Yoğun ilginize ve bana yansıttığınız o tatlı heyecanlarınıza çok teşekkür ederim. Siz hikayeyi okurken heyecan yapıyorsunuz ya. Ben de sizlerin yorumlarını okurken aynı heyecana kapılıyorum ki üstelik henüz hikayenin başındayız. Çok teşekkür ediyorum ❤️
Kış Mevsimi geldi en güzel hikaye okunan mevsim değil mi❤️Bol köpüklü sade kahvelerimiz hazır. Ne duruyoruz. ☕️multimedya #ds7/24 3.bölüm ve sizler. Buyrun efenim ☕️🌺
"Nasıl yani anlamadım?"
"Nasılı yok Kerem. Burada herkes kardeş gibiymiş. Kimsenin kimseden gizlisi saklısı yokmuş. Abi düşünsene kimse kapısını kilitlemiyor o kadar güvenli! Daha önce böyle değilmiş. Kavga dövüş ne ararsan varmış. Mahalleye biri gelmiş, adı Erhan. Mahallenin kabadayısıymış."
Kerem, merakla Can'a bakarken kafası iyice karıştı. Kabadayı derken?
"Nasıl yani, iftarda var mıydı? Sen tanıştın mı?"
Can, heyecanla ayaklarını toplayıp Kerem'e doğru eğildi.
"Yok abi. Bu Erhan denilen kabadayı geceleri sokakta geziyormuş. Arada nâra atarmış. O mahalleye gelince herkesin dersini vermiş. Kavga dövüş derken mahalle pisliklerden temizlenmiş. Böyle, iri kıyım kaslı palabıyıklı biriymiş. Bu Erhan'ın sırtını daha kimse yere getirememiş, o derece. Her gece sokağı kolaçan edermiş. Abi, Erhan deyince akan sular duruyormuş."
Kerem, kafası karışık bir şekilde Can'ı dinledi. Zaten sudan çıkmış balık gibi aptal aptal bakıyordu. Ortaya bir de Erhan çıkmıştı!
"Erhan sayesinde adı gibi bir sokak olmuş o zaman. Daha önce böyle değilmiş doğru anladım değil mi?"
"Evet abi doğru anladın. Sokak sakinleri adama mucize gözüyle bakıyor. Erhan deyince böyle herkesin bakışı değişiyor, böyle sevgi dolu oluyor. O Aksel bile Erhan derken adam kendine çeki düzen veriyor. "Erhan abim bir tane" diyor."
"İyiymiş. Başka bir şey yok mu?"
Can dışına yansıtmasa da Kerem'in merak etmesine içten içe seviniyordu.
"Abi çok ilginç şeyler var. Mesela mahalleye Aksel'in deyimiyle seyyar lunapark geliyormuş. Nasıl yani dedim. Meğerse bir salıncak bir iki küçük sallanan oyuncak at. Lunaparka hiç gitmemişler. Öyle olunca da lunapark anlayışı böyle oluyor. Çok üzüldüm. Neyse sonra maç olduğu geceler kıraathane sahibi herkesi çağırıyor maçı orada izletiyormuş. Çaylar bedava oluyormuş. Kadın erkek çoluk çocuk maç izliyorlarmış. Bir de Zeynep varmış. Sokağın kanatsız meleği diyorlar. Kimse ona başka gözle bakamazmış. Herkesin kızı, gelini, kardeşi gibiymiş. Aksel bile Zeynep kardeşim diyor. Herkesin işine koşarmış. Ne bileyim aile gibi bir sokak işte."
Can'ı dinlerken, Kerem içinin sıkıldığını hissetti. Şimdiden evini arkadaşlarını özlemişti. O camiadan ayrılması herkes de şok etkisi yapacaktı. Kızlar neye uğradıklarını şaşırıp kendini özleyeceklerdi. Kendinin kaybı çok büyük olacaktı, çok... Ailesi de pişman olup kendini çağıracaktı ama öyle hemen gitmek yoktu! Bu olanların acısı elbet çıkacaktı! Zeynep ve kanatsız melek? Nazlı çiçek? O kadar kişi içinde kendi yanına gelip oturmuştu. Cadı! İki yüzlü! Aslında o kadar kişi içinde kendi gidip onun sandalyesine oturmuştu ama bilmiyordu ki! Zeynep'in gözlüklerinin ardından kendini kibarca tehdit ettiği aklına gelince ürperdiğini hissetti. Başını kaldırınca Can'la göz göze geldi.
"Sen gitmiyor musun?"
Can, kalkıp elini Kerem'in omzuna attı.
"Olur mu be abi. İlk günden seni yalnız bırakır mıyım? Bu gece buradayım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÜŞLER SOKAĞI NO 7/24
RomanceHayatta hiçbir şey tesadüf değildir. Tesadüf değil, tevafuk vardır. İki kişi. İki kırık kalp. Biri kadın biri erkek. Birbirlerini hiç tanımayan bu ikilinin yolları Düşler Sokağında birleşirse n'olur? Ya düşleri gerçek olur ya da hayal kırıklığı ile...