Multimedya Sevil ve Umut ❤️
İyi okumalar.🌹
Sabah güneşin ilk ışıklarında kalkıp, kahvaltımı yaptıktan sonra Umut'un evine gitmeye karar verdim. Ondan bir örnek almam lazımdı. Böylece bu örnekle Umutla, Aras Bey'in kardeş olup olmadığını öğrenmiş olurdum. Umut, bir abisinin olduğunu öğrendiğinde fazlasıyla sevinecekti. Bir ailesi yok diye üzülürken aslında yanında koskaocam bir abisi vardı. Umut adına seviniyordum. Gerçi Her ne kadar Umut şu an abisinden haberdar olmasa da, Umut'un her zaman yanında olabilecek bir abisi vardı. Eğer abisi çıkmazsa zaten Umut'un haberi olmayacağı için bu durum onu üzmeyecekti. Her şey senin için mavilim.
Ben sevdiğim için her şeyi yapabilecek birisiyim ve Umut ve onun mutluluğu için elimden geleni yapacağım. Buradan da sırf kilolu olduğu için iç güzelliği görmemezlikten gelip dış görünüşe bakan insanlara sesleniyorum. Öyle dış görünüşe aldanıp sevmeye çalıştığınız insanlar sizin mutluluğunuz için değil, kendi mutluluğu için didinip dururlar. En ufak zor günününde yanında olmayan bir sevgili çok güzel olmuş neye yarar? Önemli olan gerçekten seven birisiyle zaman geçirmek. Huy kalıcıdır, tip geçici.
Beni de kilolu olduğum için istemeyen insanlar siz gerçekten sevilmenin ve birinin sizin için bir şeyler yapmaya çalışmasının verdiği mutluluğu bilemezsiniz. Umut benim sevgimi fazlasıyla hak ediyor. Ve onun mutluluğu benim mutluluğum demektir.
Ben bunları düşünürken, telefona gelen bildirim sesiyle telefonu elime aldım ve kilidi açıp mesaj kısmına girdim. Gönderen kişi Umuttu. "Kapının önünde seni bekliyorum." Umut şu an beni dışarda mı bekliyordu?
Camın perdesini hafiften aralayıp baktım ve Umut evin karşısında ağacın yanında durmuş beni bekliyordu. Perdeyi tekrar kapatıp hızlıca üstümü giyinmeye çalıştım. Giyinme işlemi bittikten sonra rimel ve kırmızı bir ruj sürdükten sonra biraz da parfüm sıktıktan sonra odamdan çıktım. Anneme işe başladığımı ve bir cafede garsonluk yaptığımı söylemiştim. Cafe de çalıştığım doğruydu ama garsonluk yaptığım doğru değildi. Gerçi artık hiç çalışmıyordum bile.
Çıkacağım zaman annem uyuduğu için anahtarı ve çantamı alıp direkt çıktım. Ayakkabılarımı da giydikten sonra Umut'un yanına gittim. Beni gördüğünde bir anda gülümsedi. Yanına biraz daha yaklaşıp ona sarılmak istediğimde bir adım geriye çekildikten sonra rujumu, başparmağı ve işaret parmağı arasında ovuşturup sildi ve "emin ol bunsuz daha güzelsin." diye ekledi. Konuşması bittikten sonra tekrar bir adım ileri gelip bana sarıldı. Sevdiğin insanın sana sarılması çok huzur verici bir şey. Birkaç dakika sarıldıktan sonra sarılma işlemini sonlandırıp, "Nereye gideceğiz?" diye sordum.
"Sahilin orada çekirdek falan alıp oturalım mı?" dedi. Zaten gülümseyen surat ifadem daha da gülümsedi. Bu basit gibi görünen aktivite fazlasıyla eğlenceli ve anlamlıydı. Öyle lüks mekanlara gitmemize gerek yoktu. Sevdiğim yanımda olduğu sürece neresi olursa olsun, orası benim için en güzel yerdi.
Bir şeyler almak için markete uğradığımızda, Umut sanki fazla şey alacakmışız gibi market arabasını alıp sürmeye başladı. Bir şey söylemeden cips reyonuna gittim ve sevdiğim cipsin en üst rafta olduğunu görünce yukarı doğru uzanmaya çalıştım. Ne kadar uzanmaya çalışsam da yetişememiştim. Umut da uzanamadığımı görünce almak istediğim cipsi almak için elini yukarı kaldırıp hiç zorlanmadan aldı ve market arabasının içine koydu.
Biraz ilerledikten sonra çekirdek ve içeceği de arabaya koyduktan sonra kasaya doğru yöneldik. İşte bu kısım çok heyecanlıydı çünkü ödemeyi kim yapacaktı? Şimdi Umuta ödetsem ona yük olmak istemezdim ama ben ödesem Umut buna üzülebilirdi. Çünkü bazı erkekler, kızlara hesap ödetince rencide olmuş gibi hissediyordu. Bu durumu Umut'un yaşamasını istemiyordum. O halde bu ödeme nasıl olacaktı? Beraber ödeyelim desem olur muydu? Ah bu hesap ödeme sorunu düş yakamızdan.
Sıra bize gelmişti ve o an içimden geldiği gibi davranacaktım. Kasadan geçtikten sonra çantamdan cüzdanı çıkarttığımda Umut çoktan parayı ödemişti bile. Poşeti de alıp market kapısını açtı ve geçmem için eliyle geç anlamında ileriyi gösterdi. Umut benim için kapıyı açarken, ben elimde cüzdanım öylece olduğum yerde bir süre durduktan sonra dışarı çıktım.
Sahile doğru beraber yürüyorduk. Arada bana dönüp gülümsedikten sonra tekrar önüne bakıp yürümeye devam ediyordu. Nihayet sahile vardığımızda büyük bir kayanın üstüne oturup omuz omuza verip bir süre denizi ve martıların havada uçuşunu izledik. Karşımda deniz yanımda sevdiğim. Mutluluğun resmini çizin deseler şu an bulunduğumuz ortamı çizerdim.
Denizin güzel görüntüsü martıların kulağa bırakan hoş sesiyle çok huzurlu bir an yaşıyordum. Kafamı çevirip baktığımda gülümsüyordu. Ah be Umut, sevdiğim manzaramsın sen, izlemeye doyamadığım. Ben öylece Umut'u izlerken, ona baktığımı hissedince kafasını bana çevirip, "Çekirdek çitleyelim mi?" dedi. Evet, gerçekten böyle dedi. Onunla çekirdek çitlemek bile harika bir aktivite.
Olur anlamında kafamı salladıktan sonra poşetten çekirdek ve cipsi çıkardım. Aldığımız içeceği de çıkarttığımızda içmek için plastik bardak almadığımızı fark edince bunu Umut'a söyledim. "Beni burada bekle ileri de bir büfe var oradan alıp gelirim." deyip kalktı ve arkasını eliyle sirkeleyip büfeye gitti.
Bir süre sonra elinde plastik bardak ve bir demet gülle birlikte geri geldi. Yanıma oturduktan sonra gülleri bana uzatarak, "Senin gibi güzel olan bu gülleri sana vermek istedim." dedi. Bir sürü gülü bana doğru uzatınca hepsini kucağıma alıp kokladım. Gülleri aldığım için sevinirken arkamdan gelen bir sesle arkamı döndüm.
"Aman ne romantik bir an." Bunu diyen Eymendi. Bizi burada nasıl bulmuştu?
"Aşkınız gözlerimi yaşarttı gerçekten. Çok yapmacıksınız." diye ekledi konuşmasına.
"Eymen dokundu sana bizim aşkımız anladık da bu kadar belli etme" diyerek laf sokmaya çalıştım.
"Umut seni gerçekten sevmiyor." deyince kahkaha attım. Ben kahkaha atmaya başlayınca tikinden dolayı öpücük atmaya başladı.
Kahkaha atmam bitince Umut araya girdi ve Eymen'e bakarak, "Seni iyi bir arkadaş sanmıştım ama sen sevdiğim kişiye yan gözle bakacak kadar küçük bir insanmışsın. Bir daha bizi rahatsız etme." dedi.
"Özür dilerim Umut, ben sadece benim de arkadaşlarım olsun istedim. Sevil'i senin için yaptıklarını anlatınca benimle de arkadaş olmasını istedim. Ama asla yan gözle bakmadım." dedi.
"Lütfen benimle de arkadaş olun."
Siz Eymen'in tavırlarını nasıl buluyorsunuz?
İthaf isteyen var mı?
Yorumlarınızı bekliyorum. Diğer bölümde görüşmek üzere. 💙
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ben Kusurlarımla Benim
Ficțiune adolescențiTAMAMLANDI. Duymayan birisine aşık olunur mu? Olunur, ben aşık oldum. Hiç duymadığım o sesine, anlam dolu gözlerine, o masum çocuk kalbine... Kusurlu iki insan birbirlerinin yaralarını kapatmaya çalışırsa ne olur? Büyük bir aşk mı çıkar ortaya yok...