30. Bölüm Huzursuz

5.8K 750 238
                                    

30. bölümümüze hoşgeldiniz. Artık finale gidiyoruz. Biliyorsunuz kısa bir hikaye olduğunu söylemiştim. Ama ortaya çıkmayan bir olayımız kaldı. O da çıkarsa tamamdır.

Final olmadan önce yeni hikayemizin tanıtımını atacağım. Böyle bir hikayeden sonra çok farklı bir kurguya geçeceğiz Allah izin verirse. Biraz sert bir geçiş olacak ama umarım altından kalkabilirim. Kalkamazsam da nasip derim biter.

Kahveler hazır mı? Tamam o zaman buyrun bölüme efenim. Hepinize iyi okumalar☕️🍀🐞


Düşler sokağı no 7/24 oturanlarının kalplerindeki ve evlerindeki tatlı telaş sokak sakinlerinin hepsine yansımıştı. Herkesin yüzü gülüyor, uzun zamandır özlem duydukları hayırlı iş diye tabir ettikleri evlilik için çalışıyorlardı. Zeynep, ne kadar itiraz etse de dantel örtüler, yemek takımı kaşık takımı alınıyor el birliğiyle çeyiz yapılıyordu.


Ahmet Sayer, tüm arkadaş çevresine Kerem'in evlilik haberini gururla duyururken muhabirlerin röportaj tekliflerini de geri çevirmiyordu. Çünkü Kerem konuşmak istemiyordu. Gazetelerde resmi çıksın eski hâli yeni hâli karşılaştırılsın istemiyordu. Kerem'in böyle yapması Ahmet'in kalbini tam 12'den vururken oğlu hakkındaki düşünceleri tamamen değişmişti. Gelini zaten apayrı bir durumdu. Tencere kapak gibi birbirlerini bulmuşlardı. İkisi de nişan istemiyordu. Hatta sade bir nikah olsun diye diretmişlerdi ama buna hem Zeynep'in hem Kerem'in ailesi şiddetle karşı çıkmışlardı. Onlar da en sonunda razı olup düğüne evet demişlerdi ama kendi istedikleri doğrultuda olursa diye de şart koşmuşlardı.

Aileler ilk başta bozulup itiraz etseler de mecbur kabul etmişlerdi. Ahmet Sayer son pozunu verip fotoğraf çekildikten sonra gazeteciyle tokalaştı. Oğlunu ve gelinini düşünerek ağzı kulaklarında röportaj yapmıştı.

"Ahmet Bey oğlunuz hakkında konuştuk. Bizlere apaçık her şeyi anlattınız. Şimdi Kerem bey eski hayatına dönmeyecek mi? Emlakçı olarak mı hayatına devam edecek?"

Ahmet, arkasına yaslanıp gururla oğlu ve gelinin masasına koyduğu resimlerine baktı. Kerem... Ne kadar değişmişti. Kerem bambaşka biri olmuştu. Adam gibi adamdı! Oğlundan utandığı günler aklına geldi. Yüzünün kızardığı durumlar, gazetecilerden kaçtığı günler aklına geldi. Oysa şimdi oğluyla ilgili gururla röportaj yapıyordu. Kendinden emin bir şekilde gülümseyip gazeteciye döndü.

"Tek evladım var ve beni kıracağını sanmıyorum. Artık yoruldum. Önceden sorsaydınız ne cevap verirdim bilmiyorum. Şimdi tüm işlerimi gözümü kırpmadan oğluma bırakırım. O benden daha iyi. Bunu tüm içtenliğimle söylüyorum. Hatta iddia ediyorum. Şu an teslim alsa iki yılda tüm işleri iki katına çıkarır."

"Şaşırdığımız şeylerden biri de Kerem bey ortağınızın kızıyla evleniyor. Geçenlerde yaşadıkları sokakta resimleri çekilip haber olmuşlardı. Zeynep Hanım'ın yüzünü görememiştik ama hiçbir şey gizli kalmıyor. Birbirlerini tanımadıklarını o sokakta tanıştıklarını söylediniz. Buna  güzel bir tesadüf diyebilir miyiz?"

Ahmet keyifle güldü. Gülmesi kahkahaya dönüşürken oğluyla Zeynep'in resmine bir kez daha baktı.

"Ben bu yaşımda bir şey öğrendim, hem de oğlumdan. Tesadüf diye bir şey yoktur. Tesadüf değil tevafuk vardır. Yani ikisinin evliliğe kadar giden yolları tevafuktan ibaret. Fazla düşünme, inan bana içinden çıkamıyorsun."

DÜŞLER SOKAĞI NO 7/24 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin