Multimedya Eren
N-S-nur 'a ithaf ediyorum.
Bugün doğum günüm olduğu için bölüm atmak istedim. Umarım beğenirsiniz.
İyi Okumalar. 🌹
Eren'le en son konuştuğumuzda bana bir teklifte bulunmuştu. Bu teklif ikimiz adına iyi olacağını düşündüğüm için teklifini kabul etmiştim. Her iş çıkışı beni bekleyecek bir yerde oturup konuşacaktık.
Ödevini yapmasına yardımcı olacaktım ve oda Umut'u unutmamı sağlayacaktı. Bunu nasıl başaracaktı bilmiyorum ama bunu başarması gerekliydi, hem de acilen.
****
Bugün Mehra cafede ilk iş günü olduğu için erkenden yola koyuldum. Bir yandan şarkı söylemek için sesimi hazırlıyor, bir yandan da kendi kendime cesaret veriyordum.
Cafeye giriş yapıp Aras Bey'in odasına doğru ilerledim. Kapıyı İki defa tıklatınca gel demek yerine kalkıp kendisi açmıştı.
"Hoş geldin Sevil, tam zamanında geldin." dedi samimice gülümseyerek.
Aynı şekilde ben de gülümseyip, "Ne zaman çıkacağım?" diye sordum.
"Acelesi yok, istersen biraz otur dinlen." deyip odasına davet etti.
"Cafe'nin adı neden Mehra? "diye sordum.? Bilgisayarından bir şeyler yapıp kafasını kaldırdı ve konuşmaya başladı.
"Annemle babamın isminin birleşimi," diye ekledi soruma karşılık olarak.
İsimleri ne diye sormama kalmadan yine cevap verdi. "Mehmet'in Meh'i, Büşra'nın Ra'sı."
"Aileniz çok şanslı" dedim gülümseyerek.
"Annemi, kardeşimle birlikte doğumda kaybetmişler." deyince gülümseyişimin yerine somurtan bir surat ifadesi aldı.
"Gerçekten özür dilerim."
"Sorun değil," kafasının arkasına kaşıdı ve tekrar konuşmaya devam etti. "Bu arada sahnede istediğin şarkıyı söyleyebilirsin. Müzikle aram iyi değildir. Sen neyi sevecekleri bilirsin, kafana göre takıl." diye ekledi.
Sahneye çıkıp mesaimin bitme saatine kadar şarkı söylemiştim ve şarkı söylerken çok rahattım. Hiç heyecanlanmamış ve hiç panik yapmamıştım. Sanırım bu cafedeki patrona bağlıydı. Diğer çalıştığım yerdeki adam o kadar baskı yapmıştı ki heyecandan elim ayağıma dolaşmıştı.
Aras Bey'den çıkmak için izin aldım ve cafeden çıkıp Eren'i beklemeye başladım. Çok zaman geçmeden elinde dosyayla yanıma gelmişti.
"Benden para almayacaksın herhalde. Değil mi?" diye sordum.
"Sana da merhaba. Ve tabii ki de para almayacağım." diyerek gülümsedi ve bu gülümseyiş çok kibardı.
Boş bi' bank bulup denize karşı oturduk.
"Anlat bakalım neden ağlıyordun. Aşk mı?" diye sordu hemen.
"Evet ve bu histen kurtulmak istiyorum."
"Peki aşk senin için ne anlam ifade ediyor?" Evet, tipik psikolog konuşmaları. İkide bir soru sormak ve not almak.
"Sen sadece bana soru mu soracaksın? Kendi kendime de soru sorarım ben."
"İlk önce soruma cevap verir misin?"
"Aşk..." dedim ardından yutkunarak. Söyleyeceğim şeyleri kafamda kurmuştum ki konuşamadan birinin yanımıza gelip, "Eren," demesi ile konuşmam başlamadan son buldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ben Kusurlarımla Benim
Roman pour AdolescentsTAMAMLANDI. Duymayan birisine aşık olunur mu? Olunur, ben aşık oldum. Hiç duymadığım o sesine, anlam dolu gözlerine, o masum çocuk kalbine... Kusurlu iki insan birbirlerinin yaralarını kapatmaya çalışırsa ne olur? Büyük bir aşk mı çıkar ortaya yok...