Olağanüstü bir Gecenin Olağanüstü ya da Hazin Sonu
ELİF
Taksi karşısı kısmen boş bir ağaçlık araziye bakan, tahminen on senelik bir apartmanın önündeki kaldırıma yanaştı. Efe ödemeyi yaptı ve aceleyle taksiden indi. Onun beni almasını beklemeden şoföre iyi akşamlar dileyip arabadan indim. Taksi hiç beklemeden yoluna devam edince Efe elini uzattı. Tuttum. Bir ürperti tüm vücudumu ele geçirdi.
"Gel," dedi Efe. "Seni ısıtalım."
Aslında sıcaktım. İçten içe yanıyordum. Yol boyunca bana temas ettiği her noktam karıncalanıyor, ciğerlerime sinen kokusu başımı döndürüyordu. Ağır ağır yanan bir sigaranın ucundaki ateşti Efe, ağır ağır yakıyordu beni, tükeniyordum.
Kafamı salladım. Sessiz cevaplarıma hemen alışmıştı. Gülümseyerek beni kendine çekti ve apartmana doğru ilerledik.
Giriş kapısının açılması için şifre girdi ve anahtarsız bir şekilde içeri girdik. Apartmanın tek asansörüne yürüdük. Neyse ki beklememize gerek kalmadı. Zemin kattaydı. Bindik. Kapı ardımızdan kapandı. Efe en üst katın tuşuna bastı. Sekiz. İçerideki hava ağırlaştı.
Efe tuttuğu elimden beni kendine çekerek göğsümü göğsüne yasladı. Diğer eliyle açıkta kalan belimi kavrayıp tenimi hafifçe okşadı. Eğildi. Dudaklarım sessiz bir nefesle aralandı. Efe'nin dili o aralıktan içeri girip önce dilimi sonra damağımı yaladı.
Oh...
Daha önce hiç deneyimlemediğim muhteşem bir öpüşmeyle beni kontrolü altına aldı. Dudaklarıma hafifçe dokunuyor, baskıyı olabildiğince düşürerek emiyor, diliyle minik temaslarda bulunuyordu. Bu yaşadığım en erotik şey olabilirdi.
Belimi saran eli göğsümü sıyırarak geçti. Avucu yanağıma oturana kadar yükseldi. Öpücüğü derinleştirip dilini daha çok içeri sokup dudaklarımı daha sıkı kavrayarak arzusunun şiddetini hissetmeme izin verdi.
Asansör kısık bir çınlama sesiyle durdu. Kapılar açılmadan Efe benden uzaklaşıp tuttuğu elimle beni yönlendirdi. Kattaki üç daireden soldakine yönlenip yirmi beş numaralı kapının önünde durdu. Çıkardığı anahtarla kapıyı açtıktan sonra beni içeri çekti ve saniyeler içerisinde sırtımı çelik kapıya yaslı buldum. Hemen ardından bir tuşa basıp holü aydınlattı. Işık sıcak ve sarıydı. Göz yormuyor ama birbirimizi ihtiyacım olandan fazla şekilde görmemize olanak tanıyordu. Demek ki Efe karanlıkta saklamama izin vermeyecekti. Açıkçası ben de saklanmak istemiyordum. Daha doğrusu onun saklı kalmasını istemiyordum. Efe bakılmaya değer birçok güzelliğe sahip sağlıklı bir erkekti ve ben bu gece ona yeterince doymayı düşünüyordum.
"Bu biraz serin," dedim dişlerimin arasından. Üzerime gelip kendini bana yasladı. Bacaklarımın arasına mükemmel bir şekilde yerleşip yırtmacımın olduğu bacağımı kavradı. Ona dolanmak için bacağımı kaldırıp bacağına doladım. Yırtmaç iyice yukarı çıktı. Eli açıklık boyunca ilerlerken gözlerini kendi hareketlerinden ayırmadı.
"Nasıl da mükemmel uyuyoruz," dedikten hemen sonra sert uzvunu bacaklarımın arasına bastırdı. "Bu mükemmel."
Parmakları bu sefer kalçama uzanırken diğer eli ensemdeki topuza ulaştı. Saçlarımı bir arada tutan iki tokayı da kolayca bulup çıkardı ve onları sanırım cebine attı.
Sırtıma düşen saçların bir kısmını avucuna doladı. Boynumu açığa çıkaracak şekilde o tutamları çekip dudaklarını çenemin altına yasladı. Dili köprücük kemiğime doğru ince, ıslak bir yol çizdi. İç çekerek kendimi ona doğru ittim. Kollarımı boynuna dolamak için uzandığım sırada bana engel oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARZUNUN ESİRİ - Esaret Serisi 1 (TAMAMLANDI)
General FictionElif, aşkın üzerindeki gücünden korkuyordu. İnsanın gözünü kör eder derler ya, işte tam olarak bunu yaşıyor, kendini tanıyamıyordu. Yürüdüğü yolda aldığı yaraları sarmayı dahi başaramamışken Efe Kozan karşısına çıktığında, kaçmaktan başka çaresi ol...