Multi de resim var.
İyi okumalar.
Okuduğum şeyle birlikte adeta dilim tutulmuş, gözlerimden yaşlar süzülmeye başlamıştı.
Not defterinde, "Ağlayan kayalıkların orada ölmek isterdim 05.07.2019" yazıyordu. Hemen bir altındaysa, "Bugün ölmek en çok bana yakışacak 09.09.2019" yazıyordu. Bu yazılanları okuduktan sonra şoka girmiştim. Umut ağlayan kayalıkların orada intihar edecekti. Buna engel olmam lazımdı.
Kendime gelip odadan çıktım ve hızlaca ayakkabılarımı giyinip yola koyuldum. Umut aklındakini gerçekleştirmeden onu bulmam lazımdı.
Saate baktım dokuza geliyordu. Bu saatte orada kimse olmazdı ve Umutta bunu bildiği için muhtemelen orayı tercih etmişti. Onu kurtaracak hiç kimse olmayacaktı orada ve Umut hayatına son verecekti.
Neden ölmek istiyordu bilmiyorum ama ölmesine izin vermeyecektim. En çok yaşaması gereken kişi ölmemeliydi.
'Lütfen ölme Umut, lütfen ölme' Hayır, hayır buna izin vermeyeceğim. Umut'un hayatına son vermesine izin vermeyeceğim. Umut'u daha yeni bulmuşken onu kaybetmek istemiyorum.
Hızlıca ağlayan kayalıkların olduğu yere doğru giderken içimden 'lütfen ölmesin' diye geçirdim. Zaman daralıyordu ve Umut'un evden saat kaçta çıktığı belirsizdi. Bu yüzden daha da hızlı olmam lazımdı. Lakin her bir adımda nefes nefese kalıyor adımlarım inatla yavaşlıyordu. Hızlanmasını istediğim bu adımlar güçsüzleşmeye başlıyordu. Ayaklarım titriyordu ve buna engel olamıyordum. Kalbim göğüs kafesimden çıkacak kadar hızlı atıyordu. Umut'u bir daha göremeyeceğim korkusuyla daha da titriyordu vücudum. Sanki dokunsalar düşecek gibiydim ama güçlü olmam gerekiyordu.
Bir taksiye binip ağlayan kayalıkların olduğu yere vardım. Kayalıklar da ilerlerken, "Umuuuuut" diye bağırdım. Aklım yerinden gitmişti sanki. Duymayan birisine sesleniyordum ve duymayan birisini koskoca yerde bulmak çok zordu. Eğer onu burada bulamazsam ve zamanında yetişemezsem... Hayır onu bulacağım, onu ne olursa olsun bulacağım.
Bacaklarımın inadına daha hızlı koşmaya ve etrafa dikkatlice bakmaya çalışıyordum.
Biraz ilerde siyah giyinmiş birisini görünce, Umut olduğunu düşündüm ve dikkatlice kayaların üstünden yürümeye başladım. Buradaki kayalarda yerinden oynama riski vardı ve çok dikkatli olmam lazımdı. Siyah giyinen kişinin Umut olduğunu anlayınca, derin bir nefes aldım ama hâlâ tehlike sona ermiş değildi. Gözümün önünde kendine suya bırakabilirdi.
Gözümün önünde onun kendini suya bırakışını izleyemezdim. Hemen 5-6 kayalık arkasındaydım ve beni fark etmemişti. Bir şekilde arkasını dönüp beni görmesini sağlamalıydım.
Seslensem duymazdı, yanına kadar yaklaşıp omzuna dokunsam ürküp denize düşebilirdi. Nasıl beni fark etmesini sağlasam diye düşünürken büyük kayaların üstünden, küçük bir taş parçası alıp ileri doğru attım ve suyun üste doğru çıkışını izledim. Lakin o bunu fark etmemiş olacak ki kıpırmadan öylece boşluğa bakarak duruyordu.
Biraz daha büyük bir taş parçası aldım ve onun görebileceği bir tarafa attım. Su ilkinden daha fazla sıçramıştı ve Umut kafasını o tarafa doğru çevirmişti. Bir tane daha taş alıp suya atmamla birlikte nihayet arkasını dönmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ben Kusurlarımla Benim
Teen FictionTAMAMLANDI. Duymayan birisine aşık olunur mu? Olunur, ben aşık oldum. Hiç duymadığım o sesine, anlam dolu gözlerine, o masum çocuk kalbine... Kusurlu iki insan birbirlerinin yaralarını kapatmaya çalışırsa ne olur? Büyük bir aşk mı çıkar ortaya yok...