Bu bölümü eceongun 'e ithaf ediyorum.
Multimedya Sevil' in bisikleti.
İyi okumalar🌺
Mektubu açıp okuduğumda, "YİNE ONU AFFETTİĞİNE İNANAMIYORUM. SENİ O KADAR ÜZDÜKTEN SONRA NASIL AFFEDERSİN? NEYSE ARTIK KARŞINA ÇIKMA ZAMANI GELDİ. YARIN ÖĞLEN DE BENİ LUNAPARKIN ORADA BEKLE. NE DE OLSA ORADA BEKLEMEYE ALIŞIKSIN.
-HAYLAZ" yazıyordu.
Ayakkabımı hiç çıkarmadan söylenen adrese gitmeye karar vermiştim. Bu mektupları gönderen artık çok olmuştu. Yanına gidecek ve bir daha kapıma mektup göndermemesini söyleyecektim. O kadar mektubu ya ailemden biri bulup açıp okusaydı? O yüzden o kişiye haddini bildirecek, ağzının payını verecektim.
Tam söylediği yere gidecekken yolun karşısından Eren'in bana doğru yaklaştığını ve bana el salladığını görünce duraksadım ve yanıma gelmesini bekledim.
Yanıma yaklaşıp, "Merhaba Sevil, senin sayende projeden tam puan aldım. Bu arada o adama psikolojik destek veriyorlar. Bizim kampüsteki profesör, kalması için çok daha iyi bir yer ayarladı. Sayende adam daha iyi Sevil." deyince çok sevinmiştim. O adam mutlu olmayı fazlasıyla hak ediyordu.
"Gerçekten çok sevindim. İyi olmuş daha iyi kalacak bir yer ayarlamaları. Bu arada bir şey soracağım. Sizin profesör neden o adamla bu kadar ilgilendi ki?"
"Askerde hayatını kurtarmış."
"Anladım, sevindim adamın adına. Biraz meşgulüm sonra görüşelim mi?" dedim ve elini olur anlamında sallayınca, buluşma noktası olan lunaparka doğru yol aldım.
Söylediği yere vardığımda etrafıma bakınmaya başladım. Haylaz denilen kişi belki de buradaydı ve ortaya çıkmıyordu. Beni uzaktan izliyor bile olabilirdi.
Bir sürelik bekleyişin ardından saate baktığımda, yarım saattir burada beklediğimi fark ettim. Görende çok önemli birisi gelecek zanneder. Alt tarafı düşünceleri hala çocuk kalmış birisi.
Beklemeye devam ederken, omzuma bir el dokununca aklıma bir isim geldi. Bu elin sahibi Umut muydu? Arkamı döndüğümde Umut'un olmadığını anlamıştım ama yine de gördüğüm kişi beni şaşırtmıştı.
"Senin ne işin var burada?" dedim. Karşımdaki kişi tutunamayanlar kulübünde tanıştığım öpücük atma tiki olan Eymendi.
"Evet, ben beklediğin kişiyim." dedi ellerini iki yana açıp 'işte ben geldim' der gibi.
"Peki neden bana mektup gönderip duruyorsun?" diye sordum hesap sorarcasına.
"Tamam, anlatacağım ama şöyle bi' oturalım." dedi banklardan birini göstererek.
Bankın bi tarafına Eymen, bir tarafına ben geçtim ve konuşması için ona hadi anlamında bir bakış attım. "Biliyorsun ki ben Umutla arkadaşım" dedi. Hiçbir şey söylemeyip evet anlamında başımı salladım.
"Onunla yetimhaneden arkadaşız." deyince donup kaldım öylece. Umut yetimhanede mi büyümüştü? Annem, babam yok derken ciddi miydi?
Surat ifademden anlamış olacak ki. "Sanırım sen bunu yeni öğreniyorsun. Neyse konumuz şu an bu değil." diye ekledi.
"Bak sen çok iyi birisin. Yani seninle oturup uzun uzun konuşmuşluğumuz yok ama Umut durmadan seni bana anlatınca ben de onu kıskandım. Başta herkes Oğuzdan uzak dursun diye sana mektup yolluyordum. Çünkü bir şekilde engel olacağını biliyordum. Sonrasında Umut seni öyle güzel anlatınca onunla konuşmamanı, benimle konuşmanı istedim. Benim yakın arkadaşım ol istedim ve Umuttan seni soğutmaya çalıştım. Özür dilerim sizi ayırmaya çalıştığım için ve en önemlisi çocukluk arkadaşı mı kıskandığım için."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ben Kusurlarımla Benim
Novela JuvenilTAMAMLANDI. Duymayan birisine aşık olunur mu? Olunur, ben aşık oldum. Hiç duymadığım o sesine, anlam dolu gözlerine, o masum çocuk kalbine... Kusurlu iki insan birbirlerinin yaralarını kapatmaya çalışırsa ne olur? Büyük bir aşk mı çıkar ortaya yok...