1.BÖLÜM

79.6K 2K 202
                                    

Günümüz

Avcı mı Beyaz Atlı Prens mi?

ELİF

Yazın bunaltıcı sıcaklarının kısmen geride kaldığı, hafif esintili, keyifli bir Eylül sabahıydı. Baylan Otellerinin üçüncüsü ama babamın incisi olan Beşiktaş'taki otelimiz her zamankinden daha yoğun bir güne başlamıştı. Bugün akşam gerçekleşecek olan düğün hazırlıkları için organizasyon firmasının ekibi erkenden giriş yapmış, süslemelere başlamışlardı. Çalıştığımız firma işinin ehliydi. Aksi takdirde babam son üç senedir onlarla bu işi yürütüyor olmazdı.

Sabah havasını biraz daha solumak için resepsiyona doğru yürürken, giriş kapısının da yer aldığı ön cepheden giren güneş ışığı, yüksek ve geniş camlar sayesinde lobinin hoş bir şekilde aydınlanmasını sağlıyordu. Arka bahçeye kadar tüm alanı kaplayan, damarlı desenleri olan krem rengi mermer zeminde ufacık bir kusur görmeniz imkânsızdı. Onca harekete ve kalabalığa rağmen az önce temizlenmiş gibi tertemiz görünüyordu. Hâlbuki temizliğin üzerinden en az iki saat geçtiğini biliyordum.

Otele adımınızı atar atmaz misafirlerin dinlenebileceği oturma grubu solda, resepsiyon ise sağda yer alıyordu. Birkaçı kahverengi deri ve birkaçı koyu yeşil kadife kumaşla kaplı koltukların sade görüntüsünün yanı sıra zeminin bir kısmını örten iki büyük Kars halısı göz alıcı duruyordu. Özellikle turistler hayran kalıyor, neredeyse her seferinde halıyla alakalı sorular sorup beğenilerini dile getiriyorlardı. Bu gibi işlerin çoğunda olduğu gibi o halılar hediyeydi. Babamın yüz yıllık arkadaşım dediği, aslında sadece söz konusu para olduğunda birbirlerini destekledikleri adamlardan biriydi bu halıyı hediye eden. Babamı çemberi içinde tutmak istemesinin kanlı canlı bir göstergesiydi.

Bu otele ait en sevdiğim detay ise lobiyi adeta tapınak gibi gösteren dört büyük sütundu ve hayır, bunlar hediye değildi. Sarmal biçimli kıvrımların arasına yaprak ve yumurta dizileri yerleştirilmiş sütun başları, derin ve geniş oluklu kalın gövdesiyle eski çağlara aitmiş hissi yaratıyordu. Binanın dış cephesi restore edilirken içeride değişen parçalardan yalnızca biriydi bu. Bende şimdi bu sütunlardan birine yaslanmış, çalışanların tempolu ama buna rağmen aceleci görünmeyen hareketlerini izliyordum.

Hayır, aslında artık onu izliyordum. Resepsiyona giderken yolumdan dönmüş, sütunlara gelene kadar durmamış, onunla yüz yüze gelmekten kaçınmıştım. Saçma davranıyordum. Beni tanımıyordu. En azından şimdilik. Yakında, aslına bakarsanız iki hafta içerisinde onun acentesi ile olan sözleşmemiz yenilenecekti. Bir şekilde karşı karşıya oturacak ve resmi olarak tanışacaktık. Benim yaptığım sadece o anı geciktirmekti.

Sanırım korkuyordum. Ya onu onlarca defa gördüğümü, arsızca izlediğimi ve... Kendime itiraf etmekten nefret etsem de ondan etkilendiğimi gözlerime bakıp da anlarsa? Bu apaçık bir şekilde benim felaketim olabilirdi.

Efe Kozan.

Onun nasıl hareket ettiğini biliyordum. Defalarca tanık olmuştum. Gücü elinde tuttuğunun bilincinde, kendine fazlasıyla güvenen ve avı ne kadar farklı olursa olsun en doğru kıyafetlerle avcı kimliğine bürünen, ne yazık ki birçok genç kızın ve kadınların beyaz atlı prensiydi o. Yanılıyorlardı. 

Kendinden o kadar emindi ki... Resepsiyonun birkaç adım ötesinde duruyor, güneşin tam da üzerine vuracağı o noktayı özellikle seçmiş gibi görünüyordu. Magazin sayfalarının anlata anlata bitiremediği seksen yedilik boyu, esmer teni ve yüzünde, halinden oldukça memnun olduğunu belli eden rahat bir ifadeyle, nereden çıktığını göremediğim bir kızla konuşuyordu. Koyu kahve saçları parmaklarını geçirebileceğin kadar uzun ama kavramakta zorlanacağın kadar kısaydı. Uçlarında hafif dalgalar belirlemeye başlamıştı ve bu onun görüntüsünü yumuşatıyordu. Hafif bir kirli sakalı vardı. Tenimi çizmeyecek kadar uzamıştı. Koyu kahve gözlerini çevreleyen kirpikleri kadınlar bile kıskanırdı ki bir ikinci sayfa haberinde bunu yazan bir kadın olmuştu. Biçimli, uzun ve düzgün bir burnu vardı. Şimdi hafif bir gülümseme eşliğinde kıpırdayan dudaklarına bakarken iç çektim. Kendime boş yere eziyet ediyordum.

ARZUNUN ESİRİ - Esaret Serisi 1 (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin