Prensesim ağlıyordu...
'Hey bebeğim neden ağlıyorsun?' diyip yüzünü okşadım. Konuşmuyordu. 'Amy noldu?' diye tekrar sordum. Cevap vermiyordu sadece ağlıyordu. 'Tanrım, Amy noluyor konuş!'
'Sen beni sevmiyorsun' diyerek omuzlarıma vurmaya başladı. 'Babam. Babamda annemi seviyordu. Çok seviyordu hemde. Ama o annemi bıraktı. O adi herif annemi aldattı. Sende bana öyle yapacaksın. Gideceksin sende bütün şerefsizler gibi!' diye bağırdı. Cevap vermedim onu dinliyordum. Ellerini sıkıca tutmuştum.
'Ben küçüktüm annemle onları evimizde görmüştük. Kadın sarışındı. Tam bir sürtüktü anlayacağın' diyip sırıttı.
'Amy benim canım sevgilim ben seni bırakmayacağım, babanın annene yaptığını ben sana yapmayacağım bana inan lütfen bebeğim' dedim. Yalan söylüyorsun diye karşılık verdi.
Giderek kötü oluyordu. Onu kucağıma aldım ve yukarı çıkardım. Ateşide vardı. Sanırım uzun zamandır içmemişti ve birden içince ateşi çıkmıştı. Yalan söylüyorsun, altadacaksın, sevmiyorun ve gideceksin gibisinden şeyler sayıklıyordu. Tek elimle battaniyeyi açıp onu yatırdım zor olmuştu ama başarmıştım. Sayıklaması azaltmıştı. Üstümü değiştirip yanına uzandım. Hala ağlıyordu. Karanlıkta gözleri parlıyordu. O görüntüyü aklında silmeyi çok isterdim. Bunu ömrünün sonuna kadar hatırlayacaktı. Sayıklamıyordu ama ağlıyordu. Onu kendime çektim. O kadar savunmasız ve saftı ki. Saçlarını okşamaya başladım. Vücudu çok gerilmişti, titriyordu. Batteniyeyi hemen üstümüze çektim. Gözyaşları tshirtümü ıslatıyordu ama umumda değildi. O acı çekiyordu. Kalbim acımıştı. Saçlarını okşamaya devam ettim.
'Geçecek Amy lütfen bana güven. Ben yanında olacağım, ne zaman ihtiyacın olursa. Ağlama, hepsi geçti eskide kaldı. Unutmayacaksın belki ama ben sana elimden geldiğince asla hatırlatmamaya çalışacağım meleğim' diyip saçlarını öptüm. Derin nefes alıp veriyordu.
Başımı hafifçe kaldırarak baktığımda uyuyakaldığını gördüm. Ama yanakları hala ıslaktı. Kalbi kırık küçük prensesim göğsümde uyuyordu. Onu tekrar öptüm. Vücudu hala gergindi. O rahatlayana kadar saçlarını okşamaya devam ettim. Arada birde şarkı söylüyordum. Saat baya geç olmuştu. Ama o rahatlamadan uyuyamazdım. 15 dakika sonra vücudu gevşemişti. Sıkıca tuttuğu tshirtümün ucunu bırakmıştı. Rahatladığını görünce kendimi biraz iyi hissetmiştim. Başladığım şarkıyı sonlandırdıktan sonra saçlarını öptüm ve gözlerimi kapattım. Gerçekten uykum gelmişti. Sabah uyandığımda Amy hala göğsümde uyuyordu. Ondan önce uyandığıma sevinmişyim. Yüzüne baktım, huzurlu gibi görünüyordu. Onu öptüm ve yataktan kalktım. Kıyafet alıp banyoya gittim ve duş aldım. Amy'ye tekrar baktım uyuyordu. Aşağıya indim. Ona güzel bir kahvatlı hazırlayarak onu mutlu edebilirdim. Mutfağa gittim dünden kalanları toplamaya üşenmiştim. Bugün çıkmadan birini arayıp gelmesini isteyebilirdim. Kahvaltıyı hazırlamaya başladım. Krep ve çay yaptım. Reçelide hazırladıktan sonra işim bitmişti.Tepsiyi alıp yukarı çıktım. Hala uyuyordu gerçekten üzülmüştüm. Ama asla o görüntüyü aklına getirmemek için her şeyi yapacaktım. O üzülmeyecekti. Tepsiyi bırakıp onu uyandırdım. Hem uyumaktan hemde ağlamaktan şişmiş olan gözleriyle bana bakıyordu. Günaydın prenses diyip gülümsedim. 'Günaydın' dedi. Başının ağrıdığını tahmin edebiliyordum. Krepten bir parça kesip yedirdim. Beğendiğine dair bir ses çıkardı. Gülümsedim sebepsizce. Lokmasını çiğneyip yuttuktan sonra ani bir hareketle olduğu yerden kalkıp bana yaklaştı ve dudaklarıma yapıştı. Aman Tanrım bunu hiç mi hiç beklemiyordum!! Beni uzunca öptükten sonra dudaklarımdan ayrıldı. Aptalca sırıtıyordum. 'Bu ne içindi küçük hanım?' diyip sırıttım. Teşekkür için diyerek gülümedi. Onu kendime çekip öptüm. Geri çekilip alnımı alnına dayadım. Önemli değil bitanem diyip burnunda öptüm.
Hazırladığım kahvaltıyı birlikte bitirdik. Keyif yaparken stüdyodan aradılar. Ses kaydı içindi. Aslında bugün diplomalarımızı almayı planlıyorduk ama erteleyebilirdik. Bugün 3 kayıt vermemiz gerekiyormuş. Amy'yi de götürecektim. Yattığımız yerden kalkıp 'Amy bugün benimle stüdyoya gelmek ister misin?' diye sordum. 'İstersen tabii ki gelirim ama sorun olmasın' dedi. Ona saçmalama der gibi baktım. Kıyafet seçmek için kalktı. Bende dolaptan siyah bir pantolon ve tshirt alıp banyoya gittim. Üzerimi değiştirip geldiğimde Amy'de giyinmiş odayı topluyordu. Ona arkasından sarıldım gerildiğini hissedebiliyorum bir şey olmayacak bitanem dedim. Seni zor durumda bırakmak istemiyorum sadece diyerek gülümsedi. Burnunda öpmekle yetindim. Çantanıda al çıkalım dedim. Dediğimi yaparak yanıma geldi. Evden çıktık kapıyı kilitleyip anahtarları ona verdim. Sende kalsın dedim. Evden stüdyoya gitmek 20 dakikaydı. Fazla sürmeden gelmiştik. Zayn ve Liam'ın arabalarını gördüm. İçeri girdiğimizde Niall'da ordaydı. Liam'la gelmiş olmalıydı. Niall beni görünce 'Harreh nerelerdesin oğlum' üstüme atlayınca Amy'nin elini bırakmak zorunda kalmıştım. O sırada Amy çocuklarla selamlaşıp Liam'ın yanına oturmuştu. Bende Zayn'in yanına oturdum.
'Louis'i aradık ama açmadı birde sen ara' dedi Liam. Cebimden telefonumu çıkarıp Lou'yu buldum ve aradım. 3. çalışta açtı. 'Nerdesiniz Bay Havuç stüdyoda seni bekliyoruz' dedim. 'Dostum dün Eleanor bende kaldı. Hemen çıkıyorum' diyip kapattı. Gülerek Eleanor dün Louis'te kalmış geliyor dedim. Hepimiz güldük. Niall Amy'ye güzel yemek yapıyor musun diye sordu. Amy bana bakara ona sor diyip güldü. Nialla bakışlarını bana çevirdi. Başımı eğerek gamzelerim görünecek şekilde güldüm. Evet! Harika bugün Harry'nin evindeyiz diyerek ellerini çırptı. Tanrım! Nialler cevap bile vermedim sadece güldüm. Hey bak Amy berbat yemek yapar hatta o gün zehirleniyordum dedim. Yalan söyleme Harreh dedi Niall. Zayn Liam ve Amy bize bakıp gülüyordu.
O sırada Louis geldi. 'Dostum bugün Harry'lerdeyiz dedi Niall göz kırparak.
Mükemmel diyerek karşılık verdi Louis.
'Sen göreceksin Nialler' dedim.