‘’Bugün benimle stüdyoya gelsene prenses, öğleden sonra gideceğim. Hem çocuklara artık bir üniversiteli olduğunu söyleriz.’’ Göz kırptı.
‘’Olur sevgilim.’’
***
‘’Amyyyy! Hadi giyinsene geç kalacağız yoksa zaten anca giyiniyorsun.’’ Harry odadan bana bağırıyordu. Oflayarak oturduğum yerden kalktım. Harry üstünü değiştirmiş, giydiği tshirtü düzeltmek için çekiştiriyordu. Dolaptan açık renkteki kot pantolonumu alıp giydim. Üzerime kendi kıyafetlerimden seçip giymek yerine dolapta Harry’nin kıyafetleri için ayırdığımız kısma geçtim ve kendime bir tshirt seçtim. Koyu gri renkteki tshirtü üstüme geçirdiğimde Harry saçlarını düzeltiyordu. Onun tshirtünü giydiğimi gördüğünde yüzünde kocaman bir gülümseme oluştu. ''Sana çok daha iyi olmuş.'' yanaklarındaki çukurlar göründü. Gülümsedim. Makyaj yapmayacaktım bu sefer. Sadece parfüm sıktım. Ayakkabı dolabımdan beyaz bir tane seçtikten sonra stüdyoya doğru yola çıktık.
***
Harry beni elimden tutarak içeri çekti. Bütün grup ordaydı. ‘’Çocuklar! Üniversiteli sevgilime merhaba diyin!’’ kocaman gülümsedi. Louis küçük bir çığlık attı ve koşarak yanıma gelip bana sarıldı. ‘’Amy! İlk gün bizde gelelim lütfeeeeen.’’ ‘’İlkokula başlamıyorum gerizekalı.’’ O sırada bir Niall Horan kahkahası kulaklarımızda dağıldı. Teker teker beni tebrik ettiler.
İçeriden ‘’Zayn senin sıran hadi!’’ sesi duyulunca Zayn elindeki oyunu bırakıp kayıt için gitti. Onun yerini Harry aldı ve Niall’la oyun oynamaya devam ettiler. Bende telefonumla uğraşırken Liam beni çağırdı. Telefonu pantolonumun arka cebine sıkıştırarak yanına gittim. ‘’Noldu babacık?’’ Yanında Louis’de vardı. ‘’Aslında biz senden bir konuda yardım isteyecektik.’’ Diye başladı Louis. Kaşlarımı çatarak onları dinlemeye başladım. ‘’Tamam uzatmıyorum. Bak, Perrie ve Zayn nişanlanacaklar ve-..’’ gözlerimi kocaman açtım. ‘’O haberler doğru muydu?’’ bunun hakkında bir sürü haber çıkmıştı ama biz ciddiye almamıştık. Demek doğruymuş. ‘’Bağırma!’’ diye kızdı Louis. ‘’Harry’i bilirsin Perrie’den hoşlanmaz. Ve biz daha ona bunu söylemedik.’’ Tanrım… Yapacaklarını düşünmek bile istemiyordum. Umarım araları bozulmaz. ‘’Önce sana söylememin daha kolay olacağını düşündük. Yarın akşam Zayn’nin evinde toplanacağız. Akşam yemekte söyleyeceğiz. Sende bize yardım et lütfen.’’ Yavru köpek bakışları.. onları başımla onayladım. Louis sıcakkanlılığıyla bana sarıldı. Liam’da kollarını ikimizde doladı ve küçük bir sevgi yumağı oluşturduk. ‘’Çekin ellerinizi sevgilimin üzerinden.’’ Harry kapının eşiğinde kollarını göğsünün altında birleştirmiş, kaşlarını çatmıştı. Dışarıda annesinin başka bir adamla konuştuğunu gören küçük bir erkek çocuğundan farksızdı. Kıkırdadım. Yanına giderek koluna girdim ve onu tekrar içeri götürdüm.
Harry kayıt verirken Rossie aradı. ‘’Amy! Dün geceden beri şu sınavlar için çalışıyorum ama ara verdiğim için çoğu şeyi unutmuşum. Bana yardım etmen gerekecek.’’ Telefonunun ardından onun çaresiz bakışlarını tahmin edebiliyordum. ‘’Olur bebeğim ama şuanda geç ben stüdyodayım. Ancak yarın gelebilirim. Yarında akşam altıya kadar vaktim var.’’
‘’Nedenmiş o?’’ sesi katılaştı. ‘’Geldiğimde anlatırım bebek! Yeni haberlerim var.’’ Diyerek telefonu kapattım.
Çocuklarla vedalaştıktan sonra eve doğru ilerlemeye başladık. ‘’Yarın Zayn’nin evinde toplanıyormuşuz.’’ Ah… ‘’Hmmm.’’ Sırıttı.
Eve geldiğimizde Harry her zamanki gibi ben kapıyı açar açmaz içeri koştu. Anahtarı bıraktıktan sonra odama gittim. Pijamalarımı giyerken içeri Harry girdi. Çıkarmış olduğu tshirtünü yatağa fırlatı ve ayakkabılarını çıkarmaya başladı. Ayağa kalktı ve yarı çıplak bir şekilde ilerlemeye başladı. ‘’Bebeğim bana yiyecek bir şeyler hazırlar mısın ben banyoya gireceğim.’’ Bir eliyle gözünü ovuştururken yatağın ucuna oturdu. Tanrım ne kadar sevimli! Bu haline dayanamadım ve küçük bir çığlık atarak kucağına doğru emekledim. Kollarının arasına girerek yanaklarını sıkmaya başladım. Yumuşacıklar! Hoşuna gitmiş olacak ki hiç sesini çıkarmadı. Eğilerek o ısırılası yanaklarına defalarca sesli öpücükler bıraktım. Geri çekildiğimde kocaman gülümsüyordu.
O banyoya gittiğinde bende onun istediği gibi yiyecek bir şeyler hazırladım. Masayı kurduğumda ilk önce Harry’ninkileri yerleştirdim. Kendime küçük bir tabak salata yaptım. Banyodan çıkmış olduğunu düşündüğümde içeri onu çağırmaya gittim. Eşofman altına giymiş, üstünü kafasından geçiriyordu. Odanın içinde ona doğru ilerledim. Kafasını çıkardığında beni görünce yüzünde bir gülümseme belirdi. Islak saçlarından dökülen damlalar omuzlarını ıslatıyordu. Ona hayranlıkla bakıyordum. ‘’Saçlarımı kurular mısın?’’ hevesle başımı salladım.
Boyu benden uzun olduğu için ona yetişemedim. Koluna tutunarak yatağın üstüne çıktım ve arkasında durdum. Önümdeki yerini alınca havluyu bana uzattı. Havluyu elinden alarak özenle saçlarına götürdüm ve kurulamaya başladım. Islaklık iyice gittikten sonra yanağına hızlı bir öpücük kondurdum ve yataktan atladım. Poposuna vurarak onu mutfağa yolladım. Islak havluları banyoya götürdükten sonra bende mutfağa gittim.
Salata kasemi tezgahtan alıp Harry’nin karşına oturdum. Kaşlarını çattı. ‘’Yanıma gel..’’ Diyerek sızlandı. Bu haline kıkırdadım ve salatamı alıp onun yanında sandalyeye oturdum. Harry tatmin olmuş ifadeyle bana baktı. Hevesle yemeğine başladığın da ben arkama yaslanmış salata kasemi avuçlarımın arasında tutarken ayaklarımı masanın altından Harry’nin dizlerinin üstüne koymuştum.
Harry televizyon keyfi yapmak isteyince onu kıramadım. Harry elinde patlamış mısırlarla gelirken kanepede ona yer açtım. Yerleştikten sonra beni bacaklarının arasına aldı, başımı onun göğsüne koydum. Harry mısırları art arda yerken birkaçını da bana yediriyordu. Harry kanalın birinde bulduğu korku filmini izlemek istedi. Ne kadar sızlandıysam kararından vazgeçiremedim. Sanki korktuğumu bilmiyor! Bu ona daha çok sokulmama neden olmuştu. Tabii ki onun hoşuna gitti.. Bütün film boyunca kafamı Harry’nin tshirtünün üstünden kaldırmamıştım. Bu da benim işime gelmişti.
Saat iyice ilerleyince gözlerim artık kapanmaya başlıyordu. Ama ben inatla onları açık tutmakla uğraşıyordum. Harry ellerini sırtıma yerleştirmiş nazik bir şekilde okşuyordu. ‘’Yarın için bir planın var mı?’’ diye fısıldadı. Koluna biraz daha sarındım. ‘’Rossie’ye gideceğim sevgilim. Sınavı için, biliyorsun.’’
‘’Ah, sormayı unuttum. Ne yaptınız lisede, kabul edildi mi?’’ ‘’Evet kabul edildi, sadece girmediği sınavları vermesi gerekiyor.’’ ‘’Sevindim.’’ Diyerek sırtımda daireler çizmeye devam etti. Bu beni daha çok mayıştırıyordu. Aslında uykum yoktu ama yinede kendimi biraz yorulmuş gibi hissediyordum.
Harry’nin beni odaya taşıması için küçük bir oyun oynayabilirdim. Evet! Umarım küçük planım işe yarar. Kokusunu tekrar ve tekrar içime çektim. Ona daha sıkı sarındım ve gözlerimi kapattım.
***
Sabah gözlerimi kanepede Harry’nin üzerinde değil de yumuşak zeminde açtığımda küçük planımın işlediğinin farkına vardım. Buna ister istemez kıkırdadım. Arkamı döndüğüm an dibimde olan Styles’la burun buruna geldim. Elimin tersiyle yanağını yavaşça okşadım. Yanağına yapışmış olan saçlarını çektim. Minik bir öpücük kondurup yerimden kalktım. Harry üzerinden kaymış olan yorganı alıp üstüne güzelce örttüm. Uyumadan önce yine tshirtünü çıkarmış. Dolaptan kıyafet alıp banyoya gittim.
Kahvaltıyı hazırladıktan sonra hala horul horul uyuyan kıvırcığın yanına gittim. Yatağı çok sarsmamaya dikkat ederek Harry’nin yanına dizlerimin üstüne oturdum. Çıplak omzunu okşadım. ‘’Bebeğim.. Hadi uyan.’’ Kıpırdandı ve bir şeyler mırıldandı. Omzunda duran elimi avuçlarının arasına aldı. Yavaşça gözlerini açtığında gülümsedim. O da gülümsedi. ‘’Günaydın.’’ Çatallaşmış sesiyle bile çekiciydi. ‘’Günaydın uykucu.’’ Elime öpücükler kondurdu. ‘’Saat kaç?’’
‘’Sekizi geçiyor.’’ Gözlerini büyüttü. ‘’Tanrım! 10:00’da stüdyo da olmazsam Paul beni öldürür.’’ Yerinden hemen fırladı. Kahkaha attım.
Harry yüzünü yıkadıktan sonra mutfağa geldi. Kahvaltımızı yaptıktan sonra Harry üzerini değiştirirken bende mutfağı topluyordum. İşimi bitirince Ross’a mesaj attım. Umarım uyanmıştır. ‘’Sevgilim sen hazır mısın?’’ ‘’Evet sevgilim.’’ Oturduğum yerden kalktım ve çantamı elime aldım. ‘’Hadi o zaman çıkalım, seni Rossie’ye bırakayım.’’ Onu onayladım ve evden çıktık.
Harry’ye sarıldıktan sonra tam kapıyı açıyordum ki konuşmasıyla tekrar ona döndüm. ‘’Ah, akşam ki yemeği unutma.’’ ‘’Aklımda bebeğim, merek etme.’’ Yanağıma sulu bir öpücük kondurdu.
Tanrım akşam bize yardım et lütfen!