5 | Conversation. Meeting Stage.

4.7K 141 24
                                    

Sabah alarmsız, Chad’in dürtüklemeleri olmadan kendim uyanmıştım. Acaba neden? Uyku bağımlılığım yok mu oluyordu? Elbette, hayır! Yataktayken ıslık çalarak ayağa kalktım ve banyoya ilerledim. Harika bir gün olacak. Sıcak bir duş alacak ve hazırlanacaktım. Artık bir boybande  -Kesinlikle One Direction’a- kareograf olmuştum. Dediğime gülümseyerek kendimi suya bıraktım.

Eveet. Artık hazırlansana, geç kalacaksın!

Aynada kendime bakarken iç sesime bir dil çıkarttım. Dolabı açtığım anda içeriye Evanee girdi. “Tanrı aşkına, erken kalktın! İnanamıyorum. Seni uyandırmaya gelecektim.” Sesli bir şekilde onu onayladım ve kıyafetlerimi çıkartmaya başladım. Siyah üstünde renkli çiçekler olan şortumu, beyaz içini hafifçe belli eden bluzumu, toz pembemsi hırkamı üstüme giydiğimde düşüncelerimi bölen sese döndüm. “Dans için fazla rahat değil?” dedi sorarcasına. Gülümseyerek, “Bugün ımm dans olayınca fazla girmeyi düşünmüyorum. Biraz tanışma ve yapacaklarımdan bahsedeceğim.” Eziyet olayını kesinlikle anlatmayacağım. Kafasını anladım dercesine salladı. “Hala inanamıyorum, Niall bunu bana söylememişti.” Dudak büzerek dediği şeye kıkırdadım. Ne zaman bu kadar sıkı fıkı olmuşlardı, her şeylerini birbirine söyleyen türden? Ahh, şey derken fesatlaşmayın. Her neyse. “Hhmm. Sürpriz pek beceremezmiş ya o yüzdendir.” Derken vanslarımı ayağıma geçirip odadan çıktım.

Yönetimin verdiği adrese geldiğimde kapıya baktım. Benim stüdyoma gitsek olmuyor muydu sanki? Klasik her tarafta aynalar olan yerlerdendi burası. Benim stüdyom daha yaratıcıydı inanın! Kapıya baktığımda iki ciddi adam yerine, rahat giyinmiş bir Paul Higgins görmüştüm ve diğer korumalar daha ileride durup konuşuyorlardı.

Adımın seslenilmesi ile kafamı iki yana salladım. “Katheryn?” başımı onaylarcasına salladım. “Imm şey benim. Kareograf olan” diye ekledim, gülümsemişti. Muhabbeti biliyor olmalıydı, Niall herkese anlatmış mıydı yani? Gıcık. “Paul, koruma olan.” Uzattığı eli sıkarken içeriye yürüyorduk. Sessiz ol anlamında işaret parmağımı dudaklarıma bastırdım, kafasını sallayıp içeriyi dinlemeye başladı. “Niall, Zayn’e güvenmiyorum gerçekten genç mi? Toplantıda kas torbası bir erkek demişlerdi ama! Hem kız hem genç eminsiniz yani?” bıkkın bir şekilde iç çekiş sesi duydum. “Evet Harold, tanrı aşkına sus artık.” Bu İrlanda  aksanını nerede duysam kime ait olduğunu anlardım. “Dans etmekten nefret ediyorum. Benimle dalga geçeceksiniz. Yine ve yine.” Boğuk sesin kimse ait olduğunu duymasanız da tahmin edebilirdiniz. Elbette, Malik’e. Zekiler.

Paul önden geçerken arkasından bende gitmiştim. Harry heyecanla el çırptı. “Doğruymuş, doğru!” Islık sesi. Yerinde zıplayan Harry Styles. Ağzı açık bir şekilde bakan Louis Tomlinson. Kibarca gülümseyen Liam. Yerinden huysuzca kalkan Zayn Malik. Dostça gülümsemesi ile yanıma gelen Niall Horan. Grup tamamdı ha? “Eveet beyler. Katheryn.” Paul beni tanıtırken gülümseyerek ekledim. “Kareograf olan.” Liam kaşlarını çatmış gülen dörtlüye bakarken ekledi. “Heyy, ben anlamadım? Espri mi var ve bana söylemiyorsunuz?” diye söylenirken Niall tam yanımda durmuştu. “Kathie ile tanışmamızda olan bir şey. Herkese anlatmıştım, beni dinlemeyen bir babacık varsa benim suçum yok.” Louis laf arasına atlayarak elini uzattı, “Bizden gerçekten dans etmemizi mi istiyorsun?” elini sıkarken kafamı yana yatırıp gözlerine odaklandım. “Kareograflar genelde bunun için işe alınırlar, Tomlinson. Sence?” başını umutsuzca salladı. “Tommo Tomlinson.” Dediğine güldüm ve tanışmadığım diğer iki kişiye döndüm.

Harry’nin hala zıpladığını gördüğümde, ağzım açık bir şekilde ona bakmamla grup gülüştü. “Ben Harry. Bana istediğin şekilde hitap edebilirsin, çünkü sen cidden bir kızsın! Kaslı bir erkek değil.” Elimi alıp hafifçe dudaklarına değdirdiğinde, kıkırdadım. İngiliz beyefendisi. Ne kadar ironik. “Biraz daha bana ‘Kızsın!’ dersen buradan çıktığımda direk hastaneye gideceğim ve cinsiyetimi kontrol ettireceğim, Hazz.” Oooo’lar başlarken dudak büzdü ve elimi serbest bıraktı. “Bizi korkutmuşlardı; kaslı bir erkek kareograf düşünsene biz dans edemediğimizde bizi havaya kaldırıp yere atıyor!” dediği şeyin korkunçluğu ile herkes sessiz kalırken Paul dışarıya çıkmıştı. Çantamı gidip masaya koyduğumda suskunluk devam ediyordu. “Hayal gücüne bayıldım. Kaslı bir kareograf hayatımda hiç görmemiştim, bulunca beni de tanıştırır mısın?” Harry düşünür gibi yaptığında elini şıklattı. “Tabii ya! Londra’da hatta İngiltere’de hattaaa dünyada öyle birisi yoktur ki. Boşuna o korkunç rüyayı görmüşüm, desenize.”

Onaylarcasına homurtu çıkarttığımda kibarca gülümseyen Liam Payne’ye yaklaştım. “Liam Payne, tanıyorsundur; ama tanışmalarda genelde böyle söylenir.“ lafını kesen Zayn!e kafamı çevirdim “One Direction’dan.” Diye eklediğinde hafifçe kaşlarım çatılmıştı. Omuz silkip “Katheryn Palmer. Kathie demeniz daha hoşuma gider.” Kafasını tamam şeklinde salladığında elimi elinden çektim. Yan yana dizilmiş beş kişinin karşısına geçtim ve dudaklarımı araladığımda Paul aniden odaya girmişti. “Uyarılarımı tekrarlıyorum.” Louis’in önüne geçti ve işaret parmağını sallayarak başladı. “Louis, poponu sallamak için bahane üretmiyorsun.” Umutsuzca bir baş sallayış, daha. Tomlinson’dan kahkaha duyamamıştım. Üzücü. Harry’nin önüne geldiğinde iç çekti. “Harry kesinlikle çıplak olmayacaksın.” Gözlerim irice açılırken küçük bir kahkaha duymuştum. Zayn beni ödüllendiriyordu. Zayn. Malik. Güldü. Bunu. Duydum. “Niall, ders arasında yemek diye ağlamayacaksın.” Omuz silkiş.

“Zayn ‘Dans edemiyorum’ bahanesi ile dersten kaçmayacaksın, kızın işini zorlaştırmıyorsun. Artı olarak aynalarla bakışmanı kesmelisin, şu anki gibi mesela.”  Liam, omzunu sıvazlarken bakışlarını yere eğmişti. “Liam..ımm sana güveniyorum.” Paul bu kadardı bakışını attıktan sonra dışarı çıkmış, kapıyı kapatmıştı. Herkes rahatlamışçasına bir nefes aldı. Bana korkak gözlerle bakan gruba döndüm ve gülümsedim. “Bugün dans yok. Ne yapacağımız konuşuruz diye düşünmüştüm.” Hepsi aynı anda onaylarcasına cevaplar sıralamıştı.

“Kesinlikle. Popomu sallayamayacağım için üzüldüm; ama iyi haber.”

“Daha, tam tanışmadık bile. Haklısın. İşte benim kızım!”

“Bu kıza bayılıyorum. Danstan kurtulduk!”

“İyiki seninle tanışmışım, Kathie!”

“Heyy, sessiz olun millet. Pauly anlarsa hemen gelir! Şshtt.”

Sözlerin hangisinin, kime ait olduğunu bulmak bence hiç zor değil. Hepsi sırıtarak yere oturduğunda ben masanın üzerine oturmayı tercih etmiştim, bilirsiniz daha rahat oluyor. “Bana sorularınız var mı? İlk önce bu aşamayı geçelim bence.” Hepsi düşündüğünü belli eden homurtular çıkarmaya başladıklarında onları tek tek izlemeye devam ettim.

Zayn’de daha fazla oyalandın.

İç ses çeneni kapa. Oyalanmadım. Oyalanmadım. Oyalanmış da olabilirim. Bundan sanane? İtirafım iç sesimin kahkahasını kulaklarımda yankılattı. Belki de ben uydurdum, kim bilir? Düşüncelerimden ayrılmamı sağlayan sese odaklandım. “Kaç yaşındasın?” Gözlerimi devirerek Harry’e döndüm. “Senden bir yaş büyüğüm.” Diye açıkladım, imasına karşılık olarak. Zayn ve Liam birbirlerine dönüp ‘Çak, bir beşlik.’ Bakışı attılar. Sonra odada yankılanan ses ile Harry’nin iç çekişi birbirine karışmıştı.

Bir soru cevap muhabbetinden sonra onlara verdiğim bilgiler şunlardı: Yaşım, saçlarımın ucunu neden maviye boyattığım, Twitter adresim, nereden Londra’ya geldiğim, en sevdiğim yemek, kaşıkları sevip veya sevmediğim, aynalar ile aramın nasıl olduğu, neden dansı sevdiğim.
Muhabbette baksanıza.

Rezalet.

“Daha mantıklı sorular?” diye mırıldandığımda bıkkın bir şekilde başımı ovuşturdum. “Bence sorularımız gayet mantıklıydı.” Ukalaca konuşan Zayn’e döndüm. “Aynalar ile aramın nasıl olduğunu sordun. Cidden çok mantıklıydı.” Omuz silkti ve yan taraftaki aynaya sırıtarak bir bakış gönderdi.

“Sevgilin var mı?” sırıtan Harry’e döndüm. Omuz silktim, “Bence soru sorma faslı bitti.” Aniden büründüğüm ciddi tavrıma Tomlinson gülüşü eklendi. Sonunda.  “Doğru erkeği arıyor olmalı, hala. Bak konuyu nasıl da değiştirdi, Harreh. Şaşkınlıkla ona baktığımda herkes onaylarcasına kafasını sallıyordu.

Bu kız Zayn’e abayı yakmış durumda, beyler. Tabii siz bilemezsiniz. Ahahahah. Zekiler.

İç sesim dışarıdan duyulsaydı şu an onu tekmelerdim. Bunu kimse bilmeyecekti. O ukaladan hoşlandığımı, oof evet abayı yaktığımı.

“Tamam. Bence bu konuyu kapatalım?” arkam dönük konuşurken fısıltıları kulağımı dolduruyordu. “Onu gıcık edebileceğimiz bir konu bulduk. Yaşasın, One Direction’a!” grup kucaklaşması yaptıkları anda onlara döndüm. 

“Herkes ayağa.” Ciddi sesime karşı umursamaz davranmaları, beni sinir etmişti. Ayağa kalkerken devam ettim. “Hadi Hazz, bize konserde What Makes You Beautiful solonda yaptığın hareketleri göster.” Salonda ortaya doğru gelirken diğer grup üyeleri kıkırdayarak arkasına geçti. Anlamsız şekilde suratlarına baktım. Harry solosuna başlarken Liam ve Zayn ikilisi ellerini görebildiğim kadarıyla onun poposuna getirdiğinde Louis ellerine hızla vurdu. “Onu rahat bırakın!”

İç çektim.

Umutsuz vakalardı.

Beş umutsuz vakaya karşı, tek kişiydim.

Lanet.


Selaaam millet. Bölüm biraz erken geldi, eheheheh. Multimedia’da Kathie’nin kıyafeti var. Hikayenin içerisinden favoriniz olan kısmı yorumda belirtir misiniz? Buna cidden ihtiyacım var millet! Harika yorumlarınıza boool öpücükler. Vote ve yoruma devaaam. xx

I'm here with my hope.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin