Sabah odada yüksek sesle yanıklanan Macklemore ve Ryan Lewis’in Can’t Hold Us’ın sesiyle uyanmak zorunda kalmıştım. Ben alarm falan kurmamıştım, bunu kim yapmıştı? Yatakta doğrulup gözlerimi ovuştururken kendi kendime bir küfür savurdum. Karşımda gamzeleri ile kocaman sırıtan bir Ashton ve yanında halime gülen bir Eleanor vardı. Ah, bunlar beni hiç rahat bırakmayacak mıydı?
“Birisi artık şu şarkıyı kapatabilir mi, uyandım işte!” Kafamı tekrar yastığa gömdüğümde Ashton elindeki telefonla yanıma geldi, kulak zarımı patlatacaktı resmen. Onu yatağa yanıma düşürüp elindeki telefonu aldım ve hızla şarkıyı durdurdum.
“Ash, bunu neden yapıyorsun? Tatildeyiz.” Tüm uyuma isteğim birden yok olmuştu; ama yataktan çıkmak istemiyordum. Hem böyle uyandırılmayı kim isterdi ki? Evde Chad sayesinde yeterince eziyet görerek uyanıyordum zaten.
“Saat on iki oldu, bebek. Hemen denize gitmeliyiz!” Yanağımdan kocaman öptükten sonra koşarak odadan çıkmıştı. Bu öpücüğün beni etkilediği falan yoktu. Yaşadığım o kadar şeyden sonra etkileyici kelimesinin yanından bile geçemezdi, hatta.
Saçmalık.
Eleanor öksürdüğünde pes edip yataktan kalktım ve banyoya ilerleyip yüzümü yıkayıp duruladım. Odaya döndüğümde valizimdeki bikinileri tek tek çıkartıp inceleyen meraklı arkadaşımla karşılaştım. Hepsini tek tek kaldırıp üzerime tuttu ve gözlerini kısıp karar vermeye çalıştı. Benim ise tek yaptığım onun bu halini izlemek oldu.
Sonunda karar vermiş gibi bir mırıltı çıkarak bana içlerinden birisini uzattı. Üzerinde yeşil, mor, sarı ve mavi zikzaklar olan beyaz bikinimi uzattı. Bir şey demeden onu başımla onayladım ve banyoya tekrar ilerleyerek kapıyı kapattım. Verdiğini giyerek odaya geri döndüğümde beyaz mini şortumu ve mor kareli gömleğimi yatağa bıraktığını farketmiştim.
Teker teker hepsini üstüme giyinmiş, dün sürdüğüm toz pembesi ojelerimi çıkartıyordum. Aseton ile işim bittiğinde mor ojemi tırnaklarıma sürdüm, Eleanor ise o sırada telefonumu karışıtırıyordu. Twitter’da yazılanları kahkaha ile okumasını izlerken tek yaptığım ona gülmekti. Ondan müthiş bir enerji alıyordum ve onu çok seviyordum. Kaç yıllık arkadaşlarımla bile bu kadar samimi olamazdım; ama Eleanor’daki neşe beni ona çekiyordu resmen. Saçma imaları da olsa onunla vakit geçirmek harikaydı.
Tırnaklarımın kuruduğundan emin olduktan sonra zorla da olsa telefonumu Eleanor’dan almış ve açık büfeye doğru inmiştik. Zayn’i görmek istediğimi sanmıyordum; ama aç karnım buna isyan etmişti. Açlık duygum mantığımdan üstündü, bariz şekilde.
Büfeye girmemizle ıslık çalan bir Luke ile karşılaşmamız bir olmuştu. Bu tepkisinin giydiğim gömleğin düğmelerini iliklemediğimden olduğu açıkça ortadaydı. Ona cevap olarak sadece gülümsedim ve tabaklarımızı alıp yemeklerle doldurmaya başladık.
Belli etmemeye çalışarak büfeyi gözden geçirdim, hala uyanmamış mıydı? Yoksa dün yaptığından pişman olmuş ve beni görmek mi istememişti? Derin bir nefes aldım ve çocukların yanına ilerledim.
Masaya geçtiğimizde, Harry’nin yanına oturdum. Yanaklarını sıktığımda herkes bize gülmeye başlamıştı. “Bugün denizde yine bir şeyler yaparsan bu çok sevimli yanaklarını öyle bir sıkarım kiii!” Ellerimi suratından çekip masaya döndüğümde güldüğünü hissettim.
Liam yatla açılacağımızı söylediğinde herkes onaylarcasına tepkiler vererek ayağa kalktı. Zayn’i merak etmemeye çalışıyordum; çünkü dün olanlar yüzünden ona gerçekten sinirliydim. Tüm bunları yapmıştı ve sonra defolup gitmişti. Şimdi ise ortalıkta gözükmüyordu. Bu gururuma dokunmuştu, kesinlikle. Olanları Eleanor’a anlatmak için yanıp tutuşuyordum; ama imalarından da sıkılmıştım ciddi anlamda. Ne yapacaktım ben? Evanee’ye gelirsek kesinlikle beni unutmuş, sevgilisi ile hayatına devam ediyordu bu daha fazla canımı sıkmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I'm here with my hope.
FanfictionKatheryn ve Evanee'nin hikayesi. Duygularını saklayabilecekler mi? Yoksa onlara yenilip itiraflarını mı yapacaklar? Boy Band ve kızların hikayesi. Hayallerinizin simgesi olan bu hikaye için takipte kalın millet! xx