Multi Derin
"Senin ne işin var burada?" dedim lunaparktaki kıza şaşkınlıkla bakarken.
Cevap olarak kaşlarını kaldırdı ve "asıl benim sana sormam lazım" dedi imalı bir ses tonuyla. Buraya nasıl gelmişti? Daha doğrusu buraya onu Umut mu getirmişti?
"Seninle tanışmak bile istemiyor ne kadar yüzsüzsün!" dedim bu sefer ben imalı konuşurken.
"Şişşt," diye fısıldadı. "kusursuzun yanında kusurlu öyle mi? Hiç sanmıyorum." dedi gözlerini devirerek sonrasında da histerik bir kahkaha attı. Bu sözler bir yerden tanıdık gelmişti.
Mektuptan! Mektupta da buna benzer bir şey yazıyordu. Mektubu gönderen bu kız olabilir miydi? İyi de amacı ne, neden böyle bir mektup göndermek istesin ki ? Bu kız da bir şeyler var ama tam olarak bilmiyorum. Yakında çıkar kokusu. Fakat şu an bu kızı Umuttan uzak tutmam lazım. Oğuz'un yeni kurbanı olması artık umrumda bile değil. Umuttan uzak dursun yeter.
İğneleyici sözlerine daha fazla dayanamadım ve "ne istiyorsun?" diye sordum.
"O iki çift mavi gözlere sahip olan kişinin benim olmasını istiyorum." dedi. Yanıma biraz daha yaklaşıp, "olacak da" diye ekledi kaşlarını yukarı kaldırıp söyleyerek. Gerçekten istediği bu değildi. 2 saat öncesinde Oğuz'la sarılan o değilmiş gibi Umut'u elde etmeye çalışıyordu. Umut'u bu kıza yar etmem. Sadece benim arkadaşım. Nokta.
"O zaman daha çok beklersin" dedim ağız ucuyla gülümseyerek.
Biraz daha yanıma yaklaşıp kulağıma fısıldadı. "Sen öyle san dombili" dedi. İşte bu kelime beni sinirlendirmişti.
"Hadi ben diyelim dombiliyim. Ama sen... Kaşar !" dedim son kelimeyi vurgulayarak.
Söylediğim şey onu sinirlendirmişti. Ben de onun etkisiyle gitmesi için elimle merdiveni gösterecekken arkamı döndüğümde, Umutla yüz yüze geldik. Bir adım geriye gidip tepkisini ölçmek için suratına baktım. Donuk bakışları hiçbir şey anlatmıyordu.
"Hele şükür gelebildin. Seni buraya kadar takip ettim. Buraya girdiğini görünce ben de girdim" dedi yılışık yılışık konuşarak. Umut kapının önünden çekilip, bana bakarak, "ona gitmesini söyler misin?" dedi hızlı hızlı el işaretiyle. Bakışlarımı Derin denilen kıza yönelttiğimde hiç tepki vermediğini gördüm. Duymadığını biliyor muydu?
"Gitmeni istiyor" dedim gülümseyerek. Evet, gülerek dedim bunu çünkü gitmesi gereken kişi oydu. Yallah, anca gidersin. Tamam kızı biraz kıskanmış olabilirim çünkü Umut bu kızla takılmaya başlarsa benim hiç şansım kalmayabilir. Aşırı güzel, yarışamam ben bununla.
Sinirlendiği her halinden anlaşılıyordu. Kaşları düşmüş bir şekilde kapıya doğru yaklaştı. Son kez Umut'a baktıktan sonra merdivenleri inerken, "bir gün sende bu merdivenlerden böyle ineceksin. Hem de ağlayarak." dedi ve hızlıca inmeye devam etti. Bu kız çok olmaya başlamadı mı ? Artık Oğuz onunla istediği gibi dalga geçse ya da gururuyla oynasa bile umrumda olmaz. Hiçbir şey yapmayacağım çünkü bu kıza değmez.
Ben de öylece Umut'un gözlerine bakıp gidecekken kolumdan tuttu.
"nereye gidiyorsun ?" diye sordu."Seni ilgilendirmez" dedim. Bu sefer işaret diliyle değil, sesli söylemiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ben Kusurlarımla Benim
Teen FictionTAMAMLANDI. Duymayan birisine aşık olunur mu? Olunur, ben aşık oldum. Hiç duymadığım o sesine, anlam dolu gözlerine, o masum çocuk kalbine... Kusurlu iki insan birbirlerinin yaralarını kapatmaya çalışırsa ne olur? Büyük bir aşk mı çıkar ortaya yok...