->8.Bölüm.(İki Haftam Var..)

3.2K 169 3
                                    

Sıcak hava..deniz ve arada esen rüzgar. Şu anda ki huzuru başka bir şeye değişmezdim. Ama birazdan bu huzurum bozulacaktı. Bilin bakalım kiminle buluşacaktım?

Asude İNAN!

Sabah mesaj atmış buluşmamızı istemişti. Pardon emretmişti. Ayşenur'un evinden çıkar çıkmaz arabamı almış ve sahile gelmiştim. Bizi göremeyecekleri bir yerdi burası. Kimsenin haberi olamazdı buluştuğumuzdan. Akıllı kadındı. Biri bizi görse ne düşünürdü kim bilir. Açıklama gerekirdi ki o açıklama bizim için zor olurdu.

"Ülker?"

Asude İnan'ın sesini duyduğumda yerimden kalktım. Başıyla selam verip banka oturdu. O oturunca bende geri yerime oturdum.

"Nasıl gidiyor?" Diye sordu gözlerinden gözlüğünü çıkarırken. Her hareketi havalıydı.

"İyi." Dedim. Beni baştan aşağı yavaşta süzdü.

"Bu hal ne?" Diye sordu.

Üstüme baktım. Hala dün geceki kıyafetlerimle duruyordum. Büyük ihtimalle saçımda dağılmıştı.

"Eve gidemedim daha." Diye açıklama gibi bir şey yaptım. Bana bakıp hafif gülümsedi.

"Özgür'ün ağızından hiç ismini duymuyorum. Hala halledemedin galiba?"

Yerimde rahatsızca kıpırdandım.

"Daha çok erken."

"Erken?"

"Yani sonuçta ona yakınlaşmam gerek. Bunun içinde zaman.."

"Zamanımız yok!" Dedi sertçe. Ürperdim.

"Bana süre vermediniz."

"Şimdi veriyorum o zaman! Bir an önce yakınlaş ona! Babasının gözünden düşür. Ondan en kısa zaman da kurtulmam gerekiyor."

Sinirliydi. Neden bilmiyorum ama gözleri ateş saçıyordu. İlk defa sinirli görüyordum onu.

"Süre ne kadar peki?" Diye sordum. Bana kısa bir bakış atıp gözlerini denize çevirdi.

"İki hafta."

"Ne?" Dedim şaşkınca. İki hafta mı?

"İki hafta da ona yakınlaş. Her şeyi öğren. Arkadaşlarını,gittiği yerleri.. Her şeyini! Sonra asıl olaya başlayacağız." Dedi. Sonra derin bir nefes aldı. "Ali oğlundan nefret etmeli."

Gözlerinde ki karartı ve sesinde ki acımasızlık beni tedirgin etmişti. Ve bir kez daha beynim aynı şeyi tekrarlamıştı.

Neden hala bu iştesin?

"Seni ararım."

Gözlüklerini gözlerine takıp eline çantasını aldı. Banktan kalkıp başka bir şey demeden geldiği arabasına bindi. Arabasının uzaklaşmasını izledim bir süre.

İKİ HAFTA.

Daha bir kaç gün olmasına rağmen ona yaklaşmamıştım. Şimdi ise iki haftam vardı. Onun hayatı olmam için. Bana güvenip her şeyini anlatması için iki haftam vardı. İmkansızımı başaracaktım yoksa imkansız hep imkansız mı kalacaktı?

Bu sorunun cevabını bende çok merak ediyordum.
<<<>>>
"Ülker?"

Gözlerimi televizyondan ayırıp ablama çevirdim. Elinde tuttuğu kepçe ve giydiği önlük önemli işlerle uğraştığını gösteriyordu. Yemek yapıyordu!

"Ekmek al gel hadi."

Gözlerimi kısarak baktım ona. Şu an rahatımı ekmek almak için mi bozacaktım yani?

Adı &quot;MAVİ&quot;Olsun..Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin