GEÇMİŞ

18.8K 1K 88
                                    

Ekim 2018 - İtalya / Floransa

"Fransa'ya gitmeni istemiyorum," dedi Joseph. Elif buna gerçekten şaşırdı ve bu şaşkınlığını fazlasıyla belli etti.

"Ne demek istemiyorum? Ciddi misin sen?" diye sorarken panik içindeydi.

"Benimle bu şekilde konuşma. Salak mıyım ben? Ne dediğimin farkında değil miyim sence?"

Joseph sık sık bu kelimelerin ardına sığınırdı. Ne zaman aralarında bir anlaşmazlık olsa saldırıya geçer Elif'in geri adım atmasını sağlardı. Genç adam gençliğinin zirvesinde, toplum tarafından sevilip el üstünde tutulan başarılı bir oyuncuydu ne de olsa. Kim onun söylediklerine karşı gelebilirdi?

"Öyle demek istemediğimi biliyorsun."

"O zaman kendini daha doğru şekilde ifade etmeyi öğren, mio caro."

Sözlerinin canını yaktığını belli etmedi. Daha doğrusu etmediğini zannetti. Oysa ki genç adam bunu görüyor, bile bile yapıyordu. Kendini güçlü hissediyor, kazandığını fark ediyordu.

Elif, "Gitmem lazım," diyerek şansını bir kez daha denedi. "Sadece altı hafta sürecek. Sonra döneceğim."

Eğitiminden artık zevk alıyordu. Babasından kaçmak için kullandığı bir koz olmaktan çıkmış, öğrendikleriyle gerçekten mutlu olabileceği bir şeyler yapabileceğini fark etmişti. Girdiği bu yeni yol tıpkı aylar önce Joseph'i gördüğü zamanki gibi ona büyük bir heyecan veriyordu. Genç adam bunu neden anlamıyordu? Oysa ki Joseph gösterileri için sık sık şehir dışına çıkıyordu.

"Döndüğün zaman ben burada olmayacağım. Birbirimizi doğru dürüst görmeden bu ilişkiyi nasıl yürütebileceğimizi sanıyorsun?"

"Sen neredeysen oraya gelirim."

"Çalışırken bundan hoşlanmadığımı biliyorsun."

Genç adam kadını kollarının arasına alıp dudaklarına ateşli bir öpücük kondurdu. "Sen mio caro, çok dikkat dağıtıcısın."

Bu konuda uzman olan kendisiyken karşı tarafı suçlamasındaki ironiyi ne yazık ki genç kadın o zamanlar göremedi.

"Altı hafta çok bir zaman değil ki..."

Elif, Joseph'in bakışlarının sertleştiğini fark etmedi. Bir kez daha istediklerini elde edemeyeceğini anlayan bir çocuk gibi sızlanırken genç adamın tahammülsüzlüğü su yüzüne çıkmaya başlamıştı.

"Peki," dedi sinirle. Genç kadının kollarını sıkıca kavramıştı. Onu kendinden uzaklaştırıp arkasını döndü. "Gidebilirsin. Ancak ayrılırsak bunun senin yüzünden olacağını da bil."

Elif, o kadar sevgisizdi, o kadar ilgiye açtı ki bunu kaybedebilecek olma ihtimali onu kimsenin fark edemeyeceği kadar çok yaraladı. Hayatının en güzel aylarını geçiriyor, mutluluktan resmen havada uçuyordu. Joseph'in olmadığı haftalarda onu çok özlüyor ama bu özlem sadece ona olan aşkını güçlendiriyordu. Bu yüzden gidebileceğini düşünmüştü ama belli ki Joseph onun gibi hissetmiyordu.

"Benden ayrılacağını mı söylemek istiyorsun?" diye sordu korkuyla.

Joseph duyduklarına inanamamış gibi arkasını döndü. Yüzünde üzgün hatta kırgın bir ifade vardı. Genç kadını yeniden kolları arasına aldı. Ona sıkıca sarıldı.

"Seni kaybedememem. Nasıl böyle düşünebilirsin?" dedi şaşkınlıkla dolu bir ses tonuyla. "Korkuyorum, görmüyor musun?" diye sordu. "Ben gitmek zorunda kalıyorum. Sözleşmem var. Bundan para kazanıyorum. Senden ayrı kalmak istemememe rağmen buna mecburum ama sen? Sen kendi isteğinle benden uzaklaşacağını söylüyorsun!"

"Ama bu benim işim olacak."

Cılız ses tonu, bu savaşı çoktan kaybettiğini gösteriyordu.

"Gösteriler bitecek. Kışın sonuna doğru ara vereceğiz. O zaman beraber gidelim olur mu?"

Bu cümle Elif için yeterliydi. Ona inanmak istiyordu ve artık bahanesi hazırdı. Gitmedi. Joseph'in yanında kalmayı seçti. Aylar geçti Joseph'in işleri hiç bitmedi.

***

Biraz biraz anlayarak devam edeceğiz Elif'i.
Öptüm şimdilik.

ARZUNUN ESİRİ - Esaret Serisi 1 (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin