Uzun bir süre oldu. Ancak bunun sebebini size açıkladım. Ve anlayışınız için her birinize tek tek teşekkür ederim. Evde hala internet yok maalesef. Henüz nakil yapılamadı. Annemin telefonunu bilgisayarıma bağladım. Yoksa internet gelene kadar yükleyemeyecektim.
Sizi istemeyerek beklettiğim için özür dilerim. Ama benim elimde olan bir şey değil. Daha fazla uzatmıyorum. Çünkü bölümü beklediğinizi biliyorum. Elimden geldiğince uzun yazmaya çalışıyorum. Umarım beğeniyorsunuzdur.Verdiğiniz bütün oylar için çok teşekkür ederim! Yorum yapmaya devam edin, sizi seviyorum :)
Sabah gözlerimi açtığımda Harry’nin kelebeğiyle karşılaştım. Dövmesinden bahsediyorum. Sizce de o dövmesi çok güzel değil mi?
Karnında duran elimi dövmesinin üstüne getirip hareket ettirmeye başladım. Çıplak bedenime sarılı olan kollarını sıktı. Parmaklarım yumuşak teninin üzerinde dolanıyordu.
Parmak uçlarım istemsiz olarak karnının biraz aşağısında ki V bölgesine gitti. Beni, kendinin etkilediği kadar kasları da etkiliyordu. Vücudu nefesimi kesiyordu. Ona dokunmaya devam ederken kıkırdamasını duydum. Ardından boğuk sesi kulaklarıma doldu. ‘’Yaramaz kızım’’
Adonis Tanrım uyandı…
Kafamı göğsünden kaldırıp baktığımda yarım ağız sırıtıyordu. Yüzüme sıcak basınca kızardığımın farkına vardım. Sırıtması daha da büyümüştü. ‘’Günaydın’’ utanarak gülümsedim. Hem ona dokunurken yakalandığım için hem de dün gece aramızda geçenlerden dolayı biraz utanç duyuyordum. Sonuçta beni çıplak ve en savunmasız halimle görmüştü.
Ama yaptığım hiçbir şekilde pişmanlık duymuyorum. Sadece sevdiğim adamla birbirimize sahip olduk. Ona sahip olmak.. Şuan yüzümde salakça bir sırıtmanın olduğundan emindim.
‘’Günaydın güzelim’’ uzandığım yerden kalkarak bağdaş kurdum. Harry hala yatmaya devam ediyordu. Kollarını başının altına koydu. Üstümüzdeki yorganı çıplaklığımı kapatacak şekilde kendime çektim.
‘’Dün canını yaktım mı?’’ diye sordu. Tanrım… Neden bu kadar sevimlisin? Dün canım biraz yanmıştı, fakat hissettiğim zevk bunu bastırıyordu. Gözlerine bakarak olumsuz anlamda başımı salladım. Eğer ona acıdığı söyleseydim bunu tekrarlamayacağından korkmuştum.
Çünkü bu kesinlikle tekrarlanmalıydı..
Dilini dışarı çıkararak dudaklarını ıslatmasını izledim.
‘’Peki, şuanda her hangi bir yerin acıyor mu?’’
İkimizde neyi kastettiğini anlamıştık. Aslında o sorana kadar bacak aramın ağrıdığının farkında değildim.
‘’Ah şey, hayır’’ gözlerimi ondan kaçırdım. Umarım anlamamıştır. Yoksa bir daha Adonis Tanrıma sahip olamayabilirim. Evet, sırf canımı acıttığı için benimle bir daha sevişmez.
Zaman kaybetmeden hemen yataktan fırladım ve banyoya ilerledim. Lanet olsun neden üstüme çarşafı almadım ki! Neyse iş işten geçti artık. Tam duşa giriyordum ki aynada olan görüntüm olduğum yerde durmamı sağladı.
Tüm vücudumu aynaya çevirdikten sonra omuzlarımdaki saçlarımı geriye attım. Tanrım.
Bir bu eksikti.
Boynumda görünür bir şekilde morluk vardı. Sağ omzumun üstünde de vardı. Omzumda ki boynumdakine göre daha koyuydu.
Gözlerimi göğüslerime indirdiğimde dikkatle baktım. Her ikisinde de kocaman çürükler vardı. O şiddetle emerse olacağı buydu. Kendimi giyinik düşünürsem açıkta kalan tek yer boynumdu. Onu bir şekilde kapatmalıydım. Parmaklarımı morlukların üstünde gezdirdim. Göğsümün üstüne bastırdığımda ağzımdan küçük bir inilti çıktı.