabi. Böyle kitaplar okuyordum. Psikolojimi daha bir bozulmuştu şimdi. Unutmak bu kadar zor değildi bence.
Bir kara vermiştim. Aslında karar bana ait değildi ama olsun. Unutacaktım. Kitap ne derse desin,bedelini ödesemde unutacaktım. Çünkü başka çarem yoktu. Ya onu unutacaktım ya da kendimi.
"Ülker?"
Başımı yana doğru çevirdim. "Semih?"
"Naber? Kaç gündür görüşemiyoruz." Diyerek karşıma oturdu. "Neler oldu neler."
Oturduğumda yerde doğrulup ona dikkatle baktım. "Ne oldu?"
"Aslı.." Deyip kıkırdadı. "Yemeğe çıktık biz."
Mutluluğu gözlerinden okunuyordu.
"Ne güzel." Dedim gülümsemeye çalışarak. En azından bir işe yaramıştım. Ama... Mutlu olamıyordum nedense. Hata mı yapmıştım? Olsun. Mutlu olamayı hakediyorsun.
"Çok güzel bir akşamdı." Dedi. "Ben daha önce hiç bu kadar mutlu olmamıştım Ülker. Bir anda gelip dedi akşam beni yemeğe götür diye. Hiç beklemiyordum. Heyecandan.."
"Tamam." Dedim lafını keserek. "Anladım."
Gülümsedi. "O kadar güzeldi ki. Sohbet ettik. Tabi heyecandan biraz saçmaladım ama.. Ben.."
"Ülker!"
Adımın aniden söylenmesiyle arkamı döndüm. Aslı sinirle bize doğru geliyordu. Oturduğum yerden kalktım.
"Kütüphaneye geliyorsun biraz daha kısık sesli..."
"Sen ne yaptığını zannediyorsun?" Diye bağırdı. Semih'te merakla ayağa kalkmıştı.
"Ne yapmışım Aslı?" Diye sordum.
"Bana yalan söyledin. Özgür'ü zaten bırakmışsın." Dedi. Durdum. Semih buradaydı.
"Şimdi olmaz Aslı." Diye uyardım onu. Anlamasını istiyordum. Lütfen anla!
"Yalancı pislik." Deyip ittirdi beni. Semih araya girmeye kalktığında elimi kaldırıp dokunmamasını işaret ettim.
"Beni kandırdın. Senin yüzünden ben bu.." Deyip tiksinerek Semih'e baktı. "Bununla yemeğe çıktım."
Semih'in gözleri kocaman açılmıştı. Saçlarımı sinirle karıştırdım. Bunu söyleme işte söyleme!
"Semih inanma buna." Dedim sonra ona dönerek. "Beni kırmak için seni kullanı..."
"İnkar mı ediyorsun?" Diye sordu şaşkınca. "Ona yalan mı söyleyeceksin Akman? Bana neler dediğini ona da söyle hadi." Deyip ona döndü. "Seninle yemeğe çıkarsam Özgür'ü bırakacağını söyledi." Deyip alayla güldü. "Ama ben bu sabah öğreniyorum ki Özgür Ülker'i çoktan bırakmış,hayatından silmiş."
"Semih inan..."
"Sus Ülker." Dedi elini kaldırarak. Gözleri sulanmıştı. Hayır hayır hayır. Ağlama lütfen.
"Semih açıklamama izin ver." Dedim ısrar ederek.
Gözünden akan yaşı silip koşarak yanımızdan uzaklaştı. Arkadından seslendiysem de duymamıştı. Aslı' ya döndüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Adı "MAVİ"Olsun..
Teen FictionÜlker,ablasının kumar borcu yüzünden bir işe girer. Bu iş sıradan,basit bir iş değildir. Hedefi birini tavlayıp mirastan onu mahrum etmektir. Ama bu iş sandığı kadar basit olmaz. Bir süre sonra ortalık iyice karışır ve gerçek oyun işte o zaman başla...