Kendime Nasıl Güvenebilirim?
ELİF
Gök gürültüsünün ardından cama vuran şiddetli yağmur seslerine uyandığımda Efe'nin odasında yalnız olduğumu fark ettim. Telefonumu baş ucuma koymuştu. Saate bakmak için ekranın ışığını açtım. Sabahın sekizini gösteriyordu. Bu saate kadar uyuduğuma inanamıyordum. Yarın akşam yılbaşı kutlamaları vardı ve otelde yapılacak yığınla iş vardı. Efe neredeydi? Dün akşam bugün neler yapacağını konuşmamıştık. Bana haber vermeden ve beni uyandırmadan mı evden çıkmıştı?
Bitik bir halde yataktan kalkıp dün gece yatağın ayak ucuna bıraktığım kalın kapüşonlumu üzerime geçirip odadan çıktım. Merdivenleri inerken Efe'nin kısık sesle konuştuğunu duydum. Telefonda mıydı? Onu rahatsız etmemek için seslenmeden salona doğru yürüdüğümde konuşmanın içinde adım geçti. Durdum. Kiminle konuşurken benden bahsediyor olabilirdi?
"Elif iyi," demişti. "Ben de iyiyim. Yani sanırım."
"Hiç iyi görünmüyorsun."
"Git Aziz'le buluş. Öğlen olmadan geleceğim."
"Niye bu haldesin anlamadım. Çocuk istemiyordun." Bir duraksamanın ardından, "Yoksa istiyor muydun?" diye sordu Dağhan. Sesini tanımıştım. Efe kadar olmasa da o da kısık sesle konuşuyordu.
Mutfağa doğru yaklaşıp sırtımı kapının eşiğinin bitişiğindeki duvara yasladım. Nefesimi tutarak Efe'nin vereceği cevabı bekledim.
"İstemiyordum. İstemiyorum," dedi iç çekerek. "Ama iş o noktaya gelseydi de aldırmasını isteyecek değildim."
Hayal kırıklığının içimi hızla kapladığını hissettim. Bana yalan söylemişti. En az benim kadar kararsız olduğunu söylemişti. Sonuç ne olursa olsun destekleyecekti ama bunu istemeden yapacaktı.
"Babasının istediği gibi evlenirdiniz," dedi Dağhan homurdanarak.
"Bunun babasıyla bir alakası yok ama evet, evlenme teklifi edecektim."
Kelimeleri kullanışındaki keskinlik derimi kesti. Efe her zaman doğru olanı yapacak kadar iyi yetiştirilmişti. Benimle evlenirdi. Mecburiyetten bile olsa doğru olan bu olduğu için benimle evlenirdi. Kanadığımı hissettim. Canım yanıyordu.
Son günlerde yeterince ağlamamışım gibi gözyaşlarım harekete geçti. Beni bu şekilde bulmasını istemiyordum. Ayrıca daha fazlasını duymaya da tahammül edemezdim. Belki haklı gerekçeleri vardı. Duysam onu anlayacaktım ama sorun da buydu. Anlamak istemiyordum. Kendimi sürekli bir şeyleri kabullenirken buluyordum.
Babamı senelerce olduğu gibi kabullenmiş, değişmesini beklemenin hata olacağını düşünmüştüm. Kaç yaşında adamdı, o bana değil ben ona uyum sağlamak zorundaydım. Joseph'in onca yalanı ve manipülasyonu karşısında bana olan sevgisini kalkan olarak kullanmış, yaptığı kötülükleri hasır altı etmiştim. Annem, okuldaki bazı arkadaşlarım, Ginna... Zaman zaman Nil ve ikizler bile. Hepsini oldukları gibi kabullenmeye o kadar hazırdım ki. Sevilmek ve kabul görmek istiyordum. Bunu ben yapabiliyorsam onlar neden yapamıyordu?
Duvardan uzaklaşıp yatak odasına doğru ilerlerken ortadaki sehpaya ayağımı çarptım. Ağzımı kapatmayı başaramadan çıkardığım inilti sessizliğin içinde çığlık gibi duyuldu. Efe hızlı adımlarla salona geldiğinde bir an için yüz yüze geldik ve anladı. Duyduğumu biliyordu.
"Git Dağhan," dedi sakince. Dağhan'ın gözyaşlarıyla ıslanmış yüzümü incelediğini gördüm. Kaşlarını çatıp kafasını iki yana salladıktan sonra ağzını açmadan evden çıkıp gitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARZUNUN ESİRİ - Esaret Serisi 1 (TAMAMLANDI)
General FictionElif, aşkın üzerindeki gücünden korkuyordu. İnsanın gözünü kör eder derler ya, işte tam olarak bunu yaşıyor, kendini tanıyamıyordu. Yürüdüğü yolda aldığı yaraları sarmayı dahi başaramamışken Efe Kozan karşısına çıktığında, kaçmaktan başka çaresi ol...