Risk of Dying

5.7K 123 3
                                    

Hepsi benim yüzümdendi. Aptalın önde gideniydim. Amy'nin beni düşündüğü kadar onu düşünüyor olsaydım bunlar olmazdı. Ed'le konuşsaydm beni anlayışla karşılardı. Daha sonra aramızda küçük bir pasta kesebilirdik. Amy yanımda olabilirdi. Ah lanet olsun..

Louis'in fren yapmasıyla düşüncelerimden ayrılıp hemen arabadan fırladım ve hastaneye koştum. Liam'ı görür görmez anında yanına gittim. Onu nerde ve nasıl bulduğunu, bu hale nasıl geldiğini sordum. En baştan her şeyi anlattı. Daha önce kendimi her hangi bir şey bu kadar suçlu hissetmemiştim. 

Doktorun yanına gittim. Bana muayene edemeyecek kadar kötü durumda olduğunu, ilacın vereceği tepkiye göre hareket etmeye çalışacaklarını söyledi. Nesi olduğu bilinmiyordu. Liam'ın dediğine göre yüksek ateş, öksürük, baş ağırısı-tahminen- ve baş dönmesi, halsizlikti. 

Bu ne olabilirdi ki?

Liam onu bulduğudaki halini anlattığı zaman canım öyle acımıştı ki.. Liam'a sarılıp onu bulduğu için teşekkür ettim. Defalarca. Çocukların yanından kalkıp onun yanına gittim. Beni içeri almıyorlardı. Camlı bölmeden ona bakabiliyordum sadece. Orda öylece yatıyordu. Kolunda serum vardı. Serumun içindeki ilaç yarıya kadar gelmişti. Kumral saçlarını bonenin içine sıkıştırmışlardı. Parmağında kalp atışlarını ölçen küçük bir alet vardı. Üzerindeyse hastane kıyafeti. Yüzünde de maske. Bu maskeyi neden takmışlardı ki? Ah, şimdi hatırladım. Buraya geldiklerinde Amy'nin giderek nefes alması zorlaşıyormuş. Tanrım ben ne yaptım böyle. Gözlerimden tekrar yaşlar gelmeye başlamıştı. 

Ona dokunabilme umuduyla elimi cama koydum. Ama yoktu.. Yaklaşık 20 dakikadır onu izliyordum. Hiç kıpırdamamıştı. Bembeyaz yüzü ölü gibiydi sanki. Masmavi gözleri şimdi karanlıktı. 

Daha fazla dayanamıyordum. Çocukların yanına geri döndüğümde Zayn ve Niall'ı gördüm. Gelmişlerdi. Onları burda, yanımda görkem beni bu durumun içinde biraz olsa da sevindirmişti. Ağlamaktan kızarmış gözlerimle onlara bakıyordum.

Niall ''Gel buraya kıvırcık'' diyerek beni kollarıyla sardı. 

''Niall sadece orda yatıyor tıpkı öl-..'' sözümü tamamlamama izin vermeden beni susturdu. ''Sakın o kelimeyi kullanma düzelecek, biz yanında olacağız''. Diğerleride oturdukları yerden kalkıp yanımıza geldiler ve sarıldılar. 

Ve grup kucaklaşması..

Bu çocukları gerçekten çok seviyordum. 

Burada olmaları bana biraz iyi gelmişti. Geç saate kadar benimle beklemişlerdi. Daha sonra evlerine gittiler. Louis benimle kaldı. Gitmesini söylemiştim fakat beni böyle bırakmayacağını söyledi. ''Louis seni çok seviyorum'' diyerek ona sarıldım. 

Amy'ye bakmak için onu yalnız bıraktım. Hala bıraktığım gibi yatıyordu. İçerideki hemşireyi kapı açılınca farkettim. Serumunu değiştirmişti. 

''O nasıl?'' diye sormuştum hemen.

''Saatlerdir ateşini düşürmeye çalışıyoruz ama bir türlü düşmüyor eğer böyle devam ederse onun için pek iyi olmaz. Bunu size söylemek durumundayım. Üzgünüm, zatürreden şüpheleniyoruz. Umarım öyle değildir. Ölüme kadar yolu var Bay Styles.''

NE?

Az önce bu ne demişti. 

Aman Tanrım!

Olduğum yerde hareketsiz kalmıştım. Kulaklarımda sürekli o kelimeler yankılanıyordu. 

''Ölüme kadar yolu var Bay Styles.'' 

''Ölüme kadar yolu var.''

''Ölüme. Kadar. Yolu. Var.''

''Ölüme...''

Hayır olamazdı!

Kendimi kaybederek odaya daldım ve Amy'nin yanına gittim. Ah benim canım sevigilim. Güzeller güzeli prensesim. Ellerine dokundum. Buz gibiydiler. Hemen ellerini kavradım ve ısıtmaya çalıştım. Minik elleri benimkiler arasında kayboluyordu. Amy uyan sevgilim lütfen. Beni bırakamazsın! Ellerini öperken aynı zamanda gözyaşlarım uzun ince muhteşem ellerini ıslatıyordu. Doktorlar beni farktetmiş olacaklar ki odaya gelip beni dışarı çıkarmaya çalışıyorlardı. Beni tutmaya uğraşanları itip  bağırmaya başladım. 

''Beni odadan çıkarmaya uğraşacağınıza onun nesi olduğuna bakın saatlerdir ilaç veriyorsunuz ve öylece ateşinin düşmesini bekliyorsunuz ve sonrada kıçınızın üstüne oturuyorsunuz. Oysa burda ölüyor!'' 

Louis gürültüyü duyunca koşarak buraya geldi ve beni kollarımdan tutarak susturmaya çalıştı. Koridora çıktığımızda ''O üşüyor Lou hiçbir şey yapmıyorlar'' diye bağırmaya başladım. O sırada hastane güvenliği geldi  ve eğer bağırmaya devam edersem beni dışarı atmak zorunda olduğunu söyledi.

Güvenliğe ''Canın Cehenneme'' diyerek omzuna çarptım ve hastaneden hızla çıktım.

Louis'ten arabanın anahtarlarını istedim, arabaya binip hızla bara sürdüm. 

amy's lifeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin