Ertesi sabahkapının çalmasıyla uyandım. Saate baktım daha 09:30'tu. Deli gibi uykum vardı. Kapıdaki kişiyi öldürebilirdim. Ağır adımlarla kapıya doğru yürüdüm. Kapıyı açtım, elinde çiçekle bekleyen bir çocuk vardı. Bu size gönderildi diyerek elindeki gülleri bana uzattı. Çiçekleri alıp kapıyı hemen kapattım. Bana kim çiçek gönderecekti ki. Bir erkek arkadaşım bile yoktu ne yazık ki. Güllerin arasında bir not vardı.
'Tanıştığımıza memnun oldum küçük hanım pazartesiyi sabırsızlıkla bekliyorum -Harry Styles'. yazıyordu.
Tanrı aşkına Harry Styles bana çiçek göndermişti!! Hayır bence ben yanlış okuyordum. Kesinlikle yanlış okuyordum. Notu masaya bırakıp odama gittim. Uykum kaçmıştı, banyoya gidip iyice yüzümü yıkadım. Hala şoktaydım. İçeri gidip nota tekrar baktım, gerçekten Harry Styles yazıyordu. Gülleri kokladım çok güzeldi. Bu çocuk işini biliyo diyip gülümsedim. Ama hala inanamıyordum. Şokun etkisinden çıkmaya çalışarak kahvaltı hazırlamaya başladım. Kahvaltı yaparken ister istemez düşünüyordum.
Son 2 günde olanlar gerçekten garipti. Özür dilemesini anlıyordum, kahve içmek istemesinide kibarlıktı. Ama çiçek? Hey bu ukala benim evimi nerden biliyordu. Beni takıp etmiş olamazdı. Ah tabii ya dün okuldan sonra... Sanırım ona karşı bir şeyler hissediyordum ama hiçbir şey kesin değildi. Pazartesi konuşuruz diye düşünüştüm.
Mutfağı toplayıp odama gittim pijamalarımı çıkarıp günlük şeyler giydim. Odamı topladıktan sonra televizyon izlemeye karar verdim. Dışarı çıksam mı diye düşünmüştüm ama vazgeçtim. Telefonuma baktığımda 2 cevapsız arama vardı. Numara kayıtlı değildi mesaj da bırakmamıştı. Aradım fakat açan olmamıştı. Dergilere bakarken o numara tekrar aradı, açtım.
''Amy benim'' ses Harry'e aitti. Bir kez daha mükemmel bir sesi olduğuna gerçekten inandım. Ama bunu düşünmem kısa sürmüştü. Çünkü bu seferde Harry Styles beni aramıştı. Üstelik numaramı ben vermemiştim. İlki kahve içmek istemesi ikincisi evime çiçek göndermesi ve üçüncüsüde beni aramasıydı. Gerçekten garipti.
Sonunda ''efendim Harry'' diyebildim.
''Pazartesi için program yapmıştık fakat ben üşüttüm o güne kadar iyileşeceğimi sanmıyorum stüdyoya da gidemedim. İyi olduğum zaman görüşelim olur mu?''' dedi. Telefonu açınca sesindeki garipliği farketmiştim.
''Ah elbette Harry geçmiş olsun'' dedim ve çiçekler içinde teşekkür ettim. Konuşmaya devam ettikten sonra onu ziyaret edebileciğimi söyledim. Ev adresini verdi. Şimdi kibarlık sırası bendeydi. Hemen hazırlandım. Üzerimdekini değiştirip altıma yırtık pantolunumu ve ayağıma da tomslarımı geçirip yüzümü pudraladım ve sadece rimel sürdüm. Saçlarımı topuz yapıp çantamı aldım ve evden çıktım.
Evine gitmeden önce ona bir şey almak istiyordum ama Harry ne severdi ki? En son çikolatada karar kıldım. Bunu sevmeye yoktu sanırım. Çikolatamı alıp Harry'nin evine gittim. Harry' e giderken yolda yağmur başladı. Saçlarım sırılsıklam olmuştu. Kapıya geldim ve içimi bir heyecan kaplamıştı. Tanrım bana ne oluyordu. Daha fazla beklemeden zile bastım buraya kadar gelmişken geri dönmek olmazdı. İçimden lütfen olumsuz bir şey olmasın diye geçirdim ve kapının açılmasını bekledim.