Yıllardan henüz 1603 idi ve Sultan Mehmed Han 20 Aralık gecesi aniden yakalandıkları bir hastalık sonucu yatağa düşmüşlerdi. Oğlunun hastalığını işiten Safiye Valide Sultan oğlunun bu durumu karşısında gerçekleşmesinin mümkün olabileceği bir ölüme karşı akıllarında bir taht namzetti seçmelilerdi. Zira kendisinin seçmediği birisi çıkarsa eğer tahta saltanatına son verebilecek bir padişah olurdu. Buna karşı Sultan Mehmed Han'ın hayatta kalan evlatları ne kadar küçük olmuş olsalarda en kötü ihtimale karşı şehzadelerden birisi tahta çıkmalıydı. Safiye Valide Sultan oğlu hünkarın gittikçe ağırlaşan durumu karşısında en büyüğü hala 14 yaşında olan Handan Sultan'ın oğlu Şehzade Ahmed'in hünkarın diğer eşi olan Halime Sultan'ın henüz çok küçük olan oğlundan daha tecrübeli sayarak onun tahta geçmesi için seferber oldu. 21 Aralık sabahı Sultan Mehmed Han'ın 37 yaşında yakalandığı hastalığına daha fazla dayanamayıp yenik düşüp vefat etmesi üzerine, Safiye Valide Sultan bu acı haberi vermek üzere torunu Şehzade Ahmed'i acele bir şekilde yanlarına çağırttılar. Acısını ve kederini kalbine gömen Valide Sultan nihayet torununun da saltanatınıda görücekti. Torununu karşısına aldı ve o acı haberi açıkladı;
- Safiye Valide Sultan: Bizim pek kıymetli aslan torunumuz gel şöyle de sana söylüyeceklerimizi can kulağıyla dinleyebilesin. Zira sana diyeceklerimiz hem seni hemde hanedanımızı yakından ilgilendiriyor. Az evvel işittiğimiz bir haber bizi derinden yaraladı. Bizimi biricik evladımız, kıymetli hünkarımız Sultan baban Mehmed Han yakalandıkları hastalığa yenik düşmüşler..Hekimler ne kadar çabalasalarda yinede babanın illet hastalığına çare bulamadılar aslan torunumuz.Baban Mehmed Han az evvel bu fani dünyadan göçtü..
Bu acı haber Karşısında şaşkınlığa uğrayan Şehzade Ahmed artık hayatta olmayan babasına Karşı düşünceli Bir bakışla uzun uzun baka durdu. Sabah güneşinin doğmasıyla haberi alan Şehzade Ahmed Safiye Sultan'ın da ağzından çıkan Bir kelam söz ile artık cümle Osmanlı mülkünün yegane Sahibinin artık kendisinin oldugunu anlamıştı. Şaşkınlığını hala gizlemekte zorlana Şehzade Ahmed Babaannesi Safiye Sultan'a A.Ş. Döndü dediklerine cevap vermek Için Tüm gücüyle derin Bir Nefes aldı;
- Sultan Ahmed: Sultanım duyduklarım doğru mu? Yoksa Hünkar babam gerçekten de..
- Safiye Valide Sultan: Ne yazık ki doğru bizim aslan torunumuz. Onca zaman sonra yine bir evlat acısı ile sarsıldı yüreğimiz. Artık evladımız Sultan Mehmed Han yoklar.. Lakin artık sen varsın bizim torunumuz. Zira yasımızı tutmak, acımızı yaşamak bir yana hanedanımızın akıbetide bizim için herşeyden mühimdir. Taht fazla süre boş kalamaz aslanımız. Bunun için şimdi aç kulaklarını ve bizi iyi dinle. Bak artık bu doğan gün senin günün, bu doğan güneş senin güneşindir ve hanedanımızın, cümle Osmanlı mülkünün sadetli tahtı da bundan böyle senindir!
Artık sıradan bir şehzade olmayan Ahmed Osmanlını 14. Padişahı idi. Sarayda bunlar yaşanır iken Yunanistan'ın Kefolanya Adası'nda ise güzel mi güzel küçük bir kızın masal gibi hayatı sona ermek üzereydi. Çocukluğunda çok iyi bir eğitim görümüş olan Anastasia ya da ailesinin ve sevdiklerinin ona dediği isimle Nasya ailesinin elinden alındığında henüz 13 yaşındaydı. Torununun artık çıkması ile kendisinin de artık Büyük Valide olmasıyla Safiye Sultan torununun yakında yapılacak olan culüs töreni için dünyanın dört bir yanından eşsiz hediyeler getirtmişler. Bu hediyelerin arasında ise güzel mi güzel bir kızın çizilmiş resmi önlerinde duruyor idi. Kızı öok beğenen Büyük Valide Safiye Sultan torununa hediye edebilmek için Bosna Beylerbeyi'ne verdiği emir ile Yunanistana yola çıkan Nasuh Paşa birkaç gün geçmeden en kısa zamanda Kefolanya Adası'na ulaşmıştı. Gelenlerden huzursuz olan halk ise kaçışmaya başlayıp kendilerini evlerine kilitlemişlerdi. Kargaşayı ve yabancıları fark eden Anastasia hem ordan uzaklaşmaya çalışıyordu ki hemen Nasuh Paşa'nın eline düşü vermişti. Elindeki resim ile Anastasia'yı tanıyan Nasuh Paşa onu hemen yakalattırarak Safiye Sultan'ın emri ile geri İstanbul'a dönmek için gemisine doğru yönelmişti.Kaçmaya çalışan ama başarıla olamayan Anastasia'nın ağzından çıkan tek sözü ise "Baba!" diye bağırışlarıydı. Fazla vakit geçmeden kızının kaçırıldığını fark eden Anastasia'nın babası kızını kurtarmaya çalışmak için adamların üstlerine atılmıştı. Bir süre gitmelerine engel olsada adamlardan birisinin onu yaralamasıyla kızını kurtarma şansınıda kaybetmiş olmuştu. Kızı ağlayarak ve üzülerek elinden kayıp gidiyordu lakin o bu yaralı haliyle ne kadar çabalasada bir türlü kızını kurtarmayı başaramamıştı. Hemen yaka paça alı koyulan Anatasia Safiye Sultan'ın yanına götürülmek üzere Osmanlı'nın kalbi denen İstanbul'a doğru yola çıktılar. Acaba Anastasia'yı orda ne bekliyordu ya da niçin oraya götürülüyordu. Anastasia'nı yol boyunca aklındaki tek şey buydu. Osmanlıya Doğru yola çıkan Anastasia Herşeyden habersiz bir masumane haldeydi. Sarayda ise Sultan Ahmed Han için culüs töreni hazırlanmıştı. Çok heyecanlı olduğu Sultan Ahmed'in her halinden belli oluyordu. Sultan Ahmed Culüs Töreni'nden önce geleneklere göre Valide Sultan'ın hayır duasını ve elini öpmek için huzurlarına gitmişti, Lakin sarayda iki Valide Sultan'ın olması ise düzeni biraz da olsa bozuyordu. Büyük Valide Safiye Sultan'ın varlığı asıl Valide Sultan olan Handan Sultan'ı gölgede bırakıyordu. Sultan Ahmed Babaannesi Safiye Sultan'ın elini öpüp hayır duasını almaya gelmişler idi ki bazı şeyler hala aklını bulandırıyordu Kardeş Katli! Çok heyecanlı olan Sultan Ahmed hemen Safiye Sultan'a yöneldi ve elini öpmek için eğildi.
- Büyük Valide Safiye Sultan: Bizim yiğit, aslan torunumuz Hoşgeldin. Bu günden sonra hayatına yeni bir adım atma vaktidir. Zira sen artık bu Osmanlı mülkünün sahibisin.Ben ki Sultanlar Sultanı Süleyman Han'ın, Rahmetli eşim Murad Han'ın ve Aslan Evladımız Mehmed Han'ın dönemlerini görmüş şimdi ise Aslan torunumun saltanatını görüyorum. Allah tahtına tacına uzun ömürler nasip eylesin. Artık Rabbimden ne isterim ki ben?
- Sultan Ahmed: Teşekkür ederim Sultanım. Rabbim sizi başımızdan eksik etmesin inşallah.
- Büyük Valide Safiye Sultan: Amin Bizim Aslan Torunumuz Aminn..
Babaanne Safiye Sultan'ın elini öpüp hayır duasını aldıktan sonra tam çıkarken küçük kardeşi Şehzade Mustafa'yı görmüştü. Safiye Sultan ve yandaşları haricinde ve de elbetteki Şehzade Mustafa'nın annesi Halime Sultan dışında herkes küçük şehzadenin idam edilmesinin uygun olduğu yönündeydi. Lakin Sultan Ahmed Babasının kendi 19 kardeşine yaptığı gibi kendiside kardeşinin katledilmesinden yana değildi. Ama herkesin aklını karıştırmaya çalışması yanlış bir karar vermesine neden olmasını istemiyordu. Bu esnada ise hediye olarak gelen Anastasia herkesten habersiz olarak gizice saraya alınmıştı. Yolda çektiği acılar ve de döktüğü gözzyaşları yetmiyormuş gibi birde herşey aslında daha küçük Anastasia için yeni başlıyordu..
- Devam Edecek..
- Yeni Bölüm >>> Çarşamba Akşamı Saat 20.30'da Yayında Arkadaşlar..Yorumlarınızı Bekliyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaderin Sırrı: Kösem Sultan
Ficción histórica- Çocuk yaşta Kefolanya Adası'da koparıldığında bütün hayallerine veda etti Nasya. Kaderi, ona hizmetçi olacağını fısıldasa da asi bir denizkızıydı o. Cehennem beklerken cenneti bulduğu Osmanlı Sarayı'nda kraliçe olmaya ant içmişti. Entrikalara, hiç...