Ben Kusurlarımla Benim

Yaralarını Sarmama İzin Ver

Multimedya Eren. (Psikolog)

Okudukça kim olduğunu anlayacaksınız.

Kendimi mutluluğa giden yolda ayak serçe parmağımı sehpaya vurmuş da yığılıp kalmış, mutluluğa ulaşamamışım gibi hissediyorum. Nazar değdirdiler aşkımıza. O kem gözlü, çalı bacaklı Derin yüzünden oldu. Gözleriyle nazar değdirdi, o girdi aramıza. Şimdi Derin'i anlatmaya kalkışsam, anlatmaya kelimeler yetmez. Köpek desem köpeğin hatırı kalır. Canavar desem olmayan canavar darılır. Öyle bir yaratık bir şey bu ya. Öyle bir vicdansız.

Ellere gittin benim için artık bittin Umut bey. Şaka şaka bitmedin. Bitemezsin ki.

"Sevil gel kızım misafirliğe gidiyoruz." diye seslendi annem elinde sarma tabağıyla içeri girerken. İnce ince sıra halinde dizilmiş 'Sevil abla ye bizi' der gibi bana bakıyorlardı. Hayır, yiyemem bakmayın öyle. Ağlamayın lütfen ablanızın şu an hiç yiyesi yok sizi ama daha sonra midemde toplaşıp istediğiniz kadar oynacaksınız. Söz!

Ben sarmalara bakmaya devam ederken, "karşıya biri taşınmış mahallecek toplaşıp hoş geldine gideceğiz. Sende geleceksin." dedi.

"Mahallecek gideceksek babam da gelseydi o zaman" diyor sarma yiyesim geldiğini farkına varıp tabağa uzanacakken sarma canavarı annem tabağı geri çekip almama engel oluyor. İzin vermiyor canlarım yiyemeyeceğim sizi. Affedin.

"Ben niye geliyorum?" deyip yorganı kafamın üstüne kadar çektim. Yorganı üstümden hızlıca çekip almasıyla, "Oğlu psikolog olacakmış sende gel de seni görsün, belki beğenir. Belli olmaz bu işler tombiklerden hoşlanıyor da olabilir." dedi. Öyle ölmem anne hanım füze at. Kadın beni bildiğin gömüyor. Milletin annesi kızını prenses kızım diye sever benim annem beni cadı kızım diye seviyor. Üvey miyim ben ya ? Hani annelerin gözünde evlatlar çok güzel görünüyordu. Bu da mı yalandı.

Kafamı ısrarla hayır anlamında salladım. "Yaş pasta yapacak olan varmış," deyince gözlerimi yuvasından çıkacak gibi açtım. Yaş pasta demek mutluluk demek ve ben mutluluğa giden yolda vampirden hızlı koşarım.

Üzerimde ne varsa olduğu gibi kapıya yöneldiğimde annem ayağıma tekme atıp, "git üzerini giyin." dedi. Gayette şıkım hem benim ineklerle işim olmaz. O gitsin ders çalışsın azıcık daha. Altıncı hissim çok kuvvetli daha şimdiden tipini tahmin edebiliyorum. Gözlüklü, sivilceli, asosyal bir şeydir. O tür insanlarla ne işim olur benim. Test test diye dolaşır evin içinde. Aman aman uzak dursun benden.

"Anne siz hoş geldin demeye gittiğinize emin misiniz? Bana daha çok görücüye gidiyormuşsunuz gibi geldi de." deyip laf soktum sana bakışımı fırlatıp kapıyı açtım.

Terliklerimi de giyinip, "hadisene," demeyi de ihmal etmiyorum herhalde. Sayın yaş pasta beni bekliyor. Bekletmeyelim, ağlar. Ağlarsa çikolatası erir. Yazık ama o yaş pastacağıza.

Annem gözlerini devirip, "iyi ne yaparsan yap." deyip çekmeceden parfüm sıktı kendine. Tabii birkaç fıs da bana sıkmayı unutmuyor. İlla beni psikoloğa beğendirecek ama sen bir sor acaba ben beğenecek miyim? Hayır tabii ki de!

"En azından güzel kok." deyip yola koyuluyoruz. Yaş, yaş, yaş pasta diye sayıklıyorum içimden. Canım yaş pasta, azıcık daha dayan geliyor Sevil ablan. Hepiniz ağzıma düşeceksiniz merak etmeyin. Düştü düştü yaş pasta Sevil ablasının ağzına düştü.

Yeni gelen komşunun evine nihayet geldiğimizde bir sürü kişinin bizden önce geldiğini görünce ne uşakmış ya diye geçirdim içimden. Teyzeler işte abartmaya yer arıyorlar.

Biraz daha etrafa bakındıktan sonra o kişiyi görmemle kendisini baştan aşağıya süzmem gecikmedi.

Uzun ve açık kestane saçlarını sanki ahenkte dans etmelerini ister gibi özenle geriye doğru atmış, aynı renk tonunda kaşlarıyla uyumu sağlamıştı. Saç rengi o kadar güzeldi ki acaba saçlarında boya mı var düşüncesi yaratıyordu. Üst dudağı ince, alt dudağı ona nazaran daha kalındı. Göz altı torbaları hafiften belli oluyordu. Sanki geceden kalma uykusuzluğu varmış gibiydi.