Morning Kiss

5.6K 141 7
                                    

Kızlar söylemeden geçemeyeceğim ama yaptığınız yorumları şimdi okudum gerçketen hepinize çok teşekkür ederim beni çok mutlu ettiniz. Bu aradaaa yeni bir hikayeye başladım yine Harry'le ilgili ama tek bölümlük o yüzden biraz uzun olacak bittiğinde paylaşmayı düşünüyorum bildirmek istedim. :) İyi okumalar, yorumlara devaaam .xxx 

Sabah üzerimde hissettiğim bir ağırlıkla uyandım. Tabii ki Harry’den başkası değildi. Neredeyse üstüme çıkmış eşek. Yavaşça kıpırdandım. Hareket ettiğimi hissedince hemen gözlerini açtı. ‘’Günaydın bebeğim.’’ Boğuk sesiyle konuştu. ‘’Günaydın.’’ Bu sesiyle bile nasıl bu kadar etkileyici olabiliyor?

Kalkmak için hareket ettiğimde tek eliyle beni yatağa yapıştırdı. Yanına doğru sürünerek iyice bana sokuldu, başını göğsüme koyarak boynuma gömüldü. Kollarıyla beni kendine bastırdı ve sımsıkı sardı. Boynuma sıcak dudaklarıyla sulu öpücükler bırakırken konuştu. ‘’Biz böyle dursak insanlar yaşasa olmaz mı.’’ Söylediği şeye kıkırdadım. Boynumda olan dudakları kıvrıldı. Bir elimi omzuna yerleştirdim ve çıplak olan sırtına dokundum. Diğer elimi buklelerinde dolaştırdım.

Bir erkeğin saçları bizimkilere göre ne kadar yumuşak ve ipeksi olabilirdi? Tabii ki olamazdı! Ama Harry kesinlikle bir istisna. Saçları o kadar yumuşak, o kadar ipeksi ki. Bazen kendi saçlarımın yumuşaklığından şüphe ediyorum diyebilirim.

Beni saran kollarını gevşetti ve beni serbest bıraktı. Yataktan kalkıp banyoya gittim, yüzümü yıkayıp tekrar yatak odasına döndüğüm bizimki hala yatakta oyalanıyordu. Yarı yatar pozisyonda dudaklarını dişlemiş yeşil gözlerini üstüme dikmişti. Aklınca beni tekrar yatağa sokmak istiyor. Ah Harry…

Bu haline sıratarak saçlarımı topladım. Pes ederek yataktan kalktı.

‘’Banyonu kullanabilir miyim?’’

‘’Tabii ki, havlular üçüncü dolapta. Temiz üst istiyorsan dolabımda bana verdiğin gömleğin var.’’ Sanırım gömleğinin bende olmasıyla memnun bir şekilde gülümsedi. Telefonumu alarak mutfağa gittim.

Rossie’nin cevapsız aramalarını görünce şuan da ne durumda olduğunu düşündüm. Kesinlikle meraktan çatlamış olmalıydı. Hatta biraz daha aramazsam çıkıp buraya geleceğinden eminim. Rossie’nin numarasını çevirip telefonu omuzum ve kulağımın arasına sıkıştırıp açmasını beklerken krep yapmak için un, yumurta ve yağı çıkardım.

‘’Sonunda Amy! Tanrı aşkına neler oldu? Eğer aramasaydın gelecektim. Hatta kıyafet seçiyordum.’’ Size demiştim. Kıkırdadım.

‘’Konuştuk işte.. Ve ımmm barıştık.’’ Derin nefes aldım.

‘’Hemen barıştın yani. Salak.’’

‘’Çok duygusal konuştu Ross napsaydım. Karşı koyamadım.’’

‘’Klasik yengeç burcu. Özelliklerine sıçayım.’’

‘’Hey! Burcuma laf söyleme.’’ Çekmeceden tavayı alıp ocağa ısınması için koydum. Malzemeleri kıvama gelmesi için çırpmaya devam ettim.

‘’Pekala, görüşmeliyiz. Şuanda yanında mı?’’

‘’Evet burada. Sana uğrarım. Evde olursun değil mi?’’ krepleri tavaya koyduktan sonra masayı hazırladım. Büyük bir tabak çıkararak pişmiş olanları içine koydum ve diğerlerinin pişmesini bekledim.

‘’Erken gelmeye çalış, evet evdeyim.’’ Boynumda hissettiğim nefesle yerimden sıçradım. Harry çenesini omzuma dayamış kollarını belime dolamıştı. Islak saçlarındaki damlalar pijamamı ıslatıyordu. Krepi tavada ters çevirdim.

'’Tamam Ross, sonra görüşürüz.’’ Telefonu kapattım. Harry yine yaramazlık yaparak boynumu öpmeye başladı. Dikkatimi nasıl dağıtacağını nasılda iyi biliyor!

Yerimde kıpırdandım. Ama kaslı kollarının arasından kurtulamadım. Beni kendine çevirdi. Kollarımı boynuna doladım. Her zamanki gibi krema kokuyordu. Ah Tanrım bu koku ne kadar mükemmel bir şeydi. Ciğerlerimin patlayacağını anladığımda kokusunu içime çekmeyi bıraktım. 

Gözlerini dudaklarıma diktiğinde istemsiz olarak dudaklarımı dişledim. Belime dolamış olduğu ellerinde çekerek dişlediğim dudağıma kurtardı ve yine eli bel oyuntumdaki yerini aldı. Yavaşça yaklaşarak dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Düne göre yumuşak öpüyordu.

Karşılık verdiğimi görünce daha da derileşti. Dili dudaklarımı araladığında inledim. Dudakları yine yukarı doğru kıvrıldı. Hafifçe eğilerek bacaklarımdan tuttu ve beni kucağına aldı. Kucağındayken elleri kalçalarımdaydı. Bacaklarımı beline doladım.

 Boynunda olan kollarımı daha sıktım. Sağ elimi kıvırcıklarının arasına geçirdim ve oynamaya başladım. Ağzımın içine doğru boğuk bir şekilde inledi. Bu sefer kıvrılan dudaklarım benimkilerdi. Kaçlarımda olan ellerini sıktı. Beni tezgaha oturtarak önümdeki yerini aldı. Sıcak eli bacağımda dolaşırken, dokunuşuyla sıcaklık bütün vücuduma yayıldı.

Diğer elimi de kıvırcıklarının içine daldırdım. Kendini iyice bana bastırdı ve daha şiddetli bir şekilde inledi. Dilini ağzımdan çektiğinde tekrar tekrar öpücükler kondurdu ve dudağımı dişledi. Acı içinde küçük bir çığlık attığımda sırıttı. Onu buklelerinden çekerek kendimden uzaklaştırdım ve tezgahtan indim.

‘’Yanmış işte. Hep senin yüzünden! Dikkatimi dağıtıyorsun.’’ Yanıma gelerek bir omzunu tezgaha yasladı ve arsızca sırıtmaya başladı. Dilini dudaklarının üstünde gezdirerek konuşmaya başladı.

‘’Demek dikkatini dağıtıyorum.’’ Oflayarak yanmış krepi tavadan çıkarmaya çalıştım. Biraz uğraştıktan sonra tavadan çıkarmayı başardım. İnsan nasıl aynı anda hem arsız, hem tatlı, hem şeker, hem yenilesi, hemde salak olabiliyor? Tanrım bu çocuk gerçekten sıra dışı. Bunca zaman nasıl ayrı kalabildik anlayamıyorum. 

Kahvaltıdan sonra masayı öylece bırakıp salona geçtik. Harry kanepede yayılarak beni de kendine doğru çekti. ‘’Amy, Rossie kim? En azından bilmeye hakkım olduğunu düşünüyorum.’’ Ah sevimli bebeğim tabii ki bilmeye hakkın var. Ne kadar nazik değil mi? Anlayışlı olması beni benden alıyor. Bu huyunu o kadar çok seviyorum ki.

‘’Ah. Ross benim en yakın arkadaşım. Okul varken babasının yanına gitmek zorunda kaldı. Babası kalp hastasıydı. Ve durumu o sıralar kötüleşti. Ross okulu bırakıp annesiyle birlikte babasının yanına gitti. Ama o sıralar sen okulda yoktun. Neyse, zaman geçtikçe Rossie telefonlarıma cevap vermedi ve telefon kullanmayı bıraktı. Daha sonra babasının öldüğünü duydum. Buna en az onun kadar üzüldüm. Ross babasına çok değer veren bir kızdı.’’ Neden sesim burada titredi. Lanet olsun!

‘’Gitmeden önce döneceğine dair söz verdi. Ondan belli bir süre haber alamadım. Dün gece döndü işte. Bende bilmiyorum. Yani benim içinde çok ani oldu.’’ Omuz silktim. Harry beni kendine uzaklaştırarak bakışlarına yüzüme çevirdi. ‘’Neden ondan bana hiç bahsetmedin?’’

‘’Bilmiyorum.. En başlarda hala nasıl sevgili olduğumuzun şokundaydım diyelim. Hala olduğu gibi..’’  Ya da içimdeki boşluğu anlatacak kelimeleri bulamadım.

 Sanırım sesimdeki çaresizlik ve hüzünü fark etmiş olacak ki kollarıyla bedenimi kendine doğru çekerek başımı göğsüne bastırdı ve iki koluyla sıkıca sarıldı. En sevdiğim kucaklaşmalardan biri. Güven verici.. Aynı şekilde bende kollarımı ona doladım.

amy's lifeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin