Ben Senin Sesin Olurum

2K 386 58
                                    

İyi okumalar. 💙

Elimden defteri yavaşça bırakırken okuduğumu anlamış olacak ki, "Hayır, hayır ben katil değilim." dedi üst üste.

Bu yazılan şey gerçek miydi yani?

Defterde, "Ben ailemi öldürmek istemedim." yazıyordu. Ne demekti şimdi bu, gerçekten ailesini mi öldürmüştü ? Umut katil miydi ?

"Sakın bana okudum deme" dedikten sonra eğilip günlüğü yerden aldı. Tekrar bana baktığı sıra hayır anlamında başımı salladım.

"Okudun değil mi " dedi hızlıca. Cevap olarak, "hayır, hayır okumadım." dedim başımı hayır anlamında sallarken.

Okudum dersem beni de öldürür müydü? Hayır Umuttan bahsediyoruz, böyle bir şey yapmazdı ama orada yazılan şey neydi o zaman? Nasıl bir açıklaması olabilirdi ki o yazının. Ona inanmak istiyordum, o yüzden her ne olursa olsun soracaktım.

"Evet okudum" dedim biraz da ürkerek ve derince bir nefes alıp konuşmaya devam ettim. "birazını okudum ve okuduğum şey" dememle üsteme doğru gelmeye başladı.

"Ailemi öldürmedim gibi bir şey yazıyordu." Geri geri yürümeye başladı ve kafasını salladı.

"Ben bir şey yapmadım. Ben suçsuzum " dedi.

"Umut her ne dersen de ben sana daha şimdiden inanıyorum. Şimdi söyle ne demek istedin orada?" diye ısrar ettim.

Aynı şeyleri tekrarladı. "Ben suçsuzum, ben öldürmedim" dedi. Yanına yaklaştım yanaklarını avucumun içine aldım ve tane tane bir şekilde, "Umut eğer söylemezsen senin katil olduğunu düşüneceğim" dedim. Yere çöktü ağlamaya başladı. "Ben katil değilim" dedi elleriyle hızlı hızlı. Bende yanına yere çöktüm.

Gözlerime bakıp, "Annemle babamın 1 erkek kardeşimden sonra bir süre çocuğu olmamış. Sonra ben olunca annem mutlu haberi babama vermek için söylediğinde babam o kadar sevinmiş ki mutluluktan kalp krizi geçirmiş" dediğinde ağlaması daha arttı. Öylece donakaldım. Ne diyeceğini bilemediğin anlar olur ya. İşte o onlardaydım.

Sanki hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Ağlarken sesi çıkıyordu ama çıkardığı sesler çok saçma seslerdi. Sanki bağıra bağıra ağlıyordu da sesi bu kadar çıkıyor gibiydi.

Onun gözyaşlarını silerken anlatmaya devam etti. "Annem çok üzüldü herhalde 7 aylıkken erken doğum yapmış ve doğumda..." Ona sarıldım. Devamını getirmesini istemedim. Çünkü ne diyeceğini az çok anlamıştım.

O ağlarken bende ağlamaya başladım. Sarılmayı bırakıp, "Sen suçsuzsun, senin bir suçun yok ki" dedim. Kafasını salladı, "Hayır anlamıyorsun eğer ben hiç olmasaydım onlara bir şey olmayacaktı." dedi.

"Sen suçlu değilsin suçu kendinde arama." dediğimde ayağa kalktı bende ayağa kalktım.

"Yoruldum ben artık yoruldum ellerimle insanlara bir şey anlatmaktan yoruldum. Bu alfabeyi bilmeyen insanların beni anlamamasından yoruldum. Sanki onlardan farklıymışım gibi bana bakmalarından da yoruldum. Sesimin çıkmamasından da yoruldum" dediğinde kalbimde öyle bir acı oluştu ki ben bu acıyı nasıl tarif edeyim. Ben seni anlıyorum nasıl diyeyim ona. Bütün sesleri duyup konuşabiliyorken anlamanın yanından bile geçemem.

Ellerini dizine koydu bağırmaya başladı ama sesi yarım yarım çıkıyordu. "Bak duyuyor musun? Avazım çıktığı kadar bağırıyorum ama sesler boğazımda düğüm olmuş sanki. Hiçbiri dışarı çıkamıyor, sanki orada hapsolmuşlar." Hiçbir şey diyemedim. Sarıldım. Belki 15 dakika belki de daha da fazla öylece sarıldık. En azından sarılarak yardım etmek istedim. Ne yaşadığını tam olarak anlayamazdım ama ben artık ondan bir parça gibiydim. Sanki onun canı yandıkça benim de canım yanıyordu. Ben eğer ondan bir parça gibi hissediyorsam, ben onun sesi olabilirdim. Sarılmayı bırakıp yanağındaki yaşları sildim.

"Ben... Ben senin sesin olurum." dedim. Anlamadı sanırım. Hiçbir tepki vermedi. El hareketiyle tekrarladım. "Ben senin sesin olurum."

"Anlaşmak için kelimelerce konuşmaya gerek yok ki ben seni hiçbir şey söylemiyorken de anlıyor ve seviyorum. Şimdi kendini suçlu falan hissetme, sen olmasaydın muhtemelen onlar yine hayatta olmayacaktı. Sen katil değilsin Umut." dedim hepsini tane tane söylerken.

Umut, umudum. Adı gibi umut dolu olanım. Neler yaşamış bunca zamana kadar. Dışarıdan gören mutlu zanneder o muhteşem gülüşünün ardından. Ama Umut mutlu olmayı fazlaca hak eden mutsuz birisi. Ve ben onu mutlu etmek için elimden geleni yapacağım. Bu yaşadığımız duygu aşksa eğer ben her zaman onun yanında olmalıydım.

"Sen benim sadece sesim değil, her şeyim olmuşsun." dediğinde tebessüm edip defteri elinden alıp yazdığı o kısmı açıp yırttım.

"Bu sayfa burada durdukça ve sen her defasında yazdıklarını okudukça kendini mutsuz ve suçlu hissetmeye devam edeceksin." dedim ve kağıdı ona uzatarak, "Şimdi al bu kağıdı yırt." diye ekledim.

Hayır anlamında başını salladı ve 2 adım geri gitti. "Hadi kurtul şu kağıttan" deyince kağıdı elimden alıp önce ikiye sonra dörde olacak şekilde yırttı. Kağıt parçalarını yere doğru bırakırken, "ama yine de unutamıyorum her şey bu kadar basit değil" dedi.

"Suçsuzken kendini suçlamayı bırak o zaman" dedim ve marketten aldıklarını yerden alıp, "madem bunları aldın hadi bi' film izleyelim" diye devam ettim. Gözyaşlarını silip hafifçe olumlu anlamda başını salladı. Biraz daha sakinleşmiş gibiydi.

Aldıklarını açarken bir film açıp izlemeye başladık. Ben filmi sesli bir şekilde izlerken ne dediklerini tam olarak anlarken Umut'un böyle sessiz bir şekilde izlemesi ve ne dediklerini tam olarak anlamaması beni üzüyordu. Onun nasıl hissettiğini anlamak için filmi sessize alacaktım ve öyle izleyecektim. Umut filmin sesini kıstığımı fark etmesin diye "bana su döker misin?" dedim. Bardak alıp su dökmeye başladığı sıra filmin sesini tamamen kıstım.

Suyu getirip yanıma oturdu ve filmi izlemeye devam ettik. Bir şeyi sessiz bir şekilde izlemek ve dediklerini anlayamamak gerçekten kötüymüş. Dudak okumak fazlasıyla zor ve zahmetli. Konuşulan şeyi anlayana kadar geçip gidiyordu ve ne konuştuklarını anlamadan izlemek fazlasıyla sıkıcıydı.

Filmin ortasında filmi dondurup filmin sesini açtı ve "Neden sessiz bir şekilde izliyorsun?" diye sordu. Sesini kıstığımı görmüş müydü?

"Nasıl anladın?" diye sordum.

"Komik olan yerlerde tepki göstermiyorsun. Hiç mimik oluşmuyor suratında." dedi hemen ardından. Konuşulan şeyleri anlamadığım için tepki göstermiyordum. Öylece bakıyordum ama onu anlamak istiyordum.

"Seni anlıyorum demek için gerçekten anlamak lazım. Bende bu yüzden sesini kıstım, seni daha iyi anlayabilmek için." dedim gözlerinin mavisine bakarken.

Cevap vermek için elini havaya kaldırdığı an kapı açılınca kafamı o tarafa çevirdim. Söyleyeceği şeyi söyleyemeden onun da bakmasıyla ikimizin de şaşırması bir oldu.

İşte şimdi sinirlendirdin beni...

Bölüm hakkındaki yorumlarınızı bekliyorum.

Ben Kusurlarımla BenimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin