15. BÖLÜM

14.5K 870 123
                                    

Bak, aşkım. Ne görüyorsun?

ELİF

Joseph'ten bir sonraki mail ilkinden on gün sonra geldi. Pazartesi sabahı ekiple toplantı yaptığımız sırada adı ekranımda belirdi. Neyse ki maillerim laptopumda açıktı. Sina'nın görmesine fırsat vermeden açabilmiş oldum ve sonraki ilk işim şifremi değiştirmek oldu.

Kişisel mail adresim bile değildi. Oteli arayıp öğrendiğini varsayıyordum ama bunu teyit etmek için etrafta adını soruşturacak değildim.

Yine sahte bir mail adresi kullanmıştı ama yine de adı oradaydı. Kendini ve oynadığı bu yeni oyunu o kadar çok seviyordu ki sinirlerim bozulmaya başlamıştı.

Bana göstermek istediğin başka fotoğrafların yok mu, mia caro? Olsa da fark etmez değil mi? Bizim fotoğraflarımızdan daha güzel olması mümkün değil.

Yazdıkları baştan sona hastalıklıydı. Onca zaman sonra bile attığım adımların onun için olduğunu düşünmesine inanamıyordum. Bunu nasıl başarıyordu? Nasıl olup da mantıktan bu kadar yoksun davranabiliyordu? Ayrıca onunla olan bir tane bile fotoğrafımı saklamamıştım. Ne telefonumda ne de fiziksel olarak. Hepsi geçmişim gibi geride kalmış, silinmiş, atılmıştı. Bir sonraki adımımda ondan en ufak bir izi bile yanımda taşımak istemiyordum.

"Elif Hanım," dedi Sina. "Onaylıyor musunuz? On iki kişilik bir öğretmen grubu olacaklar. Üç saat istediler." Neresi için ne için? Sorumu duymuş gibi devam etti. "Biliyorum müşterilerimiz terası dolduruyor ama o gün için bir istisna yapabiliriz diye düşünüyorum."

"On iki kişi için mi?"

"Üç saat."

"Hangi üç saat?"

"Birle dört arası."

Zeynep'e ve bu gibi işlerde Sina ve ona yardım eden Cafer'e baktım. İkisinin de suratından benden nasıl bir cevap bekledikleri anlaşılmıyordu.

"Sen onaylıyorsan sorun yok," dedim Sina'ya. "Müşterilere de uygun bir dille izah edip aynı saatlerde havuz başında atıştırmalık servisi yapabiliriz."

"Harika," dedikten sonra konuşmaya devam ettiler. Dikkatimi üzerlerinde tutmaya çalıştım ama zorlanıyordum. Joseph neden yeniden yazmaya başlamıştı? Amacı neydi? Ona sormak, dikkatimi çektiğini ona göstermek istemiyordum. Sessizce beklemeye devam edecektim ama bu beni inanılmaz geriyordu.

Herkesin toplanıp kalkmaya başladığını görünce yeniden daldığımı fark ettim. Zeynep bıkkın bir ifadeyle yüzüme bakıp kafasını iki yana salladıktan sonra salonu terk etti. Bugün ki toplantı konferans odalarından birinde yapılmıştı.

"İyi misiniz?" diye sordu Sina yalnız kaldığımızda.

Kafamı salladım.

"Maili gördüm," dedi. Hızla başımı kaldırıp sinirle ona bakınca ellerini havaya kaldırdı. "Açmadım. Sadece gönderen adını gördüm."

"Seni ilgilendirmediğini söyledim."

"Ama sizi kötü etkiliyor ve ben bundan hoşlanmıyorum."

Sıkıntıyla iç çekerek ellerimi yüzüme kapattım.

"Boş ver Sina," dedim. "Cidden senin yapabileceğin bir şey yok ama bir sorun olmadığına da söz verebilirim."

"Sizi rahatsız ediyor."

"Babam da beni rahatsız ediyor."

Güldü. Kısa ama tutamadığı bir gülümsemeydi.

"Buna bir cevabın yok mu?"

ARZUNUN ESİRİ - Esaret Serisi 1 (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin