Kaçış

5.7K 313 902
                                    

Medya; Karanlık- Tanıtım Videosu.

                          ☆☆☆

Günümüz-İstanbul

Kulaklığım, mozaik kekim ve sade kahvemle kendi küçük dünyama sığınmıştım yine. Ne zaman bir şeylerden kaçmak, kendimden uzaklaşmak istesem ayaklarım beni buraya getiriyordu.

Belkide Anne ve Babamın sonsuz uykuya yattığı toprak evlere yakın olabilmek içindi burada olmam. Babamdan geriye sadece boş bir mezar kalsada bence ruhu annem ile birlikte oradaydı ve ben onların yanına aittim. En yakınına.

Kafe Mona Lisada her zamanki köşeme geçmiş şehrin tüm gürültüsünden, kaosundan kurtulduğum anların keyfini çıkarıyordum.

Gökyüzü bugün daha fazla griydi sanki. Böyle havalar benim gibi romantik insanlar için biçilmiş kaftandı. Yazmak bana hayat veriyordu. Kalbimdeki her şey beynimde kelimelerle can buluyor ve kalemimden kağıda dökülüyordu.

Siyah deri kaplı defterimi ve dedemin doğum günümde aldığı dolma kalemi masanın üzerine koydum. Cümlelerim zihnimde boğuşurken tek yapmam gereken içlerinden doğru olanları seçmekti.

Yüreğim alışmalı yokluğuna,
Sanki dokunmamışsın gibi silmeliyim tenimden izlerini.
Nefesin nefesime hiç karışmamış gibi;
Sesini anımsatan melodiler derinliklerine gizlenmeli zihnimin.
Gözlerinin akşam güneşine özenmesinden değil ayrılığımız,
Yoksa sende biliyorsun onları ne çok sevdiğimi.
Sadece bir gece yarısı, kirpiklerinden başlayıpta umutlarınıda yakmak istemedi yüreğim.
Benim karanlık hayallerim ve siyah kelebeklerim vardı parmak uçlarımda.
Kırık kanatları avuçlarıma döküldüğünde anladım ki senide harabeye çevireceğim.
Belki birgün gece karasına alışırda gözbebeklerin
Ve bende korkusuzca seni sevebilirim.

Ben kelimlerin dünyasına daldığımda soğuyan kahvemden bir yudum alıp masanın üzerine bıraktım. Her şeye geç kalıyordum. Bir bardak kahveye bile.

Kafeden çıktığımda yüzüme vuran o soğuk hava birazdan somutlaşacak ve ölüm gerçeğiyle karşımda duracaktı.
Benim deyimimle toprak evler, halk arasındaki sevimsiz adıyla mezarlığa varmama sadece birkaç adım kalmıştı. Yine her zamanki klasik konuşmamı yapacak ve onlardan cevap alamayacağımı anlayınca beklemekten vazgeçip evin yolunu tutucaktım.

Deniz Özhan, Yalın Özhan...

Anne ve babamın isimlerini yan yana evlilik cüzdanında yada ne bileyim bir davetiyede görmek isterdim. Beyaz ve soğuk mezar taşlarında değil.

"Evet çifte kumrular , biricik kızınız geldi."

Islanmayı umursamayarak annemin mezarının ayak ucuna oturdum.

"Beni merak ediyorsunuz biliyorum ama dedem umduğunuzdan çok daha iyi bir iş çıkarıyor buna emin olun. Ben... bende iyi olmaya çalışıyorum. Sizsiz ne kadar iyi olabileceksem o kadar iyi."

Gözümden akan yaşı elimin tersiyle sildim. Her seferinde ağlamayacağıma söz veriyordum ama tüm gelişlerimde göz yaşlarım onlara kavuşmayı umarak terkediyordu kurumaya başlamış göz pınarlarımı.

"Merak etme baba senin için nefret ettiğim fizik dersine bile çalışıyorum."

Gülümsememe engel olamadım. Lisede annemin fizik dersinin çok kötü olduğunu ve babamın ona sürekli ders çalıştırdığını anlatırdı dedem.

"Senin gibi bir yakışıklı bana ders çalıştırsa fizik profesörü olurdum baba ama malesef öyle biri yok. Ne kadarda annemin kızıyım değil mi?"

KARANLIK "Yol Arkadaşının Kiraz Çiçeği"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin