Evanee odama geldiğinde yazı yazdığım defteri hızla kapatıp yastığımın altına koydum ve ona kocaman bir gülümseme gönderdim. “Eveet, Psikolog Bayan Nelson, detayları alalım?” dediğimde ciddi ifadesi bir anlığına kaybolup gülümsedi. Sonra soğuk gözlerle bana bakmaya devam etti. “Hadi ama, yapacak başka bir şeyim yoktu. Kızma bana.” Derin bir iç çekti ve yanıma uzanıp tavanı izlemeye başladı. “Kathie, ilk odaya girişini görmeliydin. Küçük bir çocuk gibiydi çekingendi ve biraz korkuyor gibiydi; ama sonra konuştukça rahatladı. Kendi sorunlarını anlatırken girdiği durumu görmeliydin. ‘Ben bu’yum işte; ama kimse bilmemeli, acımalarını istemiyorum.’ dedi. O an gerçekten dağıldım, bunların hiçbirini haketmiyor. O kadar masum ki… Küçük bir bebek gibi.” Sesi titremeye başladığında ona yaklaşıp kafasını göğsüme yasladım ve saçlarını okşamaya başladım. “Devam et, bebeğim veya ımm cupcake!” burukça gülümsedi ve bileğimdeki bilekliklerle oynadı. “Biraz ara verdik, bunu ilk defa yaptım. Çünkü biraz daha onu o halde izlemeye dayanamayacaktım. Tam o sırada sen geldin, seninle tanıştıktan sonra gözle görülebilir bir rahatlığa kavuştu. Buna anlam veremiyorum fazla mı iyi oynuyor, yoksa başka bir şeyler mi var? Ahh, küçük bir çocuk gibi ve onu çözemiyorum.” Saçlarını okşamaya devam ederken kahvemsi gözlerine odaklandım. “Evanee sorun ne..ımm, bak anlatmak istemezsen anlarım?” Hayır. Anlayamazdım, endişeliydim. Kafasını göğsümden kaldırdı ve elleriyle oynayarak konuşmaya başladı. “Bilmiyorum, cidden bu sefer çözemedim. Herkes gibi değil, tamam bunu zaten biliyorsun. İki gün sonraya bir randevu daha ayarladık.” Yüzünde içten bir gülümseme belirdi. Evanee. Nelson. Seni. Çözemiyorum. Neden. Gülüyorsun. Tanrı. Aşkına. “Birazdan anlayacaksın.” Diyip göz kırptığında, iç geçirdim. Sesli düşünme, lanet olsun Katheryn.
Oturduğu yerde dikleşti ve heyecanla anlatmaya başladı. “Ne zamana randevu ayarlayacağımızı konuşuyorduk. Bir aksaklık olursa bana nasıl haber vereceğini sordu, gibi. Ah telefon numaramı isterken nasıl çekingendi, görmeliydin!” Ufak bir kahkaha patlattım. “Telefon numaramı söylemeye başladığımda, onunki çalmaya başladı. Hemen açtı ve bil bakalım kimdi? Ta-daaa! Doğru tahmin, leydim! Zayn!“ Gözlerimi kırpıştırmaya başlamıştım, kalbimin sesini ordan duyamazdı değil mi? O kadar hızlı atmıyordu, atamazdı. “Konuşurken ‘Ciddi olamazsın, bize dans..Ahahah siktir. Bu sefer boka battık, bro. En son gelen kadının kaçışını tabii ki de hatırlıyorum. Malik, sayende bir kızın yanında küfür ettim. Müsait olunca seni ararım, gülmeyi kessene! Heyy. Öyle değil.‘ diye konuştu. Özür dilercesine bakınca haline bir kahkaha patlattım. ‘Şu müthiş İngiliz hanımefendilerinden değilsin? Ahh, yaşasın! Tam bir İrlandalı gibi davranabilirim yani?’ dedi. Ah Kathie, numaramı aldı! “ Ona sıkıca sarıldım, dengesiz davranıyordu. Ama çok mutluydu, beni de sadece mutluluğu ilgilendiriyordu, zaten. Herneyse. Ayağa kalktım ve dış odada bulunan yazı tahtasını getirdim. Bir şeyler yazarken dikkatle beni izliyordu. Yazmaya devam ederken konuşuyordum, “Niall Horan ile tanışma; en kocaman tik. Numaranı alışı; koskocaman bir tik. Bir daha randevu alışı; imalı tik. Eveet başardıklarımız bunlar. Şimdi geleceğe bakıyoruz bebek.“ Şaşkın gözlerle beni izlemesine, omuz silktim. “İleride evli bir çift görüyorum Evanee.” Ellerimle ileriyi işaret edip bakmasını sağladım. “Dikkatlice bak, ahh evet orada. Niall Horan ve Evanee Nelson. Yanlarındaki bir bebek mi? Ahh işi pişirmişsiniz, bile!” kendine geldiğinde kafasını iki yana salladı ve hızla beni kovalamaya başladı. “Seni bu sefer gerçekten gıdıklayacağım Kathie, ağlayacaksın ve bu beni mutlu edecek!” arkamdan bağrırken çoktan evin bahçesine çıkmış kaçıyordum.
Hayatımda pek böyle kahkaha atmazdım; ama yanımda böylesine saf bir kız olunca istemesem de yapıyordum. Bahçe kapısından çıkalı yaklaşık on dakika olmuştu ve hala koşmaya devam ediyorduk. Londra’nın sakin sokaklarında ilerlerken bizi neşeyle izleyen yaşlı çiftleri görmemeniz imkansızdı. Arkaya bakış attığımda Eva’nın dur işaretini görünce zafer kahkahası patlattım. Koşarken çabuk yoruluyordu, benim gibi değildi. Ona yaklaştım, “Bence bir bara gitmeliyiz ya da bir cupcake satan dükkana. Imm nefis olur ha?” derken kafasıyla beni onaylaydı. “Neden cupcake satan bir bar yok ki?” dediğim şeyin saçmalığına ikimizde gülerken eve doğru ilerlemeye başlamıştık.
Başım feci ağrıyordu, yastıkla mükemmel bir savaş içerisindeydim. Kafamın üstünde durmak zorundaydı, beni bırakıp gidemezdi. Gözlerimi aralarken iç çektim, iyi de bir yastık kendisi kalkamazdı ki? Chadie mi, Evanee mi herkes oyunu kullansın bakalım. Tabii ki de doğru tahmin millet! Sabahlarımı başka hangi yeşil göz rezil edebilirdi? Chadie’den bahsediyorum; yeşil gözlerini sökesim geldiği insandan, ev arkadaşımdan. “Ne istiyorsun, kumral kafa? Bu lakap olmadı ama sana. Yeşil göz, bu da fazla sıradan. Hadi ama dostum, lakabın neydi senin?” Yatakta beni kendine çevirirken sırıtması genişledi. “Sabahları kötü uyanmana neden olan lanet şey.” Derken kafamı göğsüne yaslamıştım, dudaklarımı büzerken kolumu beline doladım. “Biraz uyusak, böyle sarılarak?” beni iyice kendine çekmesiyle cevabımı almıştım, mutlulukla gözlerimi kapadım. Şanslıydım. İki meleğe sahiptim. Evanee ve Chadie. Şimdilik sadece iki tanelerdi, yakında meleklerimin sayısı fazlasıyla aratacaktı. Keyifle gülümserken elini yanağımda gezdirişini hissettim. Gerisi yoktu.
Cidden sıkılıyordum. Tek işim dans mı etmekti? Yapacak başka hiçbir şeyim yok muydu? Hayır. Olamazdı. İki gündür sadece evde oturduğumu düşünürsek herkes haklı çıkıyordu.
Tek yaptığın o dans stüdyosunda olmaktı. Sen oraya aitsin.
“Hayır, hayır. Başka bir hayatım da var benim. Danstan başka şeyler de yapabilirim.” dediğimde aynadaki yansımama somurttum. Kendi iç sesimle konuşmuştum. Evet millet, çok yalnızdım.
Evanee’nin yanına gitmeye ne dersin? O sana ne yapacağını söyler.
“Hayır, gitmeyeceğim. Niall orada bu sefer onları bölemem.“ yansımama dudak büzerek baktığımı farkettim. Acilen dışarıya çıkmaya ihtiyacım vardı. Hemen. Dolabıma yöneldim ve içinden siyah taytımı, beyaz bluzumu çıkarıp yatağa koydum. Giyinirken bir yandan da makyajımı yaptım, saçlarımın doğal hali dalgalı olduğundan onları bugün rahat bırakmaya karar verdim. Dolaptaki topuklu ayakkabılar gözüme ilişince yüzümü buruşturdum. Vans’larıma uzanırken, iç sesim olaya yine el atmıştı.
Neden topuklu ayakkabıyla pek aran olmadığını düşündün mü Kathie? Çünkü sen dans için varsın; dans edenler rahatlığı tercih ederler. Rahatlık Kathie. Dans. Dans.
“Gerizekalı iç ses. Çeneni kapa.” Başımı iki yana sallayıp hızla evden çıkarken Londra’nın serin havası aklıma gelince salaş hırkamı aldım. Telefonumu çıkarıp Evanee’ye mesaj attım;
Evde sıkıldım, görüşme seansınız bittiyse benimle bir Starbucks’a var mısın? xx –Kathie
Beş dakika geçti ve ardından on, on beş. Sonunda gelen mesaj sesiyle telefonuma baktım.
Büroma gel, Starbucks’a varım! x –Evanee
Yanaklarımı şişirip nefesimi dışarıya bıraktım. Adımlarımı büroya yönlendirirken Horan’ın beni hatırlayıp hatırlamayacağını düşündüm. Odadan gülüşerek çıktıklarını görünce başımla hafif selam verdim. Niall tüm samimiyeti ile “Bende yaşıyor musun diye merak ediyordum.” Geçenki konuşumamızı hatırlayınca gülümsedim. “Bana çok büyük bir zaafı var. Bana zarar veremiyor.” Derken onlara doğru yaklaşmıştım. “Burası onun zaaflarıyla dolu şu an mesela.” dediklerim anlaşılınca karnıma bir dirsek yemiştim. Geriye çekilip karnımı tuttum, “Galiba zarar veremiyor kısmını düşünmen lazım Kathie.” İğneliyici tonda konuşan bir Evanee sesi. Korkutucu.
Horan’ın sesi düşüncelerimden uzaklaşmamı sağladı. “Neymiş o zaaflar? Merak ettim.“ bana yönelttiği soruyla acıyı unutmuştum hemen konuşmaya başladım. “Şu an bunları sana söylersem beni..ımm pek hoş bir şekilde döver. En kısa zamanda sana söyleyeceğim, görüşürsek.”
Görüşürsek.
Selam millet! Bölüm biraz geç gelmiş olabilir, herkesten boool özür diliyorum. Multimedia’da Kathie’nin giydiği kıyafetler var. Ayrıcaa, geçen bölüme gelen destek için çook teşekkür ettiğimi belirtmem gerek! Bol yorum ve vote istediğimi tekrar belirtmek istiyorum. Öpücükleeer. xxx
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I'm here with my hope.
FanfictionKatheryn ve Evanee'nin hikayesi. Duygularını saklayabilecekler mi? Yoksa onlara yenilip itiraflarını mı yapacaklar? Boy Band ve kızların hikayesi. Hayallerinizin simgesi olan bu hikaye için takipte kalın millet! xx