Aras Bey'in Kardeşi

2K 382 88
                                    

Multi Derin ve Yağmur

Cevap vermek için elini havaya kaldırdığı an kapı açılınca kafamı o tarafa çevirdim. Söyleyeceği şeyi söyleyemeden onun da bakmasıyla ikimizin de şaşırması bir oldu.

İşte şimdi sinirlendirdin beni...

Gelen kişi Umut'un çocukluk arkadaşıydı. Cafe de elini öperken gördüğüm kız. Onun ne işi vardı burada? Bu romantik anı bölmüştü ve bu durum beni sinirlendirmişti.

O da beni görünce şaşırmış olacak ki benim sormam gereken soruyu önce davranıp bana sordu. "Senin ne işin var burada?"

Tam cevap verecekken Umut çoktan cevabını vermişti bile. "Asıl senin ne işin var burada?" diyerek ağzının payını verdi. Konuş aslanım konuş. Sen kimsin de buraya geldin, buraya sadece Sevil gelebilir de.

Ayağa kalkıp Umut'a bakarak, "hemen geliyorum." dedim ve bonus kafalıyı kolundan tutup, dışarı çıkartıp kapıyı kapattım. "Bir daha seni onun yanında görürsem çok fena olur haberin olsun." dedim. Gözlerini sıkıca kapatıp öylece dikilmeye başladı. "Hadi konuş bir şeyler söyle" dedi işaret diliyle hızlıca.

"Ne yapmaya çalışıyorsun bilmiyorum ama Umuttan uzak dur bonus kafa" dedim sesli bir şekilde. Gözlerini açıp, "ben bonus kafa değilim." dedi. "Hayır öylesin" dedikten sonra duraksayıp tekrar konuştum. "Ben bunu işaret dilinde sana söylemedim ki" dedim.

"Söylemedin çünkü duydum" Nasıl duymuş olabilirdi ki. İşitme engelli değil miydi?

"Nasıl duydun ya" diye sordum.

"Bi' ameliyat var onun sayesinde. Eğer Umut'un peşini bırakırsan onun da ameliyat olmasını sağlarım." dedi hızlıca el işaretiyle.

Umut'un duymasını hatta konuşmasını bende isterdim. Ama bu bonus kafanın doğru söylediği ne malumdu. Belki de onun peşini bırakmam için uydurduğu bir şeydi. Ben mavili yarimi bu bonus kafalıya bırakır mıyım hiç? Bırakmam.

"Avucunu yalarsın. Umut'u sana bırakmam" dedim sesli bir şekilde ve devam ettim. "Hadi şimdi naş" dedikten sonra arkasından gidişini izledim.

Odaya Umut'un yanına gidip, "benim gitmem lazım geç oldu." deyip çantamı alacağım sıra, "Biraz daha kalsaydın, niye hemen gidiyorsun? Gerçekten niye gelmiş buraya bilmiyorum." dedi. Ne kadar kalmak istesem de şimdilik gitmem gerekliydi. Aras Bey'e bu konu hakkında danışmam lazımdı. Belki bi tanıdığı varsa bile Umut'un duyma ihtimalini sorup öğrenebilirdi. Bence elinden geleni yapardı. Aras Bey, kalbi güzel biriydi. Böylesine kalbi güzel olan birinin kalbi taşlaşmaya yüz tutmuş biriyle birlikte olmasına göz yumamazdım. Şimdilik bu konuyu düşünmek için eve gitmem gerekliydi. Yarın olduğunda ilk iş Aras Bey'in odasına gitmek olacaktı.

Sabah olduğunda annemle kahvaltıyı hazırlayıp yedikten sonra sofrayı kaldırıp tekrar odama geçtim ve hazırlanmaya başladım.

"Anne çıkmam lazım görüşürüz." deyip diyeceği şeyi beklemeden ayakkabımı giyip çıktım evden. Aras Bey'in cafesine vardığımda odasına girmeden önce lavaboya gitmem gerekliydi.

İşimi hallemek için lavaboya girip boş bulduğum yere girdim ve içerden kapıyı kitledim. İşimi halledip çıkacağım sıra dışarıdan gelen seslerin yabancı olmadığını anlayınca durup dinlemeye başladım.

"Arasla konuşmak falan istemiyorum şu oyuna son verelim artık Derin" dedi sesinden yağmur olduğunu anladığım kişi. Anlaşılan bunlar buraya bu konu hakkında konuşmak için gelmişti. Bu yüzden telefonun ses kaydını açıp konuşulanları kaydetmeye başladım.

"Saçmalama Yağmur, birkaç gün daha dayan." dedi Derin.

"Salak gibi yüzük almış bide bana. Ama yüzük baya pahalı. Geçen gün satıp yolda bir yerde kaybettim dedim. Olsun sorun değil senden daha değerli değil, yenisini alırım dedi. Böyle salakların parasını yemek çok kolay gerçekten." dedi ardından kahkaha atarak. Ben konuşulanları şaşkınlıkla dinlerken beni daha da şaşırtan bir şey söyledi Derin.

Ben Kusurlarımla BenimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin