ELİF
Aralık ayına aşıktım. Geçen seneden bu yana bana hep güzel şeyler getirmişti ve şimdi de Kovan'ın kapılarını açıyorduk.
Efe'yle kapının ardında yalnızdık. Zeynep, Ali'yle mutfaktaydı. Servisle ilgilenecek arkadaşlar da üst katı hazırlıyorlardı.
"Heyecandan öleceğim," diye itiraf ettim.
"Bu yüzden bu akşam sadece tanıdık yüzleri ağırlayacağız," diye hatırlattı bana. Altmış kişi. Hepsi gelecek olursa tam altmış kişiye şaraplarımızı ve yemeklerimizi sunacaktık. Menümüz kalabalık değildi. Başından beri amacım şaraplarla ilgilenmekti ama kimsenin karnını boş tutacak değildik. Denge önemliydi. Özenmiştim. Özenmiştik. Biliyordum, harikaydı ama bu gerilmeme engel değildi.
"Biliyorum."
"Harika olacak."
"Biliyorum."
"Seni seviyorum."
"Biliyorum," dedim gülerek.
Siyah kadife pantolonun üzerine siyah bir kazak giymişti. Canımı yakacak, aklımı başımdan alacak kadar yakışıklı görünüyordu. Ona uzanıp yüzünü kavradım. Kirli sakallı çenesini öpüp dudaklarına uzandım. Her zaman olduğu gibi bana istediğimi verirken güçlü bedenini bedenime yasladı. Bir eli siyah elbisemin eteğine uzanıp dizimin üzerini kavradı. Sıktı.
"Çalışanlar," diye mırıldandım ağzının içine.
"Dönüp giderler," dedi gülümseyerek.
Elini çekmeden önce iyice uzanıp kıçımı kavradı. Sertliğini karnıma bastırırken öpücükleri çenemden boynuma doğru indi. Beline sarılıp onu daha çok kendime çekmek için bacağımı açıp bacağına doladım ve bir şey hissettim. Normalde hissetmediğim bir şey. Penisi tam olması gereken noktaydı ama iç bacağıma değen sert yüzey daha küçüktü.
Kafamı eğip bakınca Efe'nin kıçımı saran elleri geri çekildi.
"Zamanı gelmemişti," dedi biraz mahcup bir sesle. Bacağımı çözüp ayaklarımı yere basarken, "Neyin?" diye sordum dalgınca.
Elleri yüzüme uzandı. "Bana bakar mısın?"
Siyah inci taneleri gibi parlayan gözlerine bakınca gözlerinin içinin güldüğünü fark ettim. Bana her zaman böyle güzel bakıyordu. Her zaman.
"Hayatındaki her şeyi kendi ellerine kazıyarak yoluna koymanı izledim. Bunun beni ne kadar tahrik ettiğini sana anlatamam," dedi hafifçe sırıtarak. Dudaklarım ona eşlik etti. "Sen başından beri izleme, dokunma, tadını alma ve kendime katma zevkine eriştiğim en güçlü en güzel kadınsın. Sen osun, aşkım. Başından beri sensin. Gördüğüm andan beri sensin. Sen benim geleceğimsin, hayallerimsin, bugünüm ve yarınımsın. Aşkımsın, arkadaşımsın."
"Efe..."
"Araya girmesen olmaz, değil mi?" Gülerek gözümün kenarını öptü. Ağlamaya başladığımı fark ettim. "Bu geceyi atlamanı bekleyecektim. Heyecanına hiçbir şeyin gölge düşürmesini istemedim ama madem fark ettin..." Cebine uzanıp siyah, sert, küçük ama parlak kutuyu çıkardı. Kapağını açıp bana doğru uzattı.
Ortasındaki yeşil taşın etrafını saran bir sürü elmasın olduğu, gördüğüm en zarif ve en güzel yüzüğü gözlerimin önüne serdi.
"Pırlantaların modası geçmiş," dedi.
Gülerek yüzüğe uzandım. Benden önce davranıp yüzüğü çıkardı. Kutusunu yeniden cebine atıp sağ elimi tuttu ve yüzük parmağıma yerleştirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARZUNUN ESİRİ - Esaret Serisi 1 (TAMAMLANDI)
General FictionElif, aşkın üzerindeki gücünden korkuyordu. İnsanın gözünü kör eder derler ya, işte tam olarak bunu yaşıyor, kendini tanıyamıyordu. Yürüdüğü yolda aldığı yaraları sarmayı dahi başaramamışken Efe Kozan karşısına çıktığında, kaçmaktan başka çaresi ol...