Mektup

6.3K 805 187
                                    


Odanın içine pat diye düşünce gözleri fal taşı gibi açıldı. Ben hala yerde ona bakarken bir hışımla yerden kalkıp koşarak annemin yanına gittim. Beni annemin yanında görünce gelemedi yanımıza. Kurtuldum yani. Yemekten sonra da doğru eve geçip, patronun annem hakkında söylediği şeyleri düşündüm. Bu adamın söyledikleri eğer doğruysa anneme bunu hemen söyleyip oradan ayrılması lazımdı. Çünkü o aile kesinlikle normal değildi. Duyguları umrumda değil, evli birine böyle duygular besleyemezdi.

***
Annemle eve geçip, biraz dinlendikten sonra televizyonun karşısına geçtim.
Bir şeyler izledikten sonra dışarı çıkıp hava almaya karar verdim.

Kapıyı açıp ayakkabılarımı giymek için yere eğildiğimde yerde Sevil'e yazılı bir kağıt olduğunu görünce ayakkabı giyme işlemini yarı da bırakıp adımın yazılı olduğu kağıdı aldım ve okumaya başladım.

"Bu çocuk gerçekten çok vicdansız. Sana neler yaptığını gördüm. Başkalarını üzmesini de istemiyorum o yüzden yeni kurbanlarına sana yaptığının aynısını yapmadan müdahele et. Şimdi bir diğer mektubum gelene kadar diğer şansız kız kim onu bulmaya çalış.

-Haylaz." yazıyordu.

Kağıt elimde ayağa kalkıp etrafa bakınmaya başladım. Kim olabilirdi ki bunları yazan ? Acaba Umut olabilir mi diye geçirdim aklımdan. Belki de Umuttu. Ama neden böyle bir şey yapma gereği duymuştu ki ? Belki de bana acımıştı. Ama nereden öğrenmişti benimle dalga geçtiğini? Ben kimseye hiçbir şey söylememiştim. O yüzden Umut'u elemiştim.

Oğuz ? Acaba Oğuz olabilir miydi? Yani kim kendi kuyusunu kazmak istesin öyle değil mi? Oğuz'u da elemiştim. Geriye hiç kimse kalmamıştı lakin benim bilmediğim ama beni çok iyi bilen biri vardı.

Pekala bir düşüneyim, biri evime böyle bir mektup bırakıyor ve benden onun dediklerini yapmamı istiyor. Tamamen saçmalık. Her kimse onun dediklerini yapacak değilim. Oğuz'un yeni kurbanları umrumda bile değildi. Benim gibi aptallık etmesinler.

Ayakkabımı giyme işlemini tamamladıktan sonra kapıyı arkamdan kapatıp yürümeye başladım.Tedirgin bir yüz ifadesiyle yürümeye devam ederken arada dönüp arkama bakıyordum. Biri beni takip ediyor bile olabilirdi. Zaten takip etmese, evimi nereden bilecekti değil mi ? Ya beni takip ediyor ya da beni tanıyan birisi.

Dedikleri şeyler kafama takılmıştı beni üzdüğü gibi başkasını üzmesine izin veremezdim. Başkasına bunu yapamayacaktı.

"Parmağımda oynattım kızım seni"

"Kurtarsam seni mi kurtarırım?"

Dediği şeyler kafamın içinde yankılanıyordu. Bir başkasıyla dalga geçemeyeceksin. Nasıl yapacağım bilmiyorum ama buna izin vermeyeceğim. Senden intikamımı alacağım.

Eski çalıştığım yerin yakınlarındaki
banka geçip arada arkamı dönüp gizli gizli bakmaya başladım. Müşteriler içeri girip çıkarken oğuz da dışarı çıktı. Arkamı dönüp görünmemeye çalıştım. Tabii bu cüsseyle ne kadar görünmemeye çalışabilirim ki? Sanırım hiç... Kafamı yavaş yavaş onun yönüne doğru çevirdiğimde başka tarafa baktığını görünce derin bir nefes aldım. Ne tarafa bakıyor diye bakarken içeriden lunaparkta gördüğüm kız çıktı ve ilerlemeye başladılar. Oturduğum yerden kalkıp caddenin karşısına geçtim ve onları takip etmeye başladım. Evet, sayın Sherlock Sevil iş başında. Bir dedektiflik yapmadığım kalmıştı.

Hızlı adımlarla yürümeye devam ettiklerinde, ben de adımlarımı hızlandırıp aralarda bir yere gizlene gizlene onları takip etmeye devam ettim. Sadece hızlı adımlarla yürüyorlardı ve bu hızlı yürüyüş beni gerçekten fazlasıyla yorulmama sebep olmuştu. Sanırım daha fazla takip edemeyeceğim. 'Hadi Sevil buraya kadar geldin. Takip et ve ne olacağını öğren' diyerek gaz verdim kendime ve tekrar takip etmeye karar verdim.

Saklandığım yerden çıkıp, yavaş yavaş yürüyüp, arada bir yerlerde görmesinler diye gizleniyordum. Onların bir araya girdiğini görünce yavaş adımlarla bir çöp konteynırının arkasına saklandım ve onları izlemeye devam ettim. Oldukları yerde durmuş birbirlerine bakarken sarılmaya başladılar. Ne yani o kadar yolu sadece sarılmak için mi gelmişlerdi ? Şaka gibi resmen. İstediğiniz her yerde sarılabilirsiniz ama özellikle neden burada? Kafamı çıkartıp tekrar bakmak istediğimde orada yoktular. Hayır o kadar yolu sadece sarılmalarını izlemek için mi geldim. Tamam bir şey görmek için gelmedim ama... dur bir dakika ben ne diyorum? Jeton geç düşse de anlayabilmiştim. Yeni kurban lunaparktaki kızdı. Eğer Oğuz'la araların da bir şeyler varsa o kız neden Umut'la tanışmak için can atıyordu? Aynı anda iki kişiyi idare mi etmeye çalışacaktı? Bence hayır, kesinlikle başka bir şey vardı. Ama ne ? Of, sanırım çok fazla polisiye dizileri izliyorum. Abarttım, ne olabilir ki? Kız güzel ve iki erkeği idare etmek istemesi gayet normal. Lakin anormal olan benim yerime gelmiş olan solist kızla yakınlaşması. Tabiki hayır, kıskanmıyorum sadece aynısını başkasına yapmasını istemiyorum. Bu Umut'la zorla tanışmak isteyen kız olsa bile.

Geldiğim yerden gitmeye karar verdim ve çöpün arkasından çıkıp yürümeye başladım. Eve gitmeye karar vermişken kek kabının Umutta kaldığı aklıma geldi ve inşaata doğru ilerlemeye çalıştım. Neden orada durmadan takıldığı beni merak ettiriyordu. Neden o inşaat? Hem de tamamlanmayan bir yer. Ya bu sefer orada değilse diye düşünmekten kendimi alıkoyamasam da yine şansımı deneyip gitmekten zarar gelmezdi.

İnşaata giriş yapıp, merdivenleri yavaş yavaş çıkmaya başladım. İkinci kata geldiğimde ayağım tuğlaya çarpıp yere kapaklandım. Ben ayağımı tutmuş düşmeme sebep olan tuğlaya bakarken kafamı kaldırıp etrafıma bakındığımda evin bazı odalarında bir şey yokken, bir odasında kapısı olduğunu fark ettim. Neden daha önce burayı görmemiştim ki? Sanırım fazla dikkat etmediğimden olabilir.

Ayağa kalkıp, kapıya doğru yöneldim ve kapının kulpunu yavaşça indirdiğimde gözlerime inanamadım. Çünkü resmen burası bildiğin bir evin odası gibiydi. Yatması için yatak, minik bir televizyon, kıyafet dolabı... Her şey mevcuttu. Yani aslında Umut bu evde mi kalıyordu? Pardon, bu oda da ? Çünkü diğer her yer tuğlayla kaplı bir şekilde boyanmamış yarım bir inşaattı. Koskoca evin içerisinde sadece bu odadaki kapı ve çatı katındaki kapı vardı. Kapıyı kapatıp çatı katına yöneldim. Bu oda da değilse muhtemelen orada olmalıydı. Çatı katına çıkıp, kapıyı açtığımda büyük bir şaşkınlık geçirdim. Kahretsin burası resmen yol geçen hanı olmuş.

Şaşkınlıkla birbirimize bakarken ben daha fazla şaşkınlığımı gizleyemeyip, ağzımdan yine o kelimeler dökülmüştü.

"Senin ne işin var burada ?"

Ben Kusurlarımla BenimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin