33. Bölüm "Yazık oldu :( "

3.5K 252 40
                                    

ZEHRA'DAN...

Koridorda insanı aşıp kalabalıkta Onuru bulmaya çalışıyordum. Elimdeki kafesi yukarı kaldırıp titredim. Sonra kimse fark etmesin diye iyice sakladım. Neden mi Onur? Hemen anlatim.

Kampta bana 'ceza mı bekliyorum' gibi şeyler zırvaladığı için onu daha fazla bekletmiyim dedim. Aslında onu bu kadar iyi tanıyor olmam onun için çok sağlıklı değildi. Elimdeki kafeste de fare var. Öyle hemen ıy yapmayın! Bende meraklı değilim elimde kafes olsa bile bir fare taşımaya... Bunu Onurun çantasına koyacağım. Eğer planlarım ve zamanlamalarım tutarsa çok fena şeyler olacak. Okumaya devam...

Koridordan sağa dönüp daha sakin bir koridora girmiştim. Onur hemen önümdeydi. Mesele onu bulmak değil, mesele bu fareyi çantasına koymakta yeğennn... Tamam saçmaladım, ezele bağladım.

Çantasına nasıl koyacağımı da düşünmüştüm. Bir kaç kez prova bile yapmıştım. Onur doğru ilerleyip adımlarımı hızlandırdım. Sırtı bana dönük olduğu için bu kolay olacaktı. Çantasını tuttuğum gibi onu etrafımda döndürmeye başladım. Onur daha ne olduğunu anlamadan fareyi kafesinden çıkarıp çantasına attım. Ayy... Çantasını bırakıp çıkışa doğru koşmaya başladım. Benim olduğumu anlamasın diye kapşonlumu kafama geçirdim.

"Hey... ne yaptığını sanıyorsun?! Gel buraya! Kaçma!!" Diye bağırıp peşimden koşmaya başladı. Bir sorunumuz daha vardı. Onur çok hızlı koşuyordu. Beni yakalamadan onu okuldan çıkartmam lazımdı. Ve sonra eğlenceye devam...

Okulun o geniş beyaz demir kapısından geçip okul sınırlarını arkamda bırakırken okulun aşağısında bulunan parka koştum. Daha önceden hazırlanmış olan su tabancaları ellerinde miniklerin arkasına geçtim.

"Geliyoooor!!" Diye işaret verdiğim de çocuklar hemen su tabancalarını çıkarıp Onurun geldiği yöne doğrulttu. Beni görmesin diye bir kaydırağın arkasına geçip saklandım.

Onur parka girdiğinde şaşkınlıkla etrafa bakıp bir anlam vermeye çalışırken çocuklar içi renkli boyalarla dolu su tabancalarını Onurun üstüne boşalttılar. Kaydırağın arkasında gülmekten yere yapışmışken son anda aklıma gelen işareti yaptım. "Teyzem sıra sizde." Dedim bankta oturan teyzeye. Hemen ayağa kalkıp iş çantasını içinden yumurtaları çıkardı. Bunu gören diğer teyzeler de çıkardı ve Onurun üstüne atmaya başladılar. Bende yanlarına gidip bir kaç tane aldım.

Tam kafasına...
Yine kafasına...
Veee.... yine kafasına... tombala!!

Kafası yere eğik olan Onurcuğu kafasını sinirle ağır çekim kaldırdı. Gözlerinden ateş çıkarabilse yapardı. Ben dedim. Onu bu kadar iyi tanıyor olmam onun için sağlıklı değil. Onurun yumurtaya alerjisi vardı. Birazdan domates gibi kızarıp balon gibi şişecekti. Gözleri benim gözlerimi bulduğunda 'ao' diyip koşmaya başladım.

Peşimden koşup tam bana yetişeceği sırada çamurun üstünden atladım. Onda atladı ama benim amacım onun atlaması değildi.

3...2...1... veee kitapları çamura düştü. Tam zamanında! Fareyi dünden beri aç koyduğum için Onurun çantasını kemirmiş ve kitaplarını yere düşürmüştü.

Onurun bir özendiği konu daha: Cool olabilir ama çalışkan ve defterlerine gözü gibi bakar...

Dönüp çamur olan defterlerini toplayayım derken fareyi gördü ve kız gibi çığlık atıp çantayı fırlattı. Yazık oldu fareye...

× KUZEN ×Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin