Midem bulanmaya başlarken avuç içlerimin terlediğini hissediyordum. Her şey çok yoğundu, avuç içlerimi kıyafetime sürterek tabakayı yok ettiğimde zorlukla derin bir nefes aldım.
Ela gözleri parıltıyla bana bakarken pozisyonunu hiç değiştirmemişti. Gözlerimi ondan ayıramıyordum, yüzük havaalanının ışıklandırması yüzünden parlıyor ve gözüme çarpıyordu.
Bir kez daha derin nefes aldığımda etraftan sabırsız fısıltılar gelmeye başlamıştı.
Dudaklarımı ıslatırken diyeceğim tek kelimenin neleri ilerletebileceğini veya neleri yok edebileceğini düşünmeden edemiyordum.
Sahnede yaptıklarıyla beni yoksaymıştı, şimdi ise önümde diz çökmüş onunla devam etmemi istiyordu. Hemde ciddi bir boyutta, ilişkimizi resmileştirerek.
Havaalında uçağıma girişlerin başladığını belirten anonsu duyduğumda başımı zorlukla kaldırıp etrafa baktım.
"Kathie..lütfen." diye bir fısıltı duyduğumda ellerim titriyordu. Titreyerek ağır hareketlerle yere dizlerim üstüne çöktüğümde kalbim canımı yakacak derecede hızlı atıyordu.
"Burada.." derken yine derin bir nefes almış ve elimi kalbimin olduğu yere getirmiştim. "Sanki..bir şey var ve onun dikenleri batıyor. Ve ben.." derken duraksamıştım gözlerim yanıyordu. "Nefes alamıyorum, Zayn ben sensiz nefes alamıyorum. Bunu bana yapma, bunu bana bir kez daha yapma."
Gözyaşlarım çoktan yerini almıştı ve herkesin ortasında ilk defa duygularımı gizlemeden, utanmadan ağlayabiliyordum.
Aşık olmak utanabilecek bir şey değildi, değil mi?
"Bebeğim sana her şeyi anlatacağım tamam mı? Sadece..bana cevabını söyle." derken elini uzatmış ve gözlerimin altını sildikten sonra dudaklarını belirsizce alnıma bastırmıştı.
"Evet..evet seninle evlenirim, evet." derken ona bakıyordum, başka kimseye bakamıyordum.
Havaalanında bir çığlık koptuğunda, Harry'nin sesleri kulağımı dolduruyordu. Bir anda herkesi ayağa kaldırmış ve alkışlamalarını sağlamıştı.
Sesli bir şekilde yutkunurken, Zayn'in kocaman gülümseyerek kutudan yüzüğü çıkarmasını, kutuyu tekrar cebine tıkmasını ve elimi tutarken bana bakarak yüzüğü parmağıma geçirmesini izliyordum.
Düzgün bir şekilde taktıktan sonra elimi tutarak üstünü hafifçe öptü ve bir an sonra parmakları gözlerimin altını tamamen silmişti.
Alınlarımızı birbirine yaslarken gözlerimi kapattım, burnu burnuma değiyordu ve bunu hissedebilmek bile anlatılamazdı. Dudaklarımızın tekrar birleşmesi, bana yeninden yaşadığımı hatırlatıyordu.
"Seni çok seviyorum, biliyorsun değil mi? Çok seviyorum.." derken ellerini yanaklarımdan çekerek belime getirdi ve kalkarken bana yardımcı oldu.
"Hastalık gibi, zehiri de sensin de panzehiri de." derken kollarımı sıkıca boynuna dolayarak ona sarılmıştım. Etraf çok kalabalıktı, kameralar vardı ve ürküyordum.
Herkes alkışlamaya devam ediyordu, bunu kesmeleri gerekiyordu.
"Sadece bana tutun, gidiyoruz." derken kolunu bacaklarımın altından geçirdi ve yer ile olan tüm bağıntımı kesti.
Yüzümün görülmediğinden emin olduktan sonra tek elimi saçlarına getirerek ona iyice yaklaştım.
Kalabalığa arkamızı döndükten sonra bileti aldığım yerde duran başka bir görevliye, New York için bir uçak ayarlanmasını ve kimsenin olmaması gerektiği ile ilgili bir şeyler söylüyordu. Dinleyemiyordum, kulaklarım uğulduyordu ve parmağımda evlilik yüzüğümü taşıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I'm here with my hope.
FanficKatheryn ve Evanee'nin hikayesi. Duygularını saklayabilecekler mi? Yoksa onlara yenilip itiraflarını mı yapacaklar? Boy Band ve kızların hikayesi. Hayallerinizin simgesi olan bu hikaye için takipte kalın millet! xx