- Yeni bölümümüze başlamadan önce isterseniz biraz önce ki bölümümüzde neler yaşanmış bir hatırlayalım arkadaşlar;
"Akıbeti hakkında verilen sürgün kararı ile saraydan ayrılmak üzere olan Safiye Sultan, sarayda kalabilmek için Nasuh Paşa ile bir isyan hazırlığı yaparlar. Ne pahasına olursa olsun Safiye Sultan'ı saraydan göndermek isteyen Handan Sultan ve Mahpeyker Hatun bakalım bu isyana engel olabilecekler mi?"
- Önceki bölümümüzde neler yaşandığını hatırladığımıza göre artık yeni bölümümüze kaldığımız yerden devam arkadaşlar;
Safiye Sultan ile Nasuh Paşa'nın İncili Köşk'te konuşup anlaşmalarının üzerinden birkaç gün geçmişti ve sarayda nerdeyse bir kıvılcım, isyan ateşine dönüşmek üzere idi.
Nasuh Paşa'nın yardımı ile yeniçeri ve de sipahilerin bu ay verilecek olan maaşları paşaların komutanlık ettiği savaşlardan ganimet olarak hazineye gönderilirken yolda ağalarının yardımı ile tüm paraları çaldırtan Safiye Sultan, büyük bir isyan çıkartarak hünkar torunu Sultan Ahmed'i kendisine muhtaç bırakıcaktı. Peki ya neden Sultan Ahmed Safiye Sultan'a muhtaç olacktı? Çünkü Büyük Valide Sultan oğlu Sultan Mehmed Han'ın tahta çıktığı günden beri günlük aldığı 3.000 akçe maaş ve de iktidarının başlaması ile ilaveten kazandığı paralardan dolayı sarayın en güçlü ve zengin sultanı durumundaydı. Asıl konumuza dönecek olursak sabaha karşın paralarının ödenmeyeceğini Nasuh Paşa ile haber alan yeniçeri ve sipahiler saraya yani Babüssaade kapısına dayanmışlardı. Çok öfkeli ve de sinirli oldukları yüzlerinden anlaşılan yeniçeri ve sipahi askerleri tüm güçleriyle sarayın kapısını kırmaya çalışıyorlardı ve istedikleri tek şeyde paralarını ödemeyen Sultan Ahmed idi. Sabahın ilk ışıklarının ortaya çıkmasıyla henüz herşeyden habersiz olan Sultan Ahmed, has odanın gürültülü bir şekilde çalan kapısıyla birden ürkmüş ve de uykusundan uyanmıştı. İçeriye giren ağalar ise Derviş Paşa'nın geldiğini haber etmişlerdi.
- Kapı Ağası: Hünkarım. Rahatsız ediyoruz lakin Derviş Paşa derhal sizi görmek istiyorlar.
- Sultan Ahmed: Bu saatte mi? Neyse çağırın gelsin derhal.
- Kapı Ağası: Emredersiniz Hünkarım.
Olanlardan haberi olan Derviş Paşa yüzündeki korku ve endişeyi gizlenmekte adeta zorlanıyordu. Sultan Ahmed ise Derviş Paşa'nın bu halinden kötü birşey olduğunu anlamış ve hemen neler olduğunu Paşaya sual etmişti.
- Derviş Paşa: Hünkarım..
- Sultan Ahmed: Ne oldu Derviş? Nedir bu halin! Mühim bir şey mi oldu yoksa.
- Derviş Paşa: Maalesef Hünkarım.. Nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum lakin birşeyler yapmazsak sonuçları çok vahim olabilir.
- Sultan Ahmed: Neler oluyor Derviş! Hiçbir şey anlamıyorum!
- Derviş Paşa: Benimle gelin hünkarım zira kendi gözlerinizle görünce ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız.
Bu sırada ise yaşananlar ile haremde ayağa kalkmıştı. Askerin isyanı işiten Handan Valide Sultan ise olayların aslını astarını öğrenmek için has odaya doğru hızlı adımlarla yürümeye başlamıştı. Sultan Ahmed ise Derviş Paşanın arkasından giderek neler olduğunu anlamaya çalışıyordu. Sultan Ahmed'i olanları daha iyi görebilmesi için sarayın en yüksek yeri olan Adalet Kulesi'ne çıkartmıştı. Lakin yukarı çıktıklarında ise davetsiz bir isim olanlardan haberdar olmuş ve yaşanan isyanı izliyordu. Yani Safiye Sultan. Sultan Ahmed'in geldiğini gören Safiye Sultan hiçbir şeyden habersiz olduğunu göstermeye çalışırken hala Büyük Validesine kızgın olan Sultan Ahmed onu görmezden gelerek kulenin tel örgülü penceresine yönelerek olanları görmüş ve de Derviş Paşa'nın ne demek istediğini şimdi daha iyi anlamaya başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaderin Sırrı: Kösem Sultan
Ficción histórica- Çocuk yaşta Kefolanya Adası'da koparıldığında bütün hayallerine veda etti Nasya. Kaderi, ona hizmetçi olacağını fısıldasa da asi bir denizkızıydı o. Cehennem beklerken cenneti bulduğu Osmanlı Sarayı'nda kraliçe olmaya ant içmişti. Entrikalara, hiç...