Ders Alınması Gereken Hatalar
ELİF
Ofisimin kapısının çalınmasıyla açılması bir oldu. Sina gergin bir ifadeyle içeri girip kapıyı ardından kapadı ve masamın karşısına kadar ciddiyetle yürüdü.
"Ne oldu Sina?"
"Dün akşam size bir mail gelmiş. Kontrol etmemişsiniz."
"Henüz hiçbirine bakmadım," dedim sıkıntıyla iç çekerek. Zeynep sabahın dokuzunda önüme birkaç dosya fırlatıp çıkmıştı. Maillerimle eş zamanlı kontrol edemediğim için iki haftadır Sina ilgileniyordu. O yüzden aklıma bile gelmemişti. "Bir sıkıntı mı var?"
"Önce yanlış gönderildiğini düşündüm. Sonuçta bir sürü Elif Baylan olabilir."
Omurgam boyunca gezinen ürpertiyle titredim. Üzerimdeki yumuşak tüylü hırkaya rağmen üşümeye başlamıştım.
"Tamam Sina. Her neyse ben ilgilenirim."
Durdu. Koyu kumral, kalın kaşları çatıldı. "Kim olduğunu biliyorsunuz."
"Neden bahsettiğini bilmiyorum."
Kestirip atma çabam işe yaramadı.
"Tehlikede misiniz?"
Sinirlendim. Hayır. Değildim.
"Kendi işine bak Sina. Çıkabilirsin."
Daha önce onunla hiç böyle konuşmamıştım. Aslına bakarsanız daha önce kimseyle böyle konuştuğumu hatırlamıyordum. İşte Joseph bana bunu yapıyordu. Beni bozuyor, değiştiriyordu.
Sina bozulsa da ifadesini korudu ve başka tek söz söylemeden ofisimden çıktı. Dediği maili görebilmek için bilgisayarımın ekranını açtım. Maillerimin olduğu sekmeye geldim ve evet. İşte oradaydı. Adını saklama gereği bile duymamış, aldığı sahte mail adresinde bile Joseph'i kullanmıştı.
Seni bulamayacağımı düşünmen beni derinden yaraladı, mio caro, yazıyordu.
Mailine bir de fotoğraf eklemişti. Efe'yle dans ederken çekilen fotoğrafımı. Bir süredir görmediğim bu sahne beni bir kez daha etkilemeyi başardı. Çok iyiydik. Kurgulanmış bir sahne olamayacak kadar yoğun ama planlı olabilecek kadar baştan çıkarıcı. Yanağının alnımda yaslı olduğu noktayı gözlerimi kapadığım zaman anımsayabiliyordum. Kulağımın altındaki kalp atışlarını hissedebiliyor, belimi saran kollarının gücünü ve sıcaklığını tadabiliyordum. Şimdi tüm bunları Joseph'te görmüştü.
Ne düşünmüştü? Beni hala arıyor muydu? Neden? Bitmişti. Kabul etmişti. Bir yanım bunu yapmasını beklediği için sosyal medya ve türevlerinden uzak durmuştum ama ne yapmıştı? Beni googlelamış mıydı? İnanılmaz. Kendine olan güveninin ucu bucağı yoktu.
Maili sildim. Çöp kutusunu da temizledim. Ona cevap vererek egosunu beslemeyecektim.
Sonraki saatler boyunca işime odaklandım. Joseph'in kilometrelerce öteden beni etkilemesine izin vermemeye çalıştım. Yine de istediğim kadar başarılı olamadım. Akşam üstü saat daha beş olmadan pilim bitmişti. Bir üşüyor bir terliyor yaşadıklarımın ve şimdi yaşamaya zorlandıklarımın arasında gidip geliyordum. Hayatımın iplerini tamamen elimde tutmayı ne zaman başaracaktım?
Pes edip işten çıkmak için toparlanırken telefonumu elime aldım. Terapist mi Nil mi? Yoksa ikizler mi? Birileriyle konuşmam gerekiyordu. Terapistten araya sıkıştırılacak acil bir randevudansa ikizleri seçtim. Nil muhtemelen çalışıyordu. Ayrıca Joseph hakkında az çok bilgisi olan bir tek Bulut vardı. Onlara anlatabilirdim. Biraz daha sessiz kalırsam Nalan Hanım'ın da dediği gibi çökecek ve içimdeki doluluğun verdiği hislerle yanlış adımlar atmaya devam edecektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARZUNUN ESİRİ - Esaret Serisi 1 (TAMAMLANDI)
General FictionElif, aşkın üzerindeki gücünden korkuyordu. İnsanın gözünü kör eder derler ya, işte tam olarak bunu yaşıyor, kendini tanıyamıyordu. Yürüdüğü yolda aldığı yaraları sarmayı dahi başaramamışken Efe Kozan karşısına çıktığında, kaçmaktan başka çaresi ol...