BAŞLANGIÇ

59.6K 1.3K 114
                                    

2016'dan 2022'ye... Vay canına! Bu kadar zaman sonra dönmem diyordum ama ne zaman ne hissedeceğin hiç belli olmuyormuş.

Yeniden başlayan herkes buraya bir emoji koyabilir mi?

Zaman geçtikçe hatırlayanlar varsa eski ve yeni halini de kıyaslarız isterseniz ama bu sefer adına daha çok yakışır bir yolda ilerleyeceğimizden emin olabilirsiniz. Geriye dönüp bakınca bir noktada varmak istediğim noktayı unuttuğumu fark ediyorum.

Ufak okurlarım, bilin ki hikayemiz +18 içerikli. Eğer talebiniz olursa o bölümlerin başında uyarı yapabilirim.

Ve başlıyoruz. Konfetiler buraya. :D

Ah bir de bir ara kapak afişini de değiştireceğim. Eskiden kullandığım cast şeysini yapmak istemiyorum. Herkes aklındaki kişiyi yaratsa çok daha çekici olacaktır gibi geliyor.

O halde, iyi okumalar. :*

***

Mart 2018 - İtalya / Floransa

Teatro Della Pergola bu akşam kalabalık bir izleyici kitlesine sahipti. Bunun sebebi elbette dünya üzerindeki en meşhur oyunlardan biri olan Kral Oidipus'un sergileniyor olmasıydı. Ancak en büyük etkiyi yaratan ve onlarca genç kadının oturdukları yerde heyecanla kıpırdanmalarına sebep olan sadece bu önemli oyun değildi. Sahneye dönük duran tüm gözler Joseph de Luca'yı görmek için sabırsızlanıyordu. Floransa'nın birçok sokağında, köşe başlarında, kimi zaman elektrik direklerinde kimi zaman eski bir kitapçının vitrininde bu genç ve yakışıklı adamı, sahnelediği oyunun afişlerinde görmek mümkündü.

Kral Oidipus'u yaklaşık altı aydır sahneliyorlar, yalnızca Floransa'da değil İtalya'nın tüm şehirlerinde gezerek insanları kendilerine hayran bırakıyorlardı. Hatta bu yazın sonunda üç ayrı ülkede gösterim yapacakları konuşuluyordu. En büyük ilgiyi gören hiç şüphesiz Joseph'ti ve bu akşam Pergola'da bulunan birçok kadını bir kez daha kendine âşık edecekti.

Tiyatronun mistik havasına yaraşır bir sahneyle oyun başladığında tüm izleyicilerin fısıltılarıyla beraber solukları da hızla kesildi. Bu kadar etkilenmelerinin sebebi belki de tiyatronun tavanını kaplayan eski çağlara özgü desenler, savaş tasvirleri, oyma balkon duvarları, kadife kaplı balkon kenarları ya da sadece devasa alanı saran sıcak ve loş aydınlatma olabilirdi. Yaşlı bir ruha sahip olan bu tarihi yapının içinde olup etkilenmemek zordu. Ama seyircilerin kalp atışlarını hızlandıran kesinlikle, her zaman olduğu gibi Joseph de Luca'ydı.

Sahneye oldukça yakın, orta alandaki koltuklardan birinde oturan Ginna, "İnanılmaz," diye fısıldadı. Haklıydı, oyun inanılmazdı ama Elif'i asıl büyüleyen sahneye hükmeden o genç adamdı. Şans mıydı yoksa başka bir şey mi bilinmez ama Ginna'nın abisi bu geceki oyuna ait biletlerin satışlarından sorumluydu ve bu iki genç kız için oyunun içine düşebilecekleri koltukları bulmuştu. Onlarca kişinin aksine Elif ve Ginna, oyuncuların her mimiğini kolaylıkla seçebiliyor, fiziksel özelliklerini ayırt edebiliyordu. Elif ise sadece Joseph'i seyrediyordu. Dudağının sağ kenarındaki ufacık yara izini bile seçebildiği bir koltukta oturduğu için kendini çok mutlu hissediyordu.

İlk defa bir tiyatroya gidiyor değildi ama daha önce ne Pergola'ya gelmişti Elif ne de Joseph'i sahnede görebilmişti. Yüzü yalnızca afişlerden tanıdık geliyordu ama bu adamın böylesine büyüleyici olduğunu asla tahmin edemezdi.

Elif, kısa bir süre içinde zaman kavramını yitirdi. Dakikalar mı geçmişti yoksa saatler mi? Gözlerini kırpmaya bile çekinerek, huşu içinde seyretti Joseph'i. Onu göremediği her saniye ruhu daralıyor, bir pasajda yükselip bir pasajda fısıltıya dönen sesi içine işliyor, diğer herkese karşı gözleri kör olurken yalnızca onu izlemek istiyordu.

ARZUNUN ESİRİ - Esaret Serisi 1 (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin