Multi Oğuz.
İyi okumalar.
Akşam annemle epeyce tartışmıştık çünkü bulaşıkları dediği gibi makineye koymamıştım. Sabah erkenden kalkıp onları hallettikten sonra tartılmaya karar verdim. Tartının üstüne çıkınca nedense hep kırılacak gibi hissediyorum. Gözümü kapattım ve tartının üstüne besmele çekerek çıktım. Sanki besmele çekince kilolarım azalacaktı.
"Nolur zayıflamış olayım." diye içimden geçirirken gözlerimi açtığımda yavrusunu kaybetmiş anne kedi gibi bağırdım ve tartının üzerinden indim.
Gözlerim mi bana yalan konuşuyordu yoksa tartı mı çalışmıyordu bilmiyorum ama ben kilo almıştım. Evet, evet diyet yaparken tam 2 kilo almıştım. Kim diyet yaparken kilo alıyordu bilmiyorum ama ben diyetteyken kilo almayı başarmıştım. Şaka gibiydi ama şaka yapan yoktu. Şaka tartıydı resmen. Lakin tartı doğru çalışıyordu. Cidden diyetteyken 2 kilo almıştım.
Tişörtümü açıp göbeğime bakmaya başladım. "ne olurdu bu kadar büyük olmasanız?" dedim. Aslında bakmak değil bildiğin konuşmaktı benim yaptığım.
Kendimi diyetten uzak tutmaya çalışmam lazımdı çünkü diyete girince belli ki kilo alıyordum. Bir hobi, zaman geçirecek herhangi bir şey lazımdı.
Hobi bulmaya çalışırken aklıma Umut geldi. Ne güzel de anlaşıyorduk. Aslında anlaşamıyorduk ama onunla konuşmak güzeldi. O her ne kadar konuşamıyor olsa bile bence gayette iyi anlaşıyorduk. Daha doğrusu anlaşmaya çalışıyorduk ve pek de becerebildiğimiz söylenemezdi. O durmadan kağıda yazıyordu ve onun için kağıda yazıp anlaşılmayı beklemesi zor olmalıydı.
Biraz daha düşününce onunla daha iyi anlaşmak için, neden onun alfabesini öğrenmiyorum ki diye geçirdim içimden. Öğrenmek zor olmamalıydı. Yani ne kadar zor olabilirdi ki? Gerekirse kursa gider yine de işaret dilini öğrenirdim. Hem Umut buna fazlasıyla sevinir hem de rahat rahat sohbet ederdik.
Onunla sohbet etmek istiyordum çünkü sohbeti gerçekten çok iyiydi ve asla sıkmıyordu.Umut'un neden benimle konuşmaya çalışıyor olduğunu irdelemiyordum artık. Belki yalnızdı belki de o da sohbetimi beğeniyordu. Ya da tanımadığı biriyle konuşmaya ihtiyacı vardı. Muhtemelen yalnızlık daha ağır basıyordu.
Onun yalnız olduğunu düşününce benim de yalnız olduğum aklıma geldi. Sahi yalnızlık neydi ?
Yalnızlık üzgün olduğunu hissettirecek kimsenin olmaması mıydı yoksa filmleri yeniden tek başına izlemek mi ? Belki de her şeyi içine atmaktır ve gözyaşı ile sona ermesidir... Ağladığında yaslanacak omuz bulamamaktır. Tek başına yemek yemektir. Kahkahalarla gülememektir. Hiç bilmediğiniz ve hiç beklemediğiniz bir şarkıda ve her şarkıda kendini bulmaktır öyle ki hareketli şarkılarda bile üzülmektir.
Kimseye derdini anlatamamaktır. Boş duvarlara konuşmaktır ve o duvarlara dalıp gitmektir. Durduk yere gülmektir. Kalabalıklara özenmektir, onları kıskanmaktır.
Yalnızlık, kendi kendine konuşmaktır ve kendinle dertleşmektir. Tek başına kalmaktır. Yaşadığını unutmaktır. Yalnızlık, yaşarken ölmektir ve bunu kimsenin görmemesidir.
Yalnızlık, kötü bir senfonidir.
Kalabalıklar arasında boğulmaktır. Yalnızlık, ağlayacağınız zaman içinizde tutmaktır. Yalnızlık, tüm oyunları tek başına oynamaktır.
Yalnızlık, şarjın hiç bitmemesidir. Gözlerini kapadığında gördüğün o siyah karanlıktır. Sarılmak istediğinde, bir insana değil yastığa sarılmaktır. Her gece ağlamaktır ve gecelerden nefret etmektir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ben Kusurlarımla Benim
Teen FictionTAMAMLANDI. Duymayan birisine aşık olunur mu? Olunur, ben aşık oldum. Hiç duymadığım o sesine, anlam dolu gözlerine, o masum çocuk kalbine... Kusurlu iki insan birbirlerinin yaralarını kapatmaya çalışırsa ne olur? Büyük bir aşk mı çıkar ortaya yok...