18 | Smelled Gorgeous.

5.9K 166 62
                                    

Aşağıya indiğimde Louis, elindeki hortumu kapatmış bir şekilde bana bakıyor ve sırıtıyordu. “Nerdeydin sen? Fazla ıslanmamışsın, amacıma ulaşamadım yani.”

Korkuyla gözlerim irileşirken diğer çocuklara baktım, hepsi acayip ıslanmışlardı ve kıyafetlerinin suyunu çıkarmaya çalışıyorlardı. İstemeden hallerine gülmeye başladığımda, herkes bana tehditkâr bakışlarla atıyordum. Geri geri yürümeye başladığımda sertçe bir şeye çarptım, Zayn sakin ol gibisinden bir işaret verdiğinde susmayı tercih ettim.

“Lou, bu kadar oyun yeterli değil mi sence de? Gözlerine zarar vermiş olabilirdin, zorlukla açtı. Soğuk su birden tene temas edince neler olduğunu bilmen gerekir.” Ciddi bir şekilde konuşmasını bitirdiğinde beni arkasına almıştı, hadi ama ne zaman böyle konuşmayı öğrenmişti bu çocuk?

Louis dudak büzerek elindeki hortumu yere attığında, özür dilercesine bana bakıyordu. Sorun olmadığını belirtecek bir şekilde omuz silktiğimde, arkasını dönüp sevgilisine doğru ilerledi. Tamam herkesi ıslatmasını anlardım da, sevgilisine neden yapmıştı bu? Eğlence denilince, Eleanor’u bile unutmuştu.

Harry, üstündeki tişörtü çıkararak eve ilerlediğinde Matt yanıma gelmişti. Bunu fırsat bilerek Zayn’in arkasından çıkmıştım, hala arkada durup bizi dinlemekten çekinmeyeceğini biliyordum. Gerçi özel bir şey de konuşmazdık ya, neyse.

“Ben eve gitsem iyi olacak, çok ıslandım. Imm seni de bırakabilirim, istersen tabii?” dediğinde ağzımı açıp cevap verecekken birisi benden önce davranmıştı ve bu sinir bozucuydu.

“Daha konuşacak şeylerimiz var, sen gidebilirsin. Ben büyük bir zevkle onu evine bırakırım, emin ol.” Söylediklerinde bir sertlik sezmiştim ve Matt ile el sıkışmalarını hatırladığımda bunun garip olmadığını fark ettim.

Onaylarcasına başımı hızla salladım, “Teşekkür ederim, Matt. Turneyle ilgili bir şeyler konuşulacak, herhalde. Sen gidebilirsin.” Koluna girerek onu arabasına doğru götürdüm, gittiğinde emin olduktan sonra eve giderek çocukları bulmaya çalıştım. Kimse ortalıkta yoktu, anlaşılan üstlerini değişiyorlardı.

Salona geçip koltuğa oturdum ve onları beklemeye başladım. Harry üstüne tişört geçirerek aşağı indiğinde elindeki havluyla saçlarını kurulamaya devam ediyordu. “Kathie, turneye geliyorsun yani. Çoook eğleneceğiz desene!”

Gülerek onu başımla onayladım, “Bana demiştin ya, ‘One Direction ekibindesin artık, sana rahat yok.’ benim de sizi rahat bırakmaya niyetim yok, tabii ki geliyorum Hazz.”

“Uçak yarın gece kalkacak, biliyorsun değil mi?” Başımı hayır anlamında salladım, “Öğrenmiş oldum, diyelim.” dediğimde bir şey söylemeden saçlarını kurulamaya devam etti.

Yine bir uçak yolculuğu yapacaktım anlaşılan, fazlasıyla zor olacaktı benim için. Çocukların çalıştığı yoğun tempoyu bende yaşayacaktım sonuçta. Bu ciddi anlamda heyecan verici bir deneyim olacaktı, vakit bulabilirsem annemleri de rahatsız ederdim. Turnenin Amerika ayağına  gittiğimi öğrenip onlara uğramadığımı duyarsalar, kızarlardı. Hakları da vardı gerçi, yaklaşık üç yıldır onlardan uzakta bir şehirdeydim. 

Derin bir iç çektiğimde, ela gözler bana ‘Ne oldu?’ dercesine bakıyordum. Burukça gülümsedim, “Vaktim olursa, annemlere uğrarım diye düşünüyordum. Bayağıdır görüşmedim de.”

Anlayışla başını salladı, “Vaktimiz olur mutlaka, ben götürürüm seni.” Bu cümlede bir ima aramayacaktım, hem götürse ne olurdu sanki? Malum annemler de onu çok merak ediyordu ya, ‘Kızımın sevdiği oğlan.’ lakabını söylemeye çok alışmıştır da kendileri.

I'm here with my hope.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin