Çocukların özel uçağına bindiğimizde herkes derin bir nefes aldı. Çocuklar korumaların sürekli onları hayranlarından ayırmalarını sevmiyordu, çoğu kez bu yüzden dışarıda gezmediklerini dile getirmişlerdi.
Liam gülerek koltuğuna oturduğunda ona bakmaya başlamıştım. “Kızlarımızdan birisi bu sefer kulağımı değil parmağımı koparmaya çalıştı, gelişme gösteriyorlar gibi. Ne dersiniz?”“Bu sefer hedef sendin Lee. Bize bir şey yapmadılar.” Harry konuşurken kendisini ve geriye kalan üç grup üyesini gösterdi.
Umutsuzca omuz silkerken herkes koltuğuna oturmuş ve kalkış için hazırlıklarını yapıyordu. Niall’ın yemek siparişlerine herkes gözlerini devirirken bir yanımda oturan Zayn ve diğer yanımda oturan Harry’nin muhabbetine odaklanmaya çalışıyordum.
Bir süre sonra Harry omzumu dürterek “Sence de öyle mi Kathie?” dediğinde konuşmaya katılmadığım için kendimi mahçup hissetsem de bunu belli etmeyecektim.
“Umm, kesinlikle katılıyorum.” Zayn ukalaca sırıtırken Harry dudak büzmüştü. ‘Ne oldu?’ bakışlarımı onlara atmaya başlamıştım. Bu bakışı herkes başaramaz, bu bana özel!
“Yani sen de mi Zayn’in mükemmel olduğunu düşünüyorsun?” Gözlerimi devirerek koltuğa gömülüp başımı geriye yasladım. Uçak kalkışını çoktan yapmıştı, uyumamam için bir engel yoktu anlaşılan.
“Kendinize konuşacak başka konu bulamadınız mı sevgili Zarry çifti?” diye mırıldandıktan sonra kendimi uykunun kollarına bırakmıştım.
Bir uçak klişesi olarak uyanmak beni daha mutlu edebilirdi. Sadece kafası omzumda olsaydı durum daha iyi olmaz mıydı? Çünkü şu an belime dolanmış bir sağ kol ile birlikteydim. Üstelik kafasıda omzuma düşmüştü. Koltukların arasında en azından bir engel olsaydı bana kolunu dolayamazdı.
Özel uçaklar böyledir, Kathie.
Koltukta doğrulurken dışarıya göz gezdirdim, uçak ne zaman iniş yapmıştı? Hiç farkında değildim. Harry öksürünce, Zayn’in kolunu belimden yavaşça çekip ayağa kalkmıştım. Eli boş koltuğa düşünce gözlerini araladı.
“Sonunda uyanabildiniz, uykucular. Yaklaşık on dakikadır sizi uyandırmaya çalışıyorum. Kolun Kathie’nin beline sarılmış halde huzurlu bir uyku çek- Ahh!” Harry’nin kafasına karnına bir tane geçirdikten sonra dağılmış saçlarımı düzelterek uçağın çıkışına doğru yürürken arkamda fısıldaşmlar devam ediyordu.
İndiğimde Eleanor ve Louis’in yanına ilerledim. “Selam.” Diye mırıldandığımda bana doğru gülümsediler. Zayn uçaktan inerken görevliyle selamlaştı, Harry de görevliye sarıldıktan sonra yanımıza doğru geldiler. Paul işaret verdiğinde Louis kolunu Eleanor’a dolayarak korumaların yanına doğru ilerlemeye başlayınca onları takip ettim.
Bizi havaalanına götüren siyah minibüsten biraz daha büyük olan araca bindiğimizde Evanee Niall’ın kucağında uyumaya devam ediyordu. Liam ise bir telefonla konuşuyordu, kalacağımız yer ile ilgili bir şeyler öğreniyordu anladığım kadarıyla.
“Otele gidiyoruz, dinlenmek isteyenler odalarına gider. Diğerleri ise hazırlanıp sahile gidebilirmiş.” diye Liam açıklamada bulundu. Herkes kafasını sallarken ortama sessizlik hakimdi.
Herkes odalarına geçtikten sonra, bir veya iki saat sonra kahvaltı için Eleanor ile buluşacak ve oradan denize geçecektik. Diğerleri pek bize katılmayacak gibiydi.
Uykum olmadığı için odadaki banyoya doğru ilerlerleyip ılık suyun altına kendimi bırakmıştım, tüm yorgunluğum geçmişti diyebilirim. Odama döndüğümde valizimden gri ve üstünde küçük pembe çiçekleri olan bikinimi çıkardım. Onları üzerime geçirirken pembe kareli gömleğimi de üstüme giyindim. Tırnaklarımı toz pembe ojemi sürerken kapını tıklatılmasıyla diresiğimden destek alarak kapıyı açtım. Eleanor da benim gibi bikinisini giymiş üzerine gömlek almıştı. Gülümseyerek geri dönüp oje sürmemi tamamladım. Tırnaklarım kuruduğunda ise saçlarımı ellerimle şekillendirdim, beni zorlamayan saçlarım olduğu için çok şanslıydım onları seviyordum.
“Herkes sana bakacak ve aramıza bu yüzden sinirlenecek kişiler tanıyorum.” diyip göz kırptığında ona kaşlarımı çattım.
“Benim sevgilim yok ve erkekler bana baksa da bir şey olmaz. Zaten onlarla ilgilenmeyeceğim ki.” Omuz silkerek konuştuğumda kıkırdadı.
“Evanee ve Niall gelmeyecekmiş. Diğerleri de son dakika da fikir değişip gelmeye karar verdiler. Bizi plajda yalnız bırakamazlarmış, klasik erkek koruyuculuğu.” Yatakta duran telefonumu elime alıp ayağa kalktım.
“Louis’i sonuna kadar destekleyeceğim, eh güzel bir sevgilisi var kaptırmak istemez sonuçta.” Kıkırdayarak başını sallarken çantamdan çıkardığım oje ve pamukları tekrar çantaya yerleştirdim. Parfümümü alıp üzerime boca ettikten sonra beraber odadan çıktık.
“Çocuklar kahvaltı ediyor, yanlarına gidelim.” Dediğinde başımla onu onayladım ve asansöre doğru ilerledik. Devasa açık büfenin olduğu yere ilerlerken Eleanor gülerek çocuklara el salladı. Louis kaşlarını çatarak Eleanor’u süzdükten sonra onu yanına çekip kulağına bir şeyler fısıldadı. O ise sadece omuz silkmek ile yetindi.
Çocuklar tabaklarını aldıkları için masaya oturmuşlardı. Tabak aldıktan sonra gözümü büfedeki yiyeceklerin üzerinde gezdirdim. Gerçekten çok fazla çeşit vardı. Gözüme takılan iyi yiyeceklerden doldururktan sonra El ile çocukların yanına geçtik. Herkes kahvaltısına başladığında Louis, Zayn’e işaret verdiğinde konuşmaya başladı.
“Şortunuzu veya pantolonuzu giymeyi unuttunuz galiba, kızlar?” Eleanor gözlerini bana diktikten sonra odada konuştuklarımızı anlatmak istercesine bana bir bakış attı. Sessiz kalmaya devam ederek tabağımdakilerden yemeye başladım.
“Tatildeyiz Zouis çifti ve sadece El’e karışabilirsiniz, bana karışamazsınız, sevgiler.” En sonunda kelimelerin ağzımdan dökülmesine izin verdim. Birisi bana laf attıktan sonra ben konuşmasam çok kötü hissediyordum, yenilmiş gibi. Ama ben yenilmezdim.
Louis gülerken Harry de kendini zor tutmuşa benziyordu. Liam daha masaya gelmemişti, belki de o da dinlenmeye karar vermişti. Uçaktan indiğimizde bayağı yorgun gözüküyordu.
Zayn sessiz kalmayı tercih ettiğinde içimden ofladım. Bir şeyler dese daha hoş olabilirdi? En azından konuşmaya devam ediyorduk, o öpücük her şeyi altüst etmiş gibiydi ve bundan nefret ediyordum. Bir daha şişe çevirmece oynamak istemiyordum. Harry’e de bir daha sır falan vermeyecektim, orada resmen beni satmıştı. Oysa her şey çok güzel gidiyordu.
“Cody, çok tatlıymış Kathie. Koruyucu meleğin olan var ya hani. İyi anlaşıyorsunuz galiba?” Çatalımı bıraktıktan sonra Hazz’a dönüp gülümsedim.
“Küçük çocukları çok seviyorum, eh o da beni sevdi. Zaten karşı evde oturuyorlarmış, bol bol görüşürüm artık. Matt’in kardeşi olduğunu daha iki gün önce öğrendim.” Son cümlemi söyledikten sonra dudak büzmüştüm.
Zayn, “Hhmm, şu Matt?” diye sessizce fısıldarken ona dönüp ‘Bir şey mi dedin?’ bakışlarımı atmaya başladım. Cevap olarak yüzüme bile bakmadı.
Haha.
Kahvaltımız bittiğinde, sabahtan kalma yorgunluğum tamamen gitmişti. Eleanor ile kol kola girip önden giderken “Biz plaja gidiyoruz.” diye bağırdık. Arkamızdan söylenseler bile gülerek asansör yerine merdivenleri kullanarak otelin büyük kapısına yöneldik.
El ile plaja indiğimizde şezlongda oturmuş birkaç kızla konuşup gülen Liam’ı gördük. Demek buradaydı, kahvaltısını edip bizden önce buraya gelmiş olmalıydı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
I'm here with my hope.
FanfictionKatheryn ve Evanee'nin hikayesi. Duygularını saklayabilecekler mi? Yoksa onlara yenilip itiraflarını mı yapacaklar? Boy Band ve kızların hikayesi. Hayallerinizin simgesi olan bu hikaye için takipte kalın millet! xx